//10\\

240 9 0
                                    

Karşı taraftan uykulu bir "Alo" sesi geldi.
Gülce'yi aramıştım.
"Ben Rıfat." dedim. Numarasını tabii ki Arzu'dan bulmuştum.  Arzu bütün bunları nerden biliyordu acaba?
"Niye aradın beni? "
"Bilmem sesini duymak istedim.  Konuşmamız lazım. "
"Hayır.  Konuşmak istemiyorum. "
"Ama ben istiyorum. "
"Rahat bırak artık beni! Cidden artık canımı sıkıyorsun. "
"Öyle mi?  Bence hoşuna bile gidiyor."
"Her insanda ego vardır ve bu sağlıklı bi şeydir.  Ama sende ki ego artık boyut atlamış. "
"Demek egomla ilgileniyorsun. "
"Rıfat..."
"Neden uyuşturucu kullanıyorsun.?"
"Çünkü istiyorum. "
"Niye her şeye bu kadar nesnel yaklaşıyorsun?"
"Çünkü umrumda değil. "
"Seninle bir kahve içmemiz mümkün mü? "
"Değil. "
"Neden? "
"Tamam içelim bakalım. "
"Neden fikrin aniden değişti? "
"Bu hallerime alış eğer peşimi bırakmaya niyetin yoksa. "
"Sahil kenarında bi yer var oraya gel."
"Mümkün değil sahil kenarı olmasın. "
"Nerde olsun peki? "
"Ay davet eden sensin ayrıca onu geçtim pek bilmem nerde ne Cafe var."
"Parkın orda da var bi tane"
"Ooo bakıyorum google earth'ün baya geniş. "
"Ben kendime eziyet etmiyorum güzelim. "
"Off laf soktu arkadaş.  Neyse.  Kahveleri bi yerden alırız sonra yürüyerek artık içer konuşuruz. "
"Otursak ne olur?"
"Oturmaktan bunalırım ben olmaz böyle yavaş yavaş ne derdin varsa benimle konuşuruz.  Birbirimizi kırmadan sıkmadan."
"Seninle bir derdim yok sadece senden biraz hoşlanıyorum. "
"Öyle bir söylüyorsun ki sanki dalga geçiyosun."
"Saat 2 gibi parkın girişinde beni bekle Gülce"
"Tamam. Görüşürüz orda."
"Görüşelim o zaman"
Telefonu kapattı.  Yüzümde bir sırıtış vardı yanaklarım ağrıyordu.
Hemen hazırlandım. 
Harika görünmem lazımdı. Böyle bakışlarıyla beni yesin bitirsin istiyorum.  Ama en çok da gözlerime bakmalı.  Neden heyecanlıyım ki bu kadar?
Saat şimdiden 1'e geliyordu. 
Soyundum.  Kaslarıma baktım.  Fena değildi. 
Altıma parliament mavisi kumaş bir pantolon giydim.  Üstüme gövdemi saran krem rengi bir tişört.  Harika.
Afrodizyak parfümümden sıktım.  Normalde çok nadir parfüm sıkardım. 
Annem odama geldi. 
"Rıfat Bey nerelere gidiyorsunuz? " dedi sevimli bir şekilde.
"Bi kızla buluşcam. "
"Bu sözü senden ilk defa duyuyorum. "
"Oğlun artık büyüdü."
"Oğlum benim hadi ben Selma teyzenlere gidiyorum. "
Geldi yanağıma yumuşacık dudaklarını bastırdı.
Annemi seviyorum. Beni çok sıkmaz ben de onu hiç üzmem yani biraz üzerim.
Ben niye kıza beni bekle dedim ki. Tam bir malım.  Benim onu beklemem lazım.  Saate baktım. Çeyrek geçiyordu. Cüzdanımı kontrol ettim.  Yeteri kadar param vardı.  Ya ısmarlamama izin vermezse?
Farketmez be.  Neyse...
Aynaya baktım.  Saçlarımı düzelttim. 
Tamam şimdi kızı çağırdım ama ne konuşabilirim?  Akışına mı bırakmam lazım?
Ya ben konuşurum be. O da konuşur. Konuşuruz.
Evden çıktım.  Gülce'yi tekrar aradım. 
"Ben erken çıktım evden seni dediğim yerde bekliyorum."dedim.
"İyi ben de zaten şimdi çıkmıştım.  Görüşürüz. " dedi
"Görüşürüz. " dedim. Sırıtıyordum. Telefonu kapatmadım. 
"Hadi kapatsana telefonu."diye söylendi biraz tiz bir sesle.
"Üşeniyorum sen kapat." dedim. 
Bip sesi geldi.
Hemen  cevap veriyordu.  Trip atmıyordu.  Cilveli değildi. Geç kalmıyordu. 
Ya ben tutuldum, ben bu kıza...
Parka doğru geldim boş bulduğum bir banka oturdum. Gülce'yi beklemeye başladım.  Çünkü doğru olan buydu benim onu beklemem. Yaklaşık 5 dakika sonra o da kaldırımın önünde göründü.  Ayağa kaldım.  Beni gördü.  Gülümser diye bekledim.  Suratı mahkeme duvarı gibiydi. 
Pekala.
"Konuşalım bakalım. " dedi.
Saçlarının dalgalı ve yumuşak görünümü vardı.
Ayağına siyah converslerini giymişti. Kot pantolonu üstüne pembe bir yarım kol üstü.  Ama hoşuma gitmişti bu görüntüsü.  Sıradan gibiydi.  Ama yine de dikkat çekici.
Gülümsedim ona. Gözlerini benden kaçırıyordu.
"Rıfat bir şey söyle."dedi.
"Bana gerçekleri ayrıntısına göre anlat. " dedim.
Uzun bir soluk aldı.  Ona bir adım attım.  Çok yakındık birbirimize. 
Sonra gözlerimin içine baktı. Baygın gözleri çok, çok güzeldi.
"Parfümünü sevdim.  Harika kokuyor. " dedi.
"Teşekkür ederim. "
"Tamam hadi oturalım. Sen anlat önce. "
"Dışardan göründüğüm gibi kötü biri değilim.  Arkadaşlarım da öyle değiller.  Aslında kimin beni nasıl gördüğü umrumda bile değil.  Ama sana anlatayım.  Çetin ve Arzu sporcu olduğu için herhangi bir şey kullanmıyorlar.  Hatta nefret bile ediyoruz.  Çok kınıyoruz.  Bazen yaz akşamları arada bir bira falan içeriz o kadar.  Ben de bana zarar veren hiç bir şeyi sevmem.
Çizim yapıyorum bildiğin üzere. Merkezde bir resim atölyesi var orda çalışıyorum.  Sanatla uğraşıyorum. Ve kafama göre takılıyorum.  Ne istiyorsam onu yapıyorum.  Tabii ki kötü yönlerim de var.  İstediğim zaman çok acımasız biri olabilirim.  Böyle işte Gülce.  Yani seni gördüm ve farklı geldin.  Sanki sadece sırf benim olman için yaşıyorsun gibi. Evet ben bencilim belki biraz kibirli.  Ama bilmiyorum ya sende bir şey var. " dedim.
Sustum.  O da konuşmadı hiç.  Acaba fazla mı abarttım? Ama beni bilecekse böyle bilsin.
"Rıfat ben de çok kararsızım.  Şizofrenim belki de. Çünkü katlanamadığım  bir sürü karakter var içimde.  Tek bedende birbirine katlanamayan pek çok kişi. 
Neden mi eroin kullandım? Bilmiyorum ya. İstedim sadece.  Her şey olurunu bulur derler ya da demezler.  Sanki biri hayatlarımızı tek tek yazmış.  İşte ben buna karşıyım.  Bu sofistike yaşama.  Her şey o kadar anlamsız ki. Söylediklerim bile anlamsız geliyor bana.
Eroin olayına gelirsek.  Hayatımda sadece 3 kez kullandım. İkisi damardan biri hap olarak. 
Rüyada istediğin bir filmi izliyormuşsun gibi ya da istediğin müziği dinlemek.  İşte ben bunu sevmiştim.
Ben istemiştim çünkü.  Daha başka sana ne anlatabilirim ki?
En yakın arkadaşım Hale. Biz kötüyüz.  Ortalama insanlarız, sıradanız.  Kimse bizi anlamaz.  Ama en güzeli biz biziz. " dedi
Yine bir sessizlik. 
"Sana kahve ısmarlıyım. " dedim.
"Tadım kaçtı benim.  Eve gideyim ben artık. "
"Gitme.  Birbirimizden konuşmak zorunda değiliz. "
"Konuşmak istemiyorum. "
"Gülce gitme..."
"Peki. "
Gülümsüyordu.  Yanımdaydı.
Onu sevdiğimi asla söylemeyecektim.
Çünkü ben biliyorum ki
Seni seviyorum dediğim an
Bu hikayenin sonu demek.
Seni seviyorum dediğim zaman bitti demek.

Sometimes The Shit Breaks You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin