//11\\

204 11 0
                                    

Gülce ile birlikte kahvemizi almış sahil kenarında yürüyorduk.
" Bu şehir biraz GTA Vice City'ye benziyor."dedi
"Aynen özellikle şu sahil ve anayol. Ne oynadım be o oyunu. "
"Ben de oynardım. "
"Başka? " dedim.
"The Sims oynardım bayılırım öyle oyunlara. Bi de Crazy Taxi. "
"Vay be. "
"Senin müzik tarzın nasıl peki? " dedi.
"Kulağıma hoş gelen her şeyi dinlerim ya."
"Ama en çok hangi tarz ?"
"Bazen tekno bazen The Smiths."
"Vay be"
Gülüştük.
"Bence bir ara birlikte film izleyelim. " dedim.
"Olur ama vizyonda hiç güzel film yok."dedi.
"O zaman ben Çetin'le Arzu'yu alırım sen de Hale'yi beraber bir mekan bulur istediğimiz filmi izleriz. "
"Harika fikir aslında ama Hale'yi nasıl ikna ederim bilmiyorum. "
"Bir yolunu bulursun sen ya. " dedim.
Sonra bir yere karşılıklı oturduk.
Yüzüne bakmayı seviyordum. Yüzünün aldığı halleri . Baygın baygın bakan gözlerini seviyordum.
"Peki biz şimdi neyiz?"diye sordu.
"Ne olduğumuzu bilmiyorum. " dedim.
Rüzgârın savurduğu saçları tablo gibiydi sanki.
Çok konuşuyorduk. Sadece birbirimize bakıp sırıtıyorduk.
"Saat kaç oldu? " dedi.
"4'e çeyrek var. "
"Artık eve gitmem gerek. "
"Tamam. Seni bırakabilirim istiyorsan. "
"Parka kadar bana eşlik edebilirsin. "
Ayağa kalktım.
"Koluma girmek ister misin? "dedim.
"Hayır ya kola girmekten nefret ederim. "
O da ayağa kalktı.
Susuyorduk.
Ayrılık zamanı geldiğinde ise ona sarılmak istedim. Kokusunu içime çekmek istedim. Ve o saçlarına dokunmak istedim.
Ama bunları yapamadım.
"Seni ararım." dedim.
"Tamam. Kendine iyi bak. "
Sonra o gitti. Ama bıraktığı etkisi kaldı.
Ben de evime gittim.
Sonra yine bir tablo yaptım.
Bu seferki bir vampirdi. Porseleni andıran vücudu,siyah uzun saçları ve baygın bakan kırmızı gözleri. Japonlara benziyordu
Yarın pazartesiydi.
Pazartesi.
Belki de artık pazartesileri sevmeliyim.

Sometimes The Shit Breaks You Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt