Beylikdüzü'ndeki Mahalleler II

57 1 0
                                    

Gürpınar, İstanbul ilinin Beylikdüzü ilçesinde bir semt ve semtte bulunan bir mahalle.

Gürpınar Topkapı'ya 40, Esenler Otogarı'na 30, Atatürk Havalimanı'na ise 18 kilometre uzaklıktadır. Semt; Büyükçekmece ilçesi, Kavaklı mahallesi ve Marmara Denizi ile çevrili 1800 hektar alana sahiptir. 7 km sahil şeridi olan semt, 3 muhtarlıktan ibaret olup 2007 yılında yapılan sayımla kışlık nüfus 42.001 olarak tespit edilmiştir. Yazlık nüfusun ise 100.000 dolaylarında olduğu tahmin edilmektedir.

Semt; Edirne-Ankara karayoluna sınır, TEM otoyoluna ise 10 kilometre uzaklıkta olup Tüyap Fuar Merkezi, Fatih ve Beykent Üniversiteleri, Beylikdüzü Endem Televizyon Kulesi, Kaya İş Merkezi, Carium, Perla Vista, Outlet Park, Marka City, Beylicium ve Marmara Park gibi alışveriş merkezleri, ilk 5M Migros, CarrefourSA, Real, Metro, Bauhaus ve Koçtaş gibi çeşitli hipermarketler, Autopia ve Otoport gibi otomotiv satış merkezleri, Kaya Ramada Otel, Medicana ve Kolan gibi özel hastaneler, bankalar, iş merkezleri ve spor kompleksleri ile çevrili olan bir yerde bulunmaktadır. Alışveriş merkezleri ve hipermarketlere semte içerisinden geçen ücretsiz müşteri servisleriyle ulaşılmaktadır. Beylikdüzü ilçesi polis merkezi de Gürpınar'dadır.

Tarihçe

Bizans dönemi

Gürpınar'ın tarihi, Bizans İmparatorluğu dönemine kadar uzanmaktadır. Gürpınar'ın bu dönemdeki adı, Avusturya Bilimler Akademisi'nin yayınlamış olduğu Tabula Imperii Byzantini adlı kitap serisinin Bizans dönemindeki Doğu Trakya'yı anlatan 12. cildinin 249. sayfasında "Anô Arsoú", 269. sayfasında ise "Aresoú" olarak geçmektedir.

Osmanlı dönemi

Bizans döneminden Yunanistan ile yapılan mübadele yıllarına kadarki süreçte, yerli halkı oluşturan Gürpınarlılar tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlar ve yaşamlarını birbirlerinden ayrı yerlerde dağınık yerleşim biçiminde sürdürmüşlerdir. Mezra şeklindeki bu eski yerleşimlerden birkaçı, bugünkü Ketengölü ve Pırafça mevkiilerinde idiler. Gürpınar'da meyve ve sebze tarımının yanı sıra bağcılık oldukça gelişmiş durumdaydı. Mübadele sonrası itibariyle, bugünkü köy merkezinden güney sahiline kadarlık bir alan, neredeyse tamamen bağla kaplıydı.

Çok eski dönemlerde köyün arazisine dağınık yerleşmiş bulunan yöre insanına deniz eşkiyaları rahat vermiyordu. Mübadele öncesinden kalan yaygın söylenceye göre, bu duruma bir çare olarak, yardımseverliğiyle meşhur Ana Ayşe adıyla anılan bir kadın, köy halkının günümüzdeki yerleşim merkezinde toplanmasını sağladı. Böylece yöreye giden insanlar "Ana Ayşe'ye gidiyorum" der olmuşlardı. Zamanla Ana Ayşe sözcüklerinin, "Anarşe" halini aldığı rivayet edilir.

Cumhuriyet öncesi dönemde Marmara sahillerinin büyük bir kısmında Rum halk yaşıyordu. Bu dönemde Gürpınar'da Müslüman bir azınlık da yaşamaktaydı. 1'i Roman, 6'sı Türk olmak üzere 7 hane oldukları rivayet edilir. Köyde daha sonra çoğunluğu oluşturacak mübadiller, bu Türkleri "gacal" olarak adlandırmaktadırlar.

Mübadele

1924 yılında Yunanistan ile Türkiye arasında imzalanan Lozan Anlaşması'nın ek protokolü çerçevesinde Gürpınar halkının Rum kökenli olanları Yunanistan'a göç ederken Türk kökenli Selânikliler de Yunanistan'dan da bu bölgeye gelmiştir. Mübadele, 1924 yılının ilk aylarında başladı. Dönemin en büyük gemisi olan Gülcemal adlı gemi ile Türkiye'ye getirilen çevre köylere iskan edilecek mübadiller, o dönemki adı Kalikratiya, şimdiki adı ise Mimarsinan olan yere indirildiler. Ancak kıyıda bir liman olmaması çeşitli zorluklar çıkardı. İskân sırasında Selanik vilâyetinin; Merkez sancağının Merkez ve Langaza (Lagkadas) kazalarından, Drama sancağının Merkez ve Sarışaban kazalarından, Serez (Serres) sancağından olmak üzere üç sancağı ile, Koçan (Kozani) kazası ve Nasliç (Nasiliç veya Neapoli) kasabası ve Ramna ile Saltıklı gibi çeşitli yerleşimlerden getirilen mübadiller, Gürpınar'a yerleştirilmişlerdir. Mübadele sonucunda Gürpınar'dan yaklaşık 950 Rum ayrılırken; getirilen Türk, az sayıda Arnavut, 10-15 hane Patriyot ve bir hane Pomak'ın toplam sayısı yaklaşık 650 idi. Getirilen göçmenlere gemiye binmeden önce verilen pasaport niteliğindeki belgeler, Türkiye'de kendilerinden alındı ve karşılığında her haneye 5 dönüm tarla, yarım dönüm bağ; ayrıca nüfus başına yarımşar dönüm daha tarla verildi. Köye devletçe ayrıca 30 öküz ve 30 saban verildi. Gürpınar'a yerleşenlere, ayrılan Rumların evleri taksim edildi. İlk esnada, köyün içinden kuzey-güney doğrultusunda geçen pınarın iki tarafına konumlanmış eski Rum yerleşimine, mübadele sonrasında da sadık kalınmıştır. Buna göre pınarın doğu tarafında Langaza kazasından gelenler, batı tarafında ise Drama kazasından gelenler çoğunluğu oluşturuyorlardı.

İstanbul'u geziyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin