10. BÖLÜM - OKULDA BİR GECE

812 52 3
                                    

Yarım saattir beni hazırlamaya çalışıyorlar. Sıkıldım. Ne yani sadece kafeye gidecektik bende okulun grubuna girmeyi kabul edecektim sonrada eve gidecektik. Ama bizim kızlar çok wattpad Okuduğu için bara da gidersiniz diyor. Ben size demiştim. Welcome to cehennem. En sonunda onların zoru ile kazak ve Şort giymeyi kabul etmiştim. Kazak Havası değildi. Aslında giydiğim kazak değildi. Kazağa benzer birşeydi. Kazak daha kalın olurdu çünkü o kazak.
Ay ne kadar çok kazak dedin.
Öyle mi?
Bekle sayıyım. 6 kere kazak demişsin.
Çünkü kazak giyicem
Peki.

İç sesin triplenmesini takmadım. Kendi kendine takılsın. Aslında onu boşladığımı farkettim. Birgün sadece onunla ilgilenirim

Ne zaman?
Çıkmaz ayın son Çarşamba'sı.
Olmaz. O gün değil
Peki o zaman 1000 yıl sonra
Sevgiye ihtiyacım var.
Sana yeterince sevgi gösterdim zaten.
Hayır
Öfff birgün şey ederim.
Ne edersin
Of gerizekalı sus. Milletin iç sesi sürtük olur benimki meraklı. Sus artık. Hayatımda senin kadar meraklı bir insan görmedim
Vay be. Beni onlarla aynı kategoriye koydun. Bekle sen meraklı ne demekmiş göstericem sana. Bu meraklıyı arayacaksın.
Bo morokloyo oroyocokson
Sus kız. Çene yapma bana.
Ne ara rolleri değiştik
Bilmem
Neyse ben gidiyorum .

Sahile geldiğimde orada bekliyordu. "Nereye gidicez?" Diye sordum.
"Istersen bara veya kafeye falan gidebiliriz."
"Bar mı?!"
"Hiç gitmedin mi ?"
"Hayır yani aslında evet gittim ama yani şu durum için abartı değil mi? Bence buradada konuşabiliriz."
"Tamam. Otur" dedi Bank'ı göstererek. Dediğini yaparak banka geçtim. Deniz çok güzeldi. Dalgalarla birlikte mükemmel bir ikili oluşturuyordu. Birde üstüne bulutların arasından gözüken hafif yıldızlar girince tapılası güzelliğe çıkıyordu.

Edebiyat yaptın biliyorsun demi?
Lovato. İç sesi susturmanın yolu= espri yapmak.

"Neyse. Aslında ben seninle okul grubu hakkında Konuşmak istiyordum."
"Katılacak mısın"
"Evet, çok düşündüm. Kötü bir başlangıç yaptık belki daha iyi olabilir"
"Tamam alındın"
"Nasıl yani? Hemen mi?"
"Evet. Cuma günü bir program var ve ona yetişmemiz Lazım. Istersen buradan okula geçelim. Bende şeninle konuştuktan sonra okula geçmeyi planlıyordum. Prova var"
"Şey. Sorun olmazsa ne programı olduğunu sorabilir miyim?"
"Gel arabaya geçelim orada anlatırım." Sessizce arabaya doğru ilerledik, biraz uzaktaydı sanırım.

Arabaya geldiğimizde sürücü koltuğunun Yanındaki koltuğa oturup kemerimi bağladım.
"Aslında her sene başında bir balomuz olur. Bu sene diğer senelere göre daha yoğun olacağı için biraz daha değişik yapmaya karar verdik. Daha dün karar Verdiğimiz için 2-3 günümüz var. Bunun için çok çalışmamız gerek. Okulu neredeyse hiçbirimiz sevmiyoruz. Bu yüzden bu sene Kıyafet zorunlu rengi siyah..."
"Siyah mı?"
"Sevmez misin?"
"Bayılırım. Peki şarkılar belli mi?"
"Şimdi belirlicez ve senin için kötü bir haberim var. Dansçılar dışında solist olarak falan grupta kız yok. Geçen sene Yeşim vardı işte. O ayrıldı"

"Yok yok. Sorun değil."
"Ve Kıyafet seçimi için gruptan biri ile alışverişe gitmen gerekiyor"
"Ne? Ne kadar Saçma"
"Aslında senin için birşey yapabilirim. Arkadaşlarınla gidebilirsin alışverişe ama alacağınız kıyafeti bize göstermen gerekiyor. Tüm grubun uyumlu giyinmesi gerekiyor"
"Bu daha iyi" derken okula gelmiştik. Bir dakika anneme söylemeyi unuttum.
"Emir sen git. Ben anneme haber verip geliyorum."
"Annenin haberi var"
"Nasıl yani?"
"Amcam mesaj Attı. Daha soru soracak mısın?"
"Hayır"
"Iyi . Burdan" diye yolu gösterdi. Gittiğimizde performans sergilediğimiz yere geldik.
"Parti burada olucak. Sandalyeler Taşınabilir olduğu için salonu boşaltmaya karar verdik ve hepsini bu gece bitirmemiz gerekiyor"

"Tamam. Sorun değil"
"Yarın ki dersten yırttın"
"Nasıl?"
"Partiye kadar derslere girmeyip çalışacağız "
"Tamam diğerleri nerde?"
"Kantinde kahve getiriyorlar. Şarkı seçimi zor olucak"
"Tamam" onlar gelene kadar bekledik. Içeri 3 erkek girdi. Biri Enes'ti. Diğerlerini tanımıyordum. Sarışın olan geldi.
"Merhaba ben Emre. Sende Burçe olmalısın. Sesinden gerçekten çok etkilendim"
"Teşekkür ederim" ve esmer olana döndüm "sende?"
"Eren. Memnun oldum."
"Biz aynı sınıfta değiliz demi?"
"Hayır. Her sınıftan bir kişi seçilmek zorunda Olduğu için ayırdılar."
"Şimdi biz diye sorucaksın. Biz Enes ile normalde aynı sınıftaydık. Sende gelince amcam Sağolsun 3 kişi olur dedi."
"Hııımmm. Anladım. Neyse başlayalım. Aklımda çok fikir var."

"Tamam " dediler. Herkes masanın başına geçti, bende bulduğum defter ve kalemi Alıp oturdum.
"Öncelikle eski şarkılardan ve türkçe şarkılardan çok söylemememiz gerektiğini düşünüyorum. Türkçe şarkı olursa Duman veya Teoman olabilir bunlarda da seçim Emir'e Düşüyor. Bende ise... Ben Türkçe şarkı söyleyemiyorum. Daha doğrusu sevmiyorum. Ve yeni şarkıcıların şarkılarını söylemeyi çok seviyorum. Düet olursa Taylor Swift'in 'Everything Has Changed' şarkısını söyleyebiliriz. Benim ayrı söylemem gereken dans Şarkısı varsa Ariana Grande'den 'Focus', Selena Gomez'den 'Same Old Love' veya Cher Lloyd'dan 'Want U back' i söyleyebilirim. Bunlar son zamanlardaki favorilerim. Siz ne düşünüyorsunuz?"

"Valla Burçe, senin fikirlerin süper. Sen niye daha önce bu okula gelmedin?" Emre'nin dediği şeye karşı gülümseyerek çevap verdim.
"Eee Emir, sen ne düşünüyorsun?"
"Iyi beğendim. Benim şarkılarıma gelirsek Nick Jonas'dan 'Jealous' olabilir. Düet kesinlikle Taylor'un Şarkısı Olmalı yada Demi Lovato ve Olly Murs'ın 'Up' Şarkısı da olabilir" aynen. Mantıklı fikir aslında. Sen ne düşünüyorsun iç ses?
Konuşmaya çalıştığınız iç sese şuanda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar denemeyiniz
Vay be. Öyle mi olduk iç ses. Arkadaşım Olduğunu sanmıştım.
"Bence Taylor Olmalı. "
"Tamam. Şimdi şu sandalyeleri halledelim sonra Çalışmalara başlarız"
"Tamam" sandalyeleri Yavaşça Dışarıya çıkarmaya başladık. Yaklaşık 200 tane vardı ve biz 5 kişiydik. Her kişi kaç sandalye çıkarması gerekiyordu?

200:5=40
Herkesin 40 sandalye çıkarması en az 1 saat sürerdi. Saat şuanda 22:40 'dı. Saat 00:00 a doğru anca bitirdik desek. Çalışmak için az zamanımız kalırdı. Mustafa Hoca okulda kalabileceğimizi söylemişti. Onun Odasında 3 koltuk vardı. 3 koltuk yani boru değil. Her koltukta 2 kişi yatsa 1 koltuk boş kalırdı. Orayada ben geçerdim. Ay ne kadar fazla matematik yapmışım, neyse.

Sandalyeleri çıkarmayı bitirdiğimizde hepimiz çok yorulmuştuk. Herkes sahnede dağılmış şekilde duruyordu. "Arkadaşlar bence bugünlük bu kadar yeter. Yarın çalışırız."
"Tamam. O zaman ama benim tuvalete gitmem Lazım ve ben korkuyorum yalnız Başıma. Biri benimle gelebilir mi?"
"Tamam ben geliyim. Sizde amcamın odasına gidin" Emir'in bunu demesi ile fırlayan insancıklar görüyoruz. Ay okul bu saatte çok karanlık oluyor. Yani cinayet işlesen kimsenin haberi olmaz. Ay gece gece Tövbe Tövbe.
"Ben seni burda bekliyorum." Dedi Kafamı salladım ve içeri girdim. Yüzümü yıkayıp işlerimi hallettikten sonra tuvaletten çıktım. Bir dakika Emir nerde?

"Emir!" Diye seslendim. Ses gelmedi. Allah'ım söz birdaha öyle cinayetli cesetli şeyler düşünmicem. Emir gel. Korkuyorum. Içeriden ses geldi. Çığlık atmamla birlikte yere düştüm. Ama düşmedim. Çünkü Emir beni tuttu. Şuan ki pozisyonu hepiniz tahmin ediyorsunuzdur. Emir benim belimden tutuyor. Yüzlerimiz yakın . Gözlerimize Bakıyoruz . Öksürmemle beni kaldırdı ve yürümeye başladık.

Geldiğimizde 3 tane sığır, 2 tane koltuğa yayılmış uyuyorlardı. Veeeee asıl bomba haber. Tek birtane biricik minik bir koltuk kaldı. Düşünebiliyor musunuz?
"Emir. Iıımmm. Şey. Beni diyorum. Evime bıraksan."
"Babam gelip arabayı Aldı."
"Şaka mı yapıyorsun"
"Aynı koltukta uyuyacağız desene?" Dedi derin bir nefes alarak. Welcome to Cehennem part 2.

Uzuuuunnnn bölüm. Matematikten yarın için çözmem gereken 150 soru var ve daha 20 tane falan çözdüm. Bölümü hemen yazıyım dedim. Beğendiniz mi? Beğendiyseniz vote vermeyi unutmayın. Sizi seviyorum

5.12.15

Sahnedeki ÇocukWhere stories live. Discover now