8. BÖLÜM- VİNNİE THE POO

1.1K 56 0
                                    

Multi:Kızların okulda giydiği Kıyafetler

"Şu bizim sarı Berkcan mı?"
"Anlamadım"
"Oğlum. Benim tanıdığım bir tane Berkcan var oda sarı Berkcan ama biz ona limon da diyoruz. Ayrıntılara takılma"
"Ha. E o zaman Berkcan kim?"
"Biri seni çok fena kandırmış"
"Eski sevgilin falan var mıydı?"
"Valla 7. Sınıftan beri hiç olmadı"
"Ha tamam o zaman. İşletmişler beni. Ergenler"
"Sanki sen hiç yapmadın."
"Hayır"
"Ciddi misin"
"Evet"
"Oha Vini uçur beni buralardan"
"Vini kim"
"Tanımazsın"
"Aaa şu Vinnie the poo mu"
"Vini geç kaldın ölüyorum." Diye bağırdım. Vini'ye Vinnie the poo diyen birini benden uzak tutun.
"Kızıııım. Buraya gelin. Dilara'yı taburcu edicekler"
"Tamam anne geliyorum."
"Aaa bu arada unutmadan yarın okulda büyük bir duyuru yapılacak. Ve şimdi amcamı arayıp Dilara'yı bizim okula kaydettircem. Bilgileri lise 1 den kalsada bize yetişebilir ve seninle aynı sınıfta olucak Batu'da"
"Teşekkür ederim ama şimdi gitmem Lazım. Görüşürüz"

***

Dün herşey sorunsuz bitmişti. Herkes gelmişti. Dilara bizde kalmak isteyince annesi kırmamıştı. Masal'da bizdeydi. Kızlar gecesi yaptık. Çooook eğlendik. Batu Dilara telefona cevap vermeyince meraklanmış ve bize gelmişti. Onun dışında Dilara yokken Olanları anlatmıştık ve gece bitmişti. Tabiki uzun zaman sonra bu bize yetmezdi ama olsun. Şimdi Dilara ve Masal ile okula gidiyoruz. Yada hazırlanıyoruz desek daha doğru olur. Okul serbest kıyafetliydi. Kızlarda benim kıyafetlerime güvendikleri için Kıyafet getirmemişlerdi. Şimdi dolap başında hepsine Kıyafet hazırlıyordum. Önüme gelen ilk eteğe baktım. Siyahtı. Onun üstüne kazak olabilirdi. Bulduğum pembemsi mor olan kazağı çıkardım ve Dilara'ya gösterdim.
"Nasıl?"
"Ben etek giymesem olmaz mı?"
"Niue?"
"Bacağımda hala morluklar var"
"Istersen siyah Çorap verebilirim. Hem bence bu etek sana çok yakışacak. Ilk günden değişiklik yapmış olursun hem."
"Peki" dedikten sonra ona bej renginde atkı attım.
"Aksesuar" dedim göz kırparak. Çok güzel kızdı. Güzelliğini çok da iyi kullanırdı. Tabi kaçırılmadan önce. Ona biraz makyaj malzemesi verdim. Eyeliner verecektim ama okulda ağır Kaçar diye sadece rimel , ten rengi far ve parlatıcı vermeyi tercih ettim.
"Masal?"
"Efendim?"
"Sana ne veriyim"
"Ben eve gidip giyinirim. Zaten ilk ders beden. Ve girmeyi de çok sevmiyorum"
"Olur mu öyle. Tamam hepimizin ilk dersi beden zaten"
"E peki ama etek verme"
"Ay sizinde eteklere alerjimiz var. Peki vermem" dedim. Dolabın karşısına geçip pantolonlara bakmaya başladım siyah pantolon ve beyaz salaş Tişört çıkardım. Üstüne de kot ceket verdim.
"Bunlar nasıl?"
"Hemen giyinip geliyorum kendin görürsün" dedi ve çıktı. İşte bu Masal. Ilk Başlarda soğukkanlıdır ama alıştığında 'sus artık' dersin. Onlara Kıyafet verdikten sonra yatağa attım kendimi. Dün çok az uyumuştum. 3-4 saat falan. Ikisi de geldiğinde Gözlerimi pörtleterek onlara baktım. Çok iyi olmuşlardı. E kimin sayesinde tabi?
"Yastıklar cemiyetinin birtanesi. Sen niye giyinmedin?"
"Ay ben unuttum."
"Sen bizi giydirdin bizde seni giydirelim. Şimdi bakalım. O kadar etek etek diye tutturdun etek giy bari." Dedi ve bordo ve pembe karışımı eteği yatağa Attı.
"Şu beyaz Tişört de güzel olur. Birde deri ceket. Benim işim tamam. Masal sıra sende."
"Peki. Küçük bir eyeliner çeksek birşey demezler. Maksat Emir Beye güzel gözükmek." Tam ağzımı atıcaktım ki.
"Şşşttt. Konuşma. Senden hoşlandığı açık bir şekilde ortada. Maskarayı da sürelim... Sıra rujda"
"Kanka diskoya gitmiyorum okula gidiyorum."
"Bu okulda da Emir var o yüzden hadi bakalım. Makyajın hazır. Git giyin. Bekliyoruz seni"
"Öfff peki"
"Öflenmez kankaya hadi git"
"O ne yaz of denmez anneye gibi"
"3 dakikan kaldı." Dedi bende Koşarak banyoya girdim. Ve giyinmeye başladım.

3 dakika sonra hazırdım. Şuan elimizde beklemekte olduğumuz Batu ve Emir var. Başkaaaaa. Ay yine aklıma geldim. Acaba o yorum kimden geldi. Şimdi siz merak ettiniz tabi niye Batu ve Emir? Batu yu zaten biliyorsunuz. Dilara bizde kalınca onu bırakmak için geldi. Emir ise onun komşusuymuş. Aynı okula gittiğimiz için bugünlük onlar bırakacaktı. Aslında Masal ve Ben servisle gidiyoruz ama bugünlük servisle konuştuk.

***

Okula geldiğimizde herkes bize bakıyordu. Bekleyin 1 saniye.... Ben okula birkez daha Emir ile girdim demi? Bittim bittim. Dedikodu makinasını gördüm bana yaklaşan.
"Emirciğim. Hayatım. Okulumuzun yeni kızları ile mi takılıyorsun? Yada şöyle mi demeliyim. Yastık cemiyeti?" Bu adı bizim dışımızda kimse bilmiyordu. Ayaklı dedikodu nerden biliyordu.
"Serra git burdan" dedi Emir.
"Ne var? Bu adı sen söylememiş miydin? Ben mi yanlış Hatırlıyorum?"
"Serra!" Diye bağırdı.
"Yok yok Serracığım. Sen devam et. Bakalım Emir beyden bizim Hakkımızda başka he öğreneceksin?" Diyip koşmaya başladım. Tabiki en rahat hissettiğim yere. Müzik stüdyosuna gidecektim. Kimse bilmiyordu. Burası Senelerdir en Sevdiğim yerlerden. Yani eski okulumda öyleydi. Iyiki telefonum ve kulaklığım yanımdaydı. Böyle kötü hissettiğimde telefonumdaki karaoke uygulamasını açıp biri ile şarkı söylemeyi seviyordum. Kızlar da burada değildi. Çünkü onlarda sinirlenmişti. Dilara büyük ihtimalle arka Bahçeye gitmiştir. Batu ile. Çünkü o orada rahat hissediyor. Masal ise yangın merdiveninde. Orayı çok gizli buluyor, aslında ikisininde Bulduğu yerler benimkine göre daha gizli.

Uygulama açıldığında Söylemek istediğim Şarkıyı açtım. Tabiki 'What To Do' yu söyleyecektim. Böyle durumlarda favori şarkım.
Melodi başladığında bende başladım.
"Tell me what to do about you ..." Diye söylemeye devam ettim. Bir anda kapının açılması ile irkildim. Emir gelmişti. Niye benden daha fazla şey mi öğrenmeye?
"Benim Hakkımda veya Arkadaşlarım hakkında Öğrenmek istediğin ne var söyle."
"Burçe bak. O gece hakkında hiçbirşey hatırlamıyorum. Sahroştum tamam mı?"
"Ooo Bad boy havaları da Başlamış. Bana baksana sen. Sen kendini ne sanıyorsun? Sana aşık olabileceğimi mi? Herşeye rağmen sana o uyuşurlar gibi 'Emiiiir' diye bileceğimi mi? Pardon ama benim hayatıma iki gün önce girdin. Bir yıl değil iki yıl değil iki gün önce. Keşke girmeseymişsin"
"Niye bu kadar saklıyorsunuz ki" dedi gayet rahat bir tavırla.
"Niye demi? Niye? Hadi gidip söylesene Serra'ya desene ben kendimi bad boy sanıyorum desene. Konuştuklarımızı harfi harfine söylesene hadi. Söyle  ne bekliyorsun?"
"Burçe Sus!" Diye bağırdı. Bende o anlık sinirle Tokat'ı geçirdim. Bana ne demek bağırıyor? Kendini ne sanıyor? Koşarak oradan da ayrıldım. Gitmeden önce de.
"Birdaha bana bağırma. Git istediğin herşeyi o sürtüğe anlat ama bana bağırma" diye bağırmıştım. Iyi oldu. Bana bağıramaz. Hemde Emir vererek .

Ve bölüm sonu. Yazdığım en uzun bölüm. Umarım beğenmişsinizdir. Uzun yazmaya çalıştığım için  hergün atamam ama haftada 1 veya 2 kez atarım diye düşünüyorum. Bir süre düzenli olmayacak ama 1 ay sonra önemli bir sınavım var. Ondan sonra düzene sokmaya çalışırım. Sizi seviyorum.

Sahnedeki ÇocukTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon