84 Gün Önce

2K 182 62
                                    




 Louis bar tezgâhına uzunlamasına uzanmış bir şekilde gülen Ed 'e baktı. Saatler neredeyse sabah altıyı vururken Ed kendisinden daha da sarhoştu. Louis sonunda olayları idrak edebilecek kadar ayıldığında Ed gelmişti fakat onu götürmek yerine burada içmeyi seçmişti.

Louis pek emin değildi ama sanırım saat o sıralar gecenin dördüydü. Ed gelmiş, Louis 'yi götürmeyi denemiş fakat Louis gitmek istemediğinde çareyi oturup içmekte bulmuştu. Şimdi ise Louis 'den daha sarhoş şekilde tüm gün açık olan barın büyük tezgâhında yarı uyuluyor yarı gülüyordu.

Louis eve gitmek istiyordu fakat nasıl gidebileceğini bilmiyordu. Yayıldığı bar koltuğundan ayağa kalkmak için uğraştı fakat başaramadığında kendini geriye doğru itti ve koltuğun arkaya doğru düşmesine sebep oldu. Acı dolu bir inleme sesinin ardından koltuktan destek alarak ayaklanmaya çabaladı. Sırtında bulunan ağrıya rağmen sonunda denge kurduğunda Ed 'İn yanına yalpaladı. "Hey, uyan! Kızıl, kalk!" Tezgâhta ki çocuk ona tuhaf bir bakış atıp yan döndü.

"Git şuradan uyumaya çalışıyorum." Barda bulunan çoğu kişi gibi sızmak üzereyken Louis onun sırtına vurdu. "Telefonunu ver kızıl piç." Ed ceketi ile ilgili bir şeyler homurdandığında Louis sandalye de bulunan mavi cekete uzandı. Ayılmaya başladığını hissediyordu.

Ceketten Ed 'in telefonunu çıkarttığında şarjın çoktan bitmiş olduğunu gördü. Sıkıntı içinde inleyerek kendini Ed 'in yattığı tezgâhın dibinde bulunan sandalyeye attı ve başını yaslayarak uyumaya çalıştı. Biraz daha uyku istiyordu.

Gözlerini açtığında güneş ışıkları tam tepeden kendisine vuruyordu. Etrafa göz gezdirdiğinde dağınıklığın toparlandığını fakat insanların hala belli yerlerde sızmış olduğunu gördü. Başını tezgâha çevirince Ed 'in uyanık olduğunu ve bar dolabından birkaç şişe çıkardığını gördü.

"Ne zaman uyandın." Gözlerini ovuşturarak sorduğunda Ed omuz silkti. "Kendime bir kahve yapacak ve ayılacak kadar uzun süredir uyanığım." Louis onu onaylarken ağrıdan çatlamak üzere olan başını ovuşturdu. "Pekâlâ, bana da kahve yapmak ister misin?" Ed gözlerini devirdi ve kendisi için yaptığı fakat beş dakikadır elini bile sürmediği üçüncü kahvesini Louis <'ye vermek için ayaklandı.

Fakat o sırada gözüne tezgâhların altında olan boşlukta ki paketler takıldı. Kahveyi bıraktı ve paketleri dışarı çıkardı. Üzerinde ki yazıyı okuduğunda ise oldukça şaşırmıştı. İngiltere de ve diğer pek çok ülkede uzun süredir satımı yasak olan "Absiorce" tozundan paketlenmiş halde oldukça iyi bir stok vardı burada. Ed bunların neden yasak olduğunu iyi biliyordu. İçinde %85 oranında alkol bulunuyordu ve bu oran bir kişinin ciğerlerinin tek seferde iflas etmesine neden olabilirdi.

O anda ani gelen çılgınlıktan mıdır bilinmez Ed, Louis 'nin Harry 'ye çektirdiklerini düşündü. Ve arkadaşının nasıl da yanında hıçkırıklar içinde ağladığını. Tam paketi koymazsa yeterli etkiyi yaratmayacağını bilerek "Absiorce" dan yarım doz olacak şekilde kahveye kattı. Ardından bir de şeker atıp karıştırdı. Kahveyi Louis 'nin önüne koyarken içinde bir gram suçluluk yoktu. "Keyfine bak Lou."


Tell Me I 'm Pretty|| Larry Stylinson [#2]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin