40 Gün Önce

1.5K 133 42
                                    




Harry başını eğdi ve sendeleyerek odasına girdi. Neden Louis 'nin evine gittiğini bilmiyordu. Neden bunu yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Onun yanına gitmeden de ne yaptığını biliyordu zaten. Bunu izlemeye ihtiyacı yoktu. Elinde duran saçları yere fırlattı ve yatağına yattı

Harry elinde duran anahtarı deliğe soktu ve çevirdi. Kapı açıldığında sessiz adımlarla içeriye girdi. Hemen üst kattan gelen sesler tüm evi dolduruyordu. Harry kalbinin kırıldığını hissederek yukarı kata adımladı. Neler olduğunu biliyordu fakat belki de Louis değildi?

Kapısının önüne gelene kadar seslerin daha da artışını dinledi. Genç bir kızın onun adını bağırışını dinledi. Onun Louis olduğunu biliyordu fakat görmek istemişti. Başını aralık kapıya çevirince örtünün altında hareket eden iki beden gördü. Dizlerinin bağı çözülürken yere kapaklandı.

O kadar gürültülülerdi ki ne Harry 'nin hıçkırıklarını ne de yere düştüğünde çıkan sesi duymuşlardı. Harry sesler kesilene, kapı açılana kadar yerde sessizce ağladı. İçeriden sarışın oldukça güzel bir kız çıktı. Yeşil gözleri vardı fakat saçları kısaydı. Kulağının altında olan saçları başını Harry 'ye çevirince uçuştu. "Oh, sende kimsin?" dedi hafif utanarak.

"B-Ben..." Harry durdu. "B-Ben Edward. Sadece Louis ile konuşmak, istemiştim ama sanırım işleri varmış." Kız ona meraklı bir bakış attı. "İyi misin gözlerin kızarmış?" Harry bir an ne diyeceğini bilemedi. "Ö-Önemli bir şey değil sadece migren." Kız başını salladı. Arkasını dönüp gittiğinde Harry ayaklanıp odaya baktı. Louis yatakta oldukça rahat bir şekilde yatıyordu. Harry onun mutlu olduğunu söyleyebilirdi.

Böylece ayağa kalktı ve evine kadar tüm yolu koştu. Ayakları bazen onu durdurmaya çalışsa da izin vermedi. Kapısını kırarak açtı ve mutfaktan eline geçirdiği ilk makas ile banyoya gitti. Kız sarışındı ve saçları kısaydı. Kısa, dalgasız, başını hareket ettirdiğinde uçuşan saçları vardı kızın. Belki de Louis düz ve kısa saç seviyordu. Harry 'nin dalgalı ve artık omzuna gelen saçlarını sevmiyordu. Evet, nedeni buydu. Louis uzun saç sevmiyordu.

Aynada ki görüntüsüne son kez baktı. Ardından tereddütsüz bir şekilde makası başının etrafında dolaştırdı fakat eşit olmuyordu. Makası bıraktı ve yerde ki saçlarına bakmadan dolapları karıştırdı. Babasının eski traş makinesi hala duruyordu. Makineyi fişe takıp çalıştırdı ve sivri ucu başının etrafında gezdirdi. Saçlar düşerek onu terk ederken gözyaşları yanaklarını sırılsıklam etmişti.

Louis 'yi hayatından çıkaramazdı. O, yıllarını verdiği birini öylece bırakamazdı. Belki Louis kendisini artık ikinci olarak, yanında yedek olarak tutuyor olsa da Harry onu hep ilk ve tek olarak hatırlayacaktı. Çünkü asla Louis 'den başkası olmazdı. Nasıl ruh eşinizden başkasını sevebilirdiniz ki?

Harry başında kalan son saç tellerini düşmeden yakaladı ve elinde sıktı. Başını eğdiğinde omuzlarına dökülen dalgalı saçların artık yerde olduğunu gördü. Belki de Louis şimdi onu severdi?


Tell Me I 'm Pretty|| Larry Stylinson [#2]Where stories live. Discover now