Siyah Mum mu

807 91 87
                                    




"Makbul bir iblis mi bari ? "

"Beni sorularınıza cevap vermeye zorluyorsunuz komiser Murat. Lütfen bu adi şakalarınızı kendi dostlarınıza saklayın," dedi soğuk bir sesle.

"Şarap ? dedim, "İçinde ne vardı ?"

Omuzlarını silkti. " Bayağı Manisa şarabıydı. İthal malı şarap ikram edecek durumum yok dostlarıma."

"İnsanın bütün direnme gücünü kıran, utanç hissini yok eden, gevşeten bir şarapmış işittiğime göre," dedim. "Bir daha deneyin bakalım."

"İlk söylediğim yüzde yüz doğruydu."

Fazla durmadım üzerinde. " Merve Demirkol hakkında 'mükemmel ev sahibesi' demekle neyi kastediyordunuz ? İşittiğime göre siz kadının üzerine tavuk kanı akıtırken, o nerede ise aklını kaçırmak üzereymiş. Sandığıma göre bu biraz iğrenç bir merak, öyle değil mi Bay Özcan ? " Sesime mümkün olduğu kadar emreden bir ton ekledim, "Sık sık yapıyor musunuz bu ayinleri ? "

Sanki bir ateş bütün suratını sarmıştı. Bir ara gözlerinin kıpkırmızı olduğunun farkına vardım. Gırtlağından ıslığa benzer bir ses çıktı ve üzerime doğru bir adım attı. Spazma tutulmuş gibi yumruklarını sıkıp açıyordu.

Kılımı bile kıpırdatmadan, tehditkar bir şekilde konuşmaya devam ettim. "Hele budalaca bir şey deneyin Kaan bey, işte o zaman merkez ceza evinin mükemmel sahibi siz olursunuz birkaç ay için."

Yapılı ve iri vücudu bir an daha gerildikten sonra gevşemeye başladı. Alnı ter içinde kalmıştı. Devamlı olarak dişlerini gıcırdatıyordu. Bir süre hiç bir şey olmadı. Sonra yüzünün kırmızılığı geçti, dişleri gevşedi ve sıkılı yumrukları çözüldü.

"Başkalarının inançlarına hakaret etmeyin Komiser Murat," dedi. Sesi hala titriyordu. "Bunun ne gibi belalar getirebileceğini bilemezsiniz."

"Haklısınız," dedim. "Sadece bana ' mükemmel ev sahibesi'nin ne demek olduğunu anlatacaksınız."

"Aşağı yukarı sürülmemiş toprak gibi zannederim," dedi. Sinirleri hafifçe yatışmış, şimdi daha rahat konuşuyordu. "Nasıl ki bakır toprağa saban değmediği zaman sürüldüğü için, daha kuvvetli mahsul verir, aynı şekilde mükemmel sahibe de şeytani bir davranışta bütün gücüyle mücadele eder ve karşı kor. Ama tohum bir kere ekildikten sonra bu insanı, diğer insan vücutlarından çok daha kuvvetli olur bu gibi ayinlerde."

"Zannedersem onu buraya, sizin bu sosyal faaliyetinize iştirak Can Kanter razı etti."

"Evet, haklısınız."

"Şeyi.....ismi neydi.....ha evet Tamer Mallo'yu son zamanlarda gördünüz mü ?"

"Bu akşam kendisini bekliyorum. Birkaç gün bende misafir kalacak."

"Siz, O ve zemin katı," deyip titredim." Çok değişik bir şey olacak her halde?"

Derin bir nefes aldı. "Başarılı olarak, polislere tanınan, bir piç olma hakkını ispat ettiniz Komiser. Hem de benim aklımın alamayacağı bir şekilde. Israrınızın sebebi ne ? Bu hak size bir zevk, eğlence, yoksa başkalarından üstün olma hissi mi veriyor ? "

"Sizden hoşlanmıyorum Kaan Özcan," dedim yavaşça.

"Bunu tahmin etmiştim zaten."

"Son zamanlarda Merve Demirkol'u gördün mü hiç ?"

Kısa bir duraklamadan sonra, "Hayır, " dedi.

"Ben sizin yerinizde olsam, onu gördüğüm vakit yolumu değiştiririm Kaan bey," dedim. "Kim bilir belki de bir tabanca taşımaya başlamıştır. Sizi vurup öldürmesi bana vız gelir ama, fikrimce Merve çok daha iyi şeyler tecrübe edilecek bir kadın."

"Görürsem, onun için meraklandığınızı söylerim," dedi alaycı bir sesle. " Ha.... kayıp kocasından bir haber var mı ? "

"Yok, "dedim. " Ama yarına kadar kendisinden bir haber alacağımızı umuyorum. İki nokta daha var Kaan bey, ondan sonra sizi kendinizle başbaşa bırakırım. İster çomak yontar, isterseniz şeytanlarınıza gidersiniz. Tercih hakkı size ait. "

"Evet," dedi boğuk bir sesle.

"Sinem Akar, Derya akıl hastanesine gitmeden bir gece evvel, kendisine bir iki bavul ödünç vermiş. Orada aramış. Hastane personeli çantaları görmediklerini söylemişler. Belki Derya burada bırakmıştır diye Sinem hanıma size sormaya söz verdim."

"Çanta mı ? " Bir süre düşündükten sonra başını salladı. "Hayır, bu çantaları gördüğümü bile hatırlamıyorum. Sinem hanımın bu konuda bir yanlışlık yapmadığından emin misiniz ? "

"Kim bilir," deyip omuz silktim.

"Öbür noktanız Komiser ? Bu işi bir an evvel bitirmek için ne kadar sabırsızlandığımızı tahmin edersiniz her halde."

"Çok basit Kaan bey,"dedim. "Bodrum katınıza bakmama müsaade eder misiniz ? "

"Memnuniyetle. Yolu göstereyim size komiser."

Arkasından evin içine girdim. Girer girmez de şöminenin üzerinde asılı olan portreye bakmaktan kendimi alamadım.

"Madame de Montespan," deyip saygıyla eğildim önünde. Ama soğuk ve korkunç gözleri varlığımdan haberdar bile olmadılar.

"Bu taraftan," dedi Kaan. Sonra evin arka tarafında ki dar bir koridora daldı. Sonra büyük ve kalın bir tahta kapının önünde durdu. Sürgüleri açtı.

"Maalesef aşağıda elektrik yok. Mum ışığının sizce bir mahsuru var mı ?"

"Siyah mum mu ?"

"Eğer arzu ederseniz."








Biliyorum kısa bölümdü ama bazı kişiler sinirimi bozdu. Laz damarımı attırdı. O yüzden ancak benden bu kadar yazı çıktı. Bu seferlik beni mahsur görün

Yorumlarınızı ve finalle ilgili düşüncelerinizi bekliyorum.

ÇAPKIN KOMİSER   Cadı AvındaWhere stories live. Discover now