Kara Ayin

908 102 199
                                    

Çok değerli polisiye ve Çapkın Komiser sevenler hikayemizin finaline bu bölümle beraber 3 bölüm kaldı. Çapkın komiser Murat'ı sevdiğinizi , ama yardımcısı Komiser Şahin'i daha çok sevdiğinizi biliyorum. Maalesef her güzel şeyin bir sonu, her kitabın bir finali vardır. Ben diğer polisiyelerden ziyade bir polisin hayatını değil, esrarengiz bir olayı nasıl çözdüğünü mizahi ve gizemli bir şekilde yazdım. Kimi zaman şaşırtım, kimi zaman düşündürdüm. Çokça güldürdüm. Murat'ın adı sapığa , Şahin'in çok tatlıya çıktı.

Belki çok kişi okumadı. Okuyanların bir kısmı da diğer yazarlara yaptığı gibi oy vermeyip, yorumda bulunmadı ama onlarında canı sağ olsun. Ne kadar söylesek de böyle zihniyetsiz ve emeğe saygısızlar değişmeyecekler. Benim buna yapacak bir şeyim yok. Kendileri kaybeder.Kaliteli yazarlar wattpad de yazmayı bırakıp, kitap olarak bastırırlar eserlerini, onlarda paracıklarına kıyabilirlerse alır okurlar.Hiç sanmam ya neyse. Biliyorum bu konuşmayı final bölümünde yapmam lazımdı. Ama artık hikayede bazı gerçekler gün yüzüne çıkıyor ve final olduğunda çok kısa bir hikaye olduğunu düşüneceğinizden şimdi yazma gereği duydum. Çok konuştuğumun farkındayım ve hikayeyi yazmaya başlıyorum. Size güzel bir bölüm gönderiyorum.

"Zevkle okuyun yoksa küserim. "Dedi Şahin heyecanlı içten gelen bir sesle.

VE BÖLÜMÜ OKUMAYA BAŞLAYIN



"Pekala," dedi içini çekerek. " Derya ile ilk defa acente onu bana model olarak yolladığı zaman tanıştım.İyi bir modeldi ve beraberce iyi anlaşıyorduk. Sonra birbirimizi sık sık görmeye başladık. Bir gün o buradayken Can geldi ve Derya'nın amcasının kendisinin ahbabı olduğunu söyledi. Can onun bir Demonolojist olduğunu söyledi. O zamanlar ben bu kelimenin manasını bile bilmiyordum.

Zannedersem bir kaç ay sonra Can aynı konuya tekrar temas etti. Dördüncü martinilerimizden sonra abuk sabuk tam sosyete tarzında konuşuyorduk. Bunun nasıl olduğunu bilirsin, geri zekalıların dünyasında sivrilmiş sadece ikimiz vardık sanki. Birden Can bir Orji'ye gitmek isteyip istemediğimi sordu.

Bunu şaka olarak söylediğini sandığımdan kahkahalarla gülmeye başladım. Oysa daha gülmem geçmeden Can'ın hiç de şaka etmediğinin farkına vardım. Gayet ciddiydi. Kaan Özcan her şeyi aranje ediyormuş. Bana böyle söyledi. Gayet titizlikle seçilmiş yarım düzüne kadar davetli gelecek ve herkes Kaan'ın seçtiği maskeleri giyecekmiş Yani diğer insanlar tarafından tanınmanın imkanı yokmuş bu şekilde. Tabi bizlerde orada kimlerin olduğunu bilmeyecektik.

Gitmek istemediğim için münakaşa etmeye başladık, sonunda bu bir kavga şeklini aldı ve aramızda her şeyin bittiğini söyledi. Can her zaman benim serbest kalmak istediğimi sanırdı. Oysa yanılıyordu bunda. Sonunda yumuşadım. Her ne pahasına olursa olsun onu kaybetmek istemiyordum,"dedi.

"Orji mi ? "dedim, garip bir sesle, "Bu her zaman bir eğlence kelimesi gibi gelmiştir bana. Bu kelimeyi duyunca gözümün önüne dans eden cariyelerle, divanlara uzanmış tombul Romalı senatörler gelir gözümün önüne."

"Hiç de öyle bir şey değildi, " dedi yavaş bir sesle, " Kaan'ın Cennet sahilindeki evinde oldu.Hiç gittin mi oraya ?"

"Dün gittim,"dedim.

"İnsanı aldatan bir yerdir. Dışarıdan hiç bir şeymiş gibi görünür ama, müthiş büyüktür içerisi. Aşağıda muazzam bir bodrumu var. Gerçekten korkunç bir yer. Daha merdivenleri inerken tüylerim diken diken olmaya başladı. Orji bir cuma akşamı gece yarısı başlayacaktı. Ama Kaan hazırlıkları yapmamız için bizim saat onbirde orada olmamızı istemiş.

"Vakit yaklaştığı zaman o kadar sinirlenmeye başlamıştım ki, Can gitmeden bir içki içmemizi teklif etti. Bir yerine üç dört tane yuvarladık. Bodrum katına indiğim zaman korkudan az kalsın ölecektim. Ben hemen eve dönmek istedim ama Can bir türlü bırakmadı. Sonra Derya geldi. Kaan herkese içki verdi. Bu arada kızıl saçlı güzel bir kadın daha geldi. Sonradan onun Merve Demirkol olduğunu öğrendim. Sonunda vücudu bir heykel kadar güzel, gözleri ise fazla sapık bir adam geldi. Can kimsenin birbirini tanımayacağını söylemişti. Sapık gözlü adam da geldikten sonra Kaan herkesin tamam olduğunu söyledi. O zaman bu Orji de onun da yer alacağını anladım. Böylece yarım düzüne oluyorduk."

"Bize verdiği içkilerin ne olduğunu bilmiyorum ama, sonradan bunun içinde uyuşturucu bir madde olduğunu anladım. İnsan yarım kadeh içtikten sonra bütün bağlarından kurtuluyordu hemen. Kaan hazır olmamızı söyleyince herkes, mutlu bir şekilde üzerindeki elbiseleri çıkarıp attı. Sonra maskeler dağıtıldı. İnsanın tüylerini diken eden korkunç şeylerdi bunlar. Ama kafasına her geçiren çok çekici olduğunu sanıyordu."

Sinem birden titredi. "Korkunç bir an yaşadım o zaman. Kafasında şeytani bir maske olan, boynundan aşağısı çırılçıplak bir erkek, bir kabustan çıkmış gibi üzerime yürümeye başlayınca, korkudan avazım çıktığı kadar bağırdım. Ama herkes kendi havasında olduğu için kimse duymadı. Duysalardı bile bunun fazla bir değişiklik yapacağını sanmıyorum. Kaan herkesin içmesine dikkat ediyordu," aciz bir şekilde omuzlarını silkti.

"Kaan bize bir orji vaad etmişti, bizde vaad edilen orji'yi yaşıyorduk işte. Neon lambalarının altında. Bunun ne kadar devam ettiğini bilmiyorum. Yanlız birden Kaan ellerini çırparak, herkesi dikkate davet edince, hemen etrafına toplandık. Her halde yeni bir oyun icad etmişti."

Yüzü birden bembeyaz oldu." Ama işte o zaman her şey orjilikten çıkıp .....bir.....bir...."

"Şeytani bir ayin halini aldı değil mi ?"

Başını sallayarak tasdik etti. "Kaan'ın üzerinde siyah bir cübbe, başında boynuzlu bir maske vardı. Gün ışığında bile insanı korkutacak şekilde bir şey. Susmamızı emrettiğinden beş saniye sonra bütün bodruma mutlak bir sessizlik çökmüştü. Sonra bir şeyler mırıldanıp bağırmaya başladı. Söylediklerinden bir şey anlamıyordum. Kara Tanrı'nın yeni gelenleri kabul etmesini filan söyledi. Olanlar ve söylenenler o ara vız geliyordu bana. İçtiğim şarap bütün direnme gücümü alıp götürmüştü."

"Bir süre sonra Kaan sapık gözlü herife işaret etti. Onun kafasında ise bir koç maskesi vardı. Beraberce odanın öbür ucuna gidip, ortaya siyah bir mihrab getirdiler. Etrafına siyah mumlar dikip yaktılar. Kaan o zaman yeni gelenlerin 'Hazreti Şeytan 'a kurban vermelerini söyledi ve beni işaret etti."

"Ne yapacağımı bilmiyordum. Yapacaklarım da umurum da değildi zaten. Dediğim gibi içtiğim şarap bende kuvvet namına bir şey bırakmamıştı. Kaan, Can ile yardımcısına bazı emirler verdi. Aldırmadığım için ne söylediklerini dinlemedim bile. Bir saniye sonra birisi ayaklarımdan, diğeri omuzlarımdan yakalayarak beni yerden kaldırıp, siyah mihraba kadar taşıdılar. Kaan elleriyle bir takım işaretler yapınca, beni mihrabın üzerine yatırdılar. Ama hala ne omuzlarımı ne de ayaklarımı bırakmışlardı. Öylesin bastırıyorlardı ki, kımıldama imkan ve ihtimal yoktu."

" Kaan'ın askısı gözlerimin önündeydi. İçtiğim şarap bile korkumu önlemiyordu artık. Sonra birden bire cübbesinin altından uzun ve keskin bir bıçak çıkararak şarkı söylemeye başladı. Yardımcısı, ayaklarımı bırakarak, bodrumun sonlarında kayboldu ve biraz sonra elinde canlı bir tavuk ile gelip, elindekini Kaan'a verdi. Daha ben ne olduğunu anlamadan Kaan bıçakla hayvanın başını uçurup kanlarını vücudumun üzerine akıtmaya başladı," birden hatıranın tesiri ile öğürdü. "Bağırıp ağlamaya, beni bırakmaları için yalvarmaya başladım. Ama her ikisi de kollarımdan ve bacaklarımdan beni mihraba mıhlamışlardı sanki. Tavuğun son damla kanı akana kadar bırakmadılar."



Devamı gelecek bölümde.......











ÇAPKIN KOMİSER   Cadı AvındaDär berättelser lever. Upptäck nu