Kara Ayin Devam

887 95 156
                                    

Önceki Bölümden Devam....

"Derya ve Can olanlarla aldırış bile etmiyorlardı. Sapık gözlü herifin ise bundan büyük bir zevk aldığını iğrenerek fark ettim. Kaan, Merve Demirkol'u en sona bırakmıştı. O benden de beterdi. Yemin ederim bir ara, aklını kaçırdığını sandım. Derya onu tutmaları için diğer iki adama yardım etmek zorunda kaldı. Ama üçü birden yine de tutamıyorlardı kadını. Bütün bu süre zarfında kıvranıp çırpınıyor, bağırıyor, o kıvranıp bağırdıkça da Kaan daha fazla heyecanlanıp zevkleniyordu. Arada sırada 'Kainatın ev sahibi' diye bir şeyler bağırıyordu. Sonunda zavallı Merve'yi bıraktıkları zaman, kadının yürüyecek hali kalmamıştı. Kaan kadına biraz daha şarap verince Merve kadehi olduğu gibi adamın suratına atıverdi. Kaan olanlara inanamadı birkaç saniye. Sonra hızla odanın öbür tarafına giderek, elinde bir kırbaçla geri döndü. Can, kadının kırbaçlanmasına mani oldu. "

"Tahmin ederim," dedim.

"Ondan sonra her şey bitti. İlk ve son defa böyle bir ayine gittim. Diğerleri de öyle sanırım. Yanlız iğrenç gözlü sapıktan emin değilim. O bir sürü ayine daha gitmiştir muhakkak."

Birden başını kaldırarak, gülümsiyerek yüzüme baktı. "Biliyor musun, insan bunu yüksek sesle başka birine anlatınca, bunun ne kadar saçma ve rezil bir şey olduğunu anlıyor."

"Sen kendi görüşünde haklısın tatlım,"dedim. "Bana bunları anlattığına çok memnun oldum. Gerçekten çok memnun oldum."

"Bu beni iyice rahatlattı." Dedikten sonra kollarını uzatarak uzun uzun gerindi. Her halde pamuk bir süveterle yapılmayacak şey olmadığını ispat etmek isteyen bir hareketti bu. Büyükçe açılmış gözlerle bir süre Sinem'i seyrettim.

"Kaan Özcan'ın yaşamak için ne yaptığını biliyor musun Sinem ? " Diye kibarca sordum.

"Hayır," dedi, "Emekli mi ?"

"Emekli olmak için biraz genç değil mi ?"

"Derya'nın dediğine göre göründüğünden de çok gençmiş. Ona bakacak olursak, dünya yüzünde ondan daha kötü ve cimri bir adam dolaşmamış daha. Bana bir seferinde para kazanmak için çok fazla tembel olduğunu söylemişti. Kafasında daima bir sürü garip fikirler varmış ama, bunların hiç birinde başarı gösterememiş. Gök kuşağının altından geçip kafasına altın yağmasını bekliyormuş. Böyle demişti Derya bir seferinde de bana. Hatta böyle bir mucize olsa bile, Derya'ya göre kollarını kımıldatıp altınları toplamak için bile bir kaç gün beklermiş."

Ayağa kalktım, "Teşekkür ederim Sinem, " dedim.

"Gelecek hafta ara beni. Can Kanter'siz bir haftanın sonunda belki ben de sana aynı şeyi söylerim. Kapıya kadar götüreyim seni Komiser."

"Murat," dedim.

Kapının önünde bırakıp bayırı tırmanmaya başladım. Adam daha iki adım atar atmaz başı dönmeye başlıyordu. Araba yoluna çıktığım zaman, "Murat" diye bağırdı arkamdan.

"Efendim tatlım," deyip başımı çevirdim. Bu şekilde gölgeler içinde kalan siluetini daha iyi görmüştüm. İnsanın aklını başından alacak derecede güzel bir vücudu vardı.

"Gelecek haftadan biraz daha erken telefon etsen iyi olur," dedi rahatça. "Bugün öğleden sonra bana yaptıklarından sonra kime ilikleteceğim südyenimi."

"Başın sıkıştığı zaman bana hemen telefon et," dedim. "Rüzgar gibi gelirim."

"Başım sıkışacak olursa, südyenimi alıp arabaya atladığım gibi, doğru sana geliri," deyip elini salladı. Sonra dönüp eve girdi.

ÇAPKIN KOMİSER   Cadı AvındaWhere stories live. Discover now