39 ve 40.Bölüm- Ruh

3.3K 164 185
                                    


39 ve 40. Bölümün birleşimi bir bölüm.

Finale son 9 kala!

GERİ SAYIM BAŞLASIN!

Bölüm: 39 ve 40

Karanlığın bedenini ele geçirmesine müsaade et ve sadece gözlerini yum Azra...

Turuncu saçlarımı, ipek bir kumaşı okşarcasına nazik bir dokunuşla okşuyordu; zümrüt yeşili ve güneş sarısı saçların sahibi kadın. Kulağıma dolan o ince ninni sesiyle..

''Hayaletleri kov, melekleri yanına gönderiyorum. Haydi onlara göz kırp, küçük Azra...''

Suratımı döven gözyaşlarımı dilimle yakalarken, dilimi yakan tuzlu tadı almam uzun sürmemişti. Ellerimi yumruk şeklinde getirip boynumun altında toplarken, babamın öldüğü ilk geceyi nasıl geçireceğimi hayret ile merak ediyordum.

''Meleklerin sana bir sözü var.'' diyordu annem. İpeksi yumuşaklık ile saçlarımı okşamaya devam ederken, ''Onları dinlemek ister misin?''

Gözlerimin kapalı olmasına rağmen, annemin söylediklerini baş hareketimle hafifçe onaylayabiliyordum. Saçlarımı okşayan elleri belli bir noktada takılı kalırken, bu boşluğu dolduran minik busesi oldu.

''Babanı koruduklarını ve yanlarına ulaşabildiklerini söylüyorlar. Ayrıca, uyumadığın için babanın çok üzüldüğünü de... Onları dinleyecek misin?''

Başımı umarsızca iki yana salladım. ''Onlar benden babamı aldılar, elbette dinlemeyeceğim!''

O zamanlar sekiz yaşındaydım. Babam, pankreas kanserinden dolayı hayata veda etmişti. Hayat dolu bir adamın, küçük çocuklarını bırakıp gidişi hayal dünyamızı yerle bir etsede annem kopuk parçaları birleştirmek için uğraşıyor ve bu işe benden başlıyordu.

''Fakat sen uyumazsan, baban üzülecek.'' dedi usulca. ''Onu üzmek istemeyiz öyle değil mi?''

''İstemeyiz.'' dedim başımı iki yana sallarken. ''O üzülmesin, onu üzmesinler anne.''

''Onu üzmeyecekler.'' diye onayladı beni ve oturduğu yerden yavaşça kalktı. Başımı eliyle sabitleyip yastığın üzerine hafifçe bırakırken, dizlerinden ayrı kalan boşluğu kuş tüyü bir yastık kaplamıştı.

''Tabii eğer, küçük melek uyursa.''

Gözyaşlarımı elinin tersiyle siliyordu o kadın; annem... Anne şefkatini tattığım ilk zamanlar olarak hatırlıyordum bu günleri. Belkide hafızamı zorlasam, nice şeyler çıkabilirdi ortaya.

''Anne şefkati.'' başlıklı bir sürü hatıra...

''Küçük melek uyuyacak.'' dedim gözlerimi sımsıkı kapatırken. ''Meleklere söyler misin anne? Ben uyuyorum, babam üzülmesin.''

''Meleklere ileteceğim bebeğim...'' dediği sırada, sesinin titrediğini fark ettim. Bu noktaya kadar sesi titremeyen kadın, ağlamamak için kendini zor tutar gibiydi. Kalkıp ona destek olmak isterdim. En azından şuan ki halimle. Fakat buna engel olan bir şeyler vardı. İçimde ona karşı hissettiğim bir takım şeyler...

Pembe rujunun kapladığı dudaklarıyla, ıslak bir öpücük kondurdu yanağıma. Ardından üzerimi sıkıca örttü ve odadan çıktı. Hatırlıyordum, o gece huzur ile uyuyabildiğim en güzel ve tek geceydi. Belkide ihtiyacım olan tek şey, o gece ki huzur ve şefkatti.

❆ ❆ ❆

''Terliyorsun...'' diyen bir ses işitiyordum. Ses o kadar uzaktan geliyordu ki farklı boyutlardan işitiyormuş gibi hissediyordum. ''Azra iyi misin?''

Turunculu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin