8.Bölüm ✴ AVM.

10.5K 445 76
                                    

Dipnot: Multimedya, Azra'nın balo elbisesidir. :)

✴✴✴

Bileğimde hissettiğim bir el, irkilmemi sağladı ve omzumun gerisinden elin sahibine baktım. Tarık, sorgulayan bir ifadeyle gözlerimin içine bakıyordu. 

"Bir şey mi oldu, Azra?"

Çok şey olmuştu fakat ona söyleyemiyordum. Tuana'nın gittiği yere doğru baktım, o da çoktan Harun'un ardından, dersliğe doğru yol almışlardı. İçeriye gidip derse katılmam gerekiyordu ama Harun'u görmek, canımı daha çok acıtacaktı...

Tarık, beni olduğum yerde sarstığında, nihayet düşüncelerimin arasından sıyrılıp, kendime gelebilmiştim. "Bir soru sordum?"

"İyiyim." dedim, oldukça tok bir ses ile. "Sadece, dersliğe nasıl gideceğimi düşünüyordum."

Tarık, inanmadığını belli edercesine bana baktığında, "Gerçekten." dedim ve parmaklarını tuttum. Parmaklarındaki sıcaklık, elime bulaşmıştı. "Bana yardımcı olur musun?"

Ondan ilk defa yardım istemiştim ve tabii ki bunu geri çevirmemişti. Kolumu nazikçe kavradı ve dersliğin içine girene kadar attığım her bir adımı adeta bir çocuk yürütüyormuşçasına, ezbere bir tekerleme misali saydı. Kolumdan çıktığında, dersliğin kapısındaydım. Tarık, memnun bir edayla gülümsedi ve "Artık özgürsün." dedi. "Dersin olmasaydı, muhtemelen seni eve götürürdüm fakat-"

"Bu ders önemli." dedim, başımı itiraz istemeyen bir tonda sallarken. 

"Önemli." diye tekrar etti Tarık. Ardından arkasını döndü ve koridor boyunca ilerledi. Onun uzaklaştığına emin olduktan sonra, seke seke de olsa dersliğin içine girdim. Tuana ile Harun'un oturduğu yer fazla uzağımda değildi, onları görebileceğim ve birkaç adım sonrası ulaşabileceğim mesafedeydim.

Gri renkli duvarlardan destek alarak ilerledim ve suratındaki parlak gülümsemesiyle, bana doğru dönen Tuana'ya göz gezdirdim, gerçekten güzel bir kadındı. Bir an gözlerim hemen yanında oturan Harun'u buldu. Çimen yeşili gözler, bana bakmıyordu. Sanki sonsuza kadar bana bakmamaya mühürlüymüş gibiydi. Sanki ona ait olanı, ondan çalmışım gibi...

"Harun, biraz konuşabilir miyiz." sesim oldukça sert ve netti fakat Harun, bunu umursamadı ve bana cevap vermedi. Derin bir nefes aldım ve masanın kenarını parmaklarımla sıktım. Sesim, şimdi birkaç ton daha yükselmişti.

''Harun! Lütfen... Biraz konuşabilir miyiz?"

Sanki ben yokmuşum gibi davranıyordu. Gözleri bana doğru çevrildiğinde, bir boşluğa bakar gibi bakmış ve Tuana'ya dönmüştü. Neşeli bir şekilde bir şeyler anlatıyor ve bana cevap vermiyordu. Çok kısa bir an, iplerin elimden kaydığını ve dünyanın tersine çevrildiğini hissettim.

''Harun!''

O kadar yüksek bir ton ile bağırmıştım ki... Yalnızca dersliğin içindekiler değil, herkes bir anda dönüp bize bakmıştı. Harun, önce kalabalığın gözdesi olmaya alışkın değil gibi etrafa baktı, ardından bu sesin kimden geldiğine... Yani bana. 

"Söyle?"

Ses tonundaki yabancılık, gözlerimin dolmasını sağlamıştı. Kollarını iki yana açtı ve istifini dahi bozmadan, tek kaşını havaya kaldırıp gözlerimin içine baktı. Tuana, onun elini sıkıca kavradığında, Harun gözlerini ona çevirdi ve gülümsedi. Ardından buz gibi bakışlarını yeniden bana çevirdi.

Turunculu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin