15. Bölüm ✴ Pia.

7.9K 378 86
                                    

( Multimedia; Tarık Aras. )

İlk beğendiğim yorumumuz;

***************************************

aysnrcylk77 ' den

'' Valla bu hikaye, yavaş yavaş gizemleşiyor mu? ''

*******************************************************

✴✴✴

Güzel uykumu bölen şey, şüphesiz ki mide bulantım ve boğazımdaki acı olmuştu. İki kere soğuk aldı diye bedenim, hemencecik hasta olmayı nasıl başarabiliyordu?

Üzerimdeki yorganı atmaya çalıştım. Fakat buna halim olmadığını fark ettim. Burnumdan nefes bile alamıyordum, ah ne güzel!

İlki, başarısızlıkla sonuçlandığı için bu sefer iki elimle yorganı kavradım ve üstümden çektim. Çeker çekmez de bedenimi soğuk alevler sarmaya başlamıştı. Sanki biri üzerime buzlu su döküyormuş gibiydi.

Kollarımı bedenime doğru sararken, tek gözüm açık banyoya yöneldim. Musluk ayarını sıcak suya getirirken, suratımı iki üç defa yıkadım. Buna rağmen üzerimdeki halsizlik, hâlâ geçmemişti. Sanırım bu havada dışarıya paltosuz çıkmama kayık yolculuğum da eşlik edince, hasta olmam kaçınılmazdı.

Göz ucuyla saate baktım. ''11.02''

11.30 da Tarık gelecekti. Bu yüzden elimden gelebildiği kadar hızlı olmalıydım. Her ne kadar böyle söylüyor olsam da üzerimdeki halsizlik, beni kaplumbağa hızına çekiyordu. Dün ne oldu derseniz; Hiçbir şey.

Aşırı soğuk bir rüzgar esti ve ben daha çok üşüdüm. Sonra eve geri döndük. Üstelik Tolga, dün geceden beri mesaj filan atmadı. Sahi, derdi neydi bu çocuğun?

Yavaş adımlarla dolabıma doğru ilerledim. Kapısını hafiften araladığım sırada hapşırmaya başladım. ''Eveet, başlıyoruz.'' Bu ana komik bir şekilde eşlik edecek iken gülümsemem suratımda donmuştu. ''Hey bir dakika, benim sesime ne oldu? Bu ses bana mı ait gerçekten?'' dedim bağırarak. Sesim o kadar kısık ve değişik çıkıyordu ki... Umutsuz ve bitkin bir şekilde kendimi dolabıma yasladım ve elimle sertçe dolaba vurdum.

''Allah kahretsin ya! Hasta olacak zamanı buldun değil mi Azra?'' Parmaklarımı turuncu olan saçlarımın arasından geçirirken, bir kez daha hapşırdım. Gözümden ufak bir yaş süzüldü.

''Mikroplar dolabıma hücum etti. Ah, harika!'' diye sessizce söylendim ve bacaklarıma giyinmek için dolabımdan siyah bir kot çektim.

Giyinme işlemimi tamamladığım esnada ayaklarım süreye süreye odadan çıkmıştım. Tırabzanlar yardımıyla düşmemeyi başarmış, sağ salim inebilmiştim.

''Günaydın anne.'' hapşırdım. Tam ağzımı açacak iken yeniden...

''Hastamı olmuş benim güzel kızım.'' derken kahkaha attı, annem. ''Çok zayıfsın, hiçbir şey yemiyorsun. Eh, bünye de güçsüz kalıyor tabii ki!'' Zümrüt yeşili gözlerini irileştirip, bir süreliğine üzerime dikti.

''Ama anne-''

''Anneler her zaman haklıdır bebeğim.'' deyip göz kırparken, böğürtlen reçelini siyah tabağa döküyordu. Böğürtlen reçelinin bulunduğu tabağı masaya hızlıca bırakırken, sandalyeme çoktan kurulmuştum.

Çatalımı kaldırmaya bile halim olmadığı için annem, böğürtlen reçeli sürülmüş çavdar ekmeğini bana uzatıyordu. Elime alıp ufak bir ısırık alırken, ''Kötü bir haberim var.'' dedi annem. Gözlerimi ona çevirmeden, ''Dinliyorum.'' dedim oldukça zor çıkan sesimle.

Turunculu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin