1. KISIM: 9. Bölüm

428 166 299
                                    

     Yağmur peçete'deki yazıyı okuduğunda huzursuzca oturduğu sandalyede kıpırdandı. Başını kaldırıp etrafına bakınmak istedi ama hemen bu düşünceden vazgeçti. Dikkat çekmek hiç işine gelmezdi. Eğer Defne haklıysa, adamlara hissettirmeden pastahaneden çıkması gerekiyordu. Boş sandalyenin üzerinde duran çantasına uzanarak kucağına aldı. Elini çantanın içine daldırarak bir şeyler çıkarıp cebine koydu. Sakin görünmeye çalışarak acı kahvesinden bir yudum aldı. Boğazına takılan kahve tortuları yüzünün buruşmasına sebep olmuştu. Fincanı masaya bırakırken eliyle işaret ederek garsonu yanına çağırdı. 

"Afedersiniz lavabo ne tarafta acaba?"

" Alt katta sağdan ikinci kapı hanımefendi"

"Birde profiterol rica edeceğim. Çantama da göz kulak olursanız sevinirim hemen döneceğim"

"Tabi hanımefendi"

Yağmur ayağa kalktı ve gülümseyerek garsona karşılık verdi. Çantasını masada bırakarak alt kata inen merdivenlere doğru yürümeye başladı. Her adımda yüzlerce düşünce geçiyordu aklından.
'Adamlar buradaysa Defne ile buluştuğumu da biliyorlar. Artık Defne de güvende değil' diye geçirdi içinden. 

Sakin olmaya çalışarak merdivenleri tek tek indi ve kendine uygun olan kapıdan geçerek lavaboya girdi. İçeride bulunan iki kabini de kontrol ederek boş olduğundan emin oldu. Şimdi sıra buradan çıkmanın yolunu bulmaya gelmişti. Çünkü pastanenin arka çıkışı gecen yıl ki soygundan sonra kapatılmıştı. Tuvalet kabinine yaklaşarak yukarıda bulunan pencereye baktı. 'İşte kaçış yolum' dedi kendi kendine. Klozetin kapağını kapatarak üzerine çıktı. Fakat boyu pencerenin kulpunu tutmaya yetmedi. 'Hay içine sıçayım ya' diyerek bir küfür savurdu. Aşağı inerek etrafına bakındı. 

Boş duran yer silme kovasını gözüne kestirdi. Yanına giderek kovayı eline aldı ve klozetin üzerine ters çevirerek koydu. Ardından önce klozetin sonra da kovanın üzerine çıktı. Dikkatli olması gerekiyordu. Çünkü kovanın çokta sağlam durduğu söylenemezdi. Yavaşça pencerenin kulpuna uzandı ve açılması için çevirdi. Pencere zorluk çıkarmadan açıldı. 'İşte bu ya..." diyerek sevincini yüksek sesle dile getirdi. Şimdi sıra buraya tırmanıp dışarı çıkmaya gelmişti. Aklından çabucak bir plan yaparak hemen uygulamaya geçti. Elleriyle, iki kabini birbirinden ayıran paravandan destek alarak tek bacağını kaldırdı ve hemen yan tarafında bulunan elbise askısına ayağını dayadı. Sağ elini paravandan ayırıp, pencerenin kenarına tutundu. 

Sıra en zorundaydı. Kendisini olabildiğince kaldırması gerekiyordu. Ellerinden destek alarak kendini yukarı çekmeye çalıştı ama başaramadı. Üstelik elbise askısı ayağını oldukça acıtıyodu. Yetmezmiş gibi her hareketinde kova ayağının altından kayıyordu. Bir kaç denemenin ardından başaramayacağını anlayarak vazgeçti. 'Başka bir yol bulmalıyım' diye geçirdi içinden. Ayağını askıdan çekerek aşağı indi ve klozetin üzerine oturarak düşünmeye başladı. Dışarıdan gelen ayak sesleri düşüncelerini böldü iki adam kendi aralarında konuşuyorlardı.

"Afedersiniz, burada mı çalışıyorsunuz?"

"Evet efendim. Buyurun"

"Kız arkadaşımı arıyorum. Lavaboyu kullanmak için buraya indi ama epey zaman oldu gelmedi."

"Bayanların işi bizden daha uzun sürüyor efendim"

"Haklısınız, ama bugün biraz hasta gibiydi. Bu yüzden endişelendim. Rica etsem içeri girip iyi mi diye bakabilir miyim? Yada bakabilecek bir bayan arkadaşınız varsa sevinirim"

BU SADECE BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now