2. KISIM: 16.Bölüm

86 25 138
                                    

Güneş neredeyse batmak üzereydi. Aspar ve ben at üzerinde eve dönüş yolundaydık. Yol boyu ne o, ne de ben tek kelime etmemiştik. Kaleden çıktığım andan beri Raul'ün söyledikleri aklımda dönüp duruyordu. Kafamın içinde onunla ne kadar kavga etsem de bir türlü haklı çıkamıyordum. Halbuki Sara'nın anlattıklarından sonra, Raul'ün yetimler üzerindeki baskısını kırmak adına bir şeyler yapmayı planlıyordum. Zavallı ben, küçük aklımla onları harekete geçirebileceğimi sanmam ne acınasıydı ama. Adım gibi eminim ki, eğer benim yerimde Kitana olsaydı o oda da yaşananlar çok farklı şekilde sonuçlanabilirdi. Sırf ona haddini bildirmek için bile olduğumu düşündükleri kişi olmayı ne çok isterdim. Ama değilim.

"Off.." Kafamın içinde ki konuşmalar beni bunaltmıştı.

"İyi misiniz?" Aspar da sessizliğini bozmuştu.

"Normalde bu soruya her zaman 'iyiyim' diye cevap veririm ama bu defa aynı şeyi söyleyemeyeceğim Aspar. Kendimi gerçekten çok kötü hissediyorum."

"Hanımım, Raul'ün söylediklerine aldırmayın. Sadece yıldırma politikası yapıyor. Tam yüz on yıldır Neforia'nın yüksek kadimi olarak görev yapıyor. Son elli yıldır ise burayı bizzat idare ediyor. Şimdi hem kralın, hem de sizin gelişinizin kendi gücünü sarsmasından korkuyor. Çünkü artık istediği gibi hareket edemeyeceğini biliyor. Konseyin önünde size çıkışmasının nedeni de bu. Şimdiden direncinizi kırmak ve sizden gelecek hamlelerin önünü kesmek istedi. Görünüşe göre bunu başardı da."

"Ne yapabilirdim ki? Hem ona engel olmak gibi bir niyetim yok. Bence Alistair'ın da yok. Buraya çok daha farklı amaçlarla geldik. Ayrıca ona yüksek kadim diyorsunuz. Bu onları bizden üstün kılmıyor mu?"

"Bizden evet, sizden hayır. Kadimler, aralarında meleklerin ve Alistair'ın bulunduğu Orion konseyi tarafından ırkların yönetimi için seçilirler. Bu yüzden sizden üstün olmaları mümkün değil. Ama yine de yüzyılı aşkın bir süredir bu gücü elinde tutan biri, bunu kolay kolay bırakmak istemeyecektir."

"Eğer Alistair burada olsaydı bunu gerektiği gibi hallederdi. Ama ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Belki de sandıkları kişi değilimdir."

"Evet belki de değilsinizdir. Ama şuan buradasınız ve pek çok şey görüp şahit oldunuz. Ayrıca size saygı duyan, umut bağlamış bir halkınız var. Üstelik kral da şuan burada değil. Ülkeniz ve halkınız için mantıklı düşünmek zorundasınız. Bu kadar kolay pes edemezsiniz."

"Pes etmek için önce bir şeye başlamak gerekir Aspar. Bense ortalıkta dolaşmaktan başka bir şey yapmıyorum. Raul haklıydı, diğer dünya da yaşadıklarımdan dolayı buraya geldim. Kendim ile gerçeği bulmak için."

"Asıl bu şekilde düşünürseniz onu haklı çıkartırsınız. Çıktığımız yol, o yolun bize getirdikleriyle değişkenlik gösterebilir. Buraya geliş amacınız ne olursa olsun gelinen noktada, doğru olanı yapmalısınız. Size anlatılanları ve geçmişte kim olduğunuzu bir kenara bırakın. Defne olarak ne yapmak istiyorsunuz?"

Günler sonra, bana kendi adıma sorulan ilk soruydu bu. Yaşadığım onca kişilik karmaşası içinde kendimi bile kaybetmiştim. Aspar haklıydı, madem Defne olmakta bu kadar ısrarcıyım, bu sorunun çözümü de kendim bulmalıydım.

"Yardımın için teşekkür ederim Aspar."

"Ben bir şey yapmadım. Sadece ufak bir sohbet, hepsi bu."

"Sadece sohbet için değil, benimle buraya kadar geldiğin için ve kalede ki yardımın içinde.. Raul'ün tehditlerine rağmen yanımdaki duruşunu asla bozmadın."

"O adam bir gün bile değişmedi. İlk tanıdığım andan şuana kadar hala aynı kibir."

"Sizin olayınız ne?"

BU SADECE BAŞLANGIÇDonde viven las historias. Descúbrelo ahora