"Ne yüzle buradasın?"

Dudaklarını çizgi haline getirip başını sola çevirdi, sonra da sallayarak eski yerine döndürdü. "Sana alfia olarak beni seçme cesaretini veren nedir?" Sorumla beraber küçümseyen gözlerimle boydan boya süzdüm onu. Sonra da tam gözlerine, en içine doğdu öfkemi kustum.

"Yankı'nın tahtına geçip Gökçe'ye hava atmak elbette güzel olurdu ancak benim daha önemli işlerim var. İsyan işleriyle ilgileniyorum." Bunu arkamı dönüp Alperen'e doğru söyledim. Açıkçası Buğra'yla yaşanan kavganın olduğu gün onun alfiası olmadığımı kesin bir dille belirtmiştim.

"Bu yüzden sana ihtiyacımız var." dedi Buğra. Arkamı dönüp ona bakmadım bile. 

"Biraz yalnız kalmak istiyorum." Çantamı alıp içine şarjı bitmek üzere olan telefonu attım. Alperen'in moralim düzelsin diye bana yeni aldığı motorun anahtarını salladım, bugün ilk kez binecektim. Başını yalnızca bir kez aşağı yukarı salladı ve çıkmam için gereken onayı almış oldum. 

Benimle birlikte Buğra da evden çıkmıştı ancak o asansöre gittiği için ben merdivene yöneldim. Binanın yedi katını indikten sonra hızlı adımlarla garaja geçtim ve bana alınan siyah motora atladım. Kask takmaya ihtiyaç duymamıştım bile. 

Kuyra'ya ona gideceğime dair bir mesaj atıp yanıt beklemeden sürmeye başladım. Bu rüzgarı o kadar özlemiştim ki yolu uzatmakta herhangi bir sakınca görmedim. Şimdi daha özgürdüm, daha iyiydim. Bileklerimdeki prangalar eskisi kadar ağır gelmiyordu, belki de görmezden gelmeyi başarmıştım. Ancak Yankı'ya ait olduğunu bildiğim bir arabanın Kuyra'nın evinin önünde olduğunu görene kadardı her şey. 

Her şeyin bir açıklaması vardı, öyle değil mi? Yaşadığımız her şeyin mutlaka bir açıklaması, nedeni olmak zorundaydı. Karşı taraf kabul etmese bile yaptıklarımızın egomuzu tatmin edecek kadar bile olsa bir amacı olmalıydı. Bu yüzden motoru tek katlı minik villanın girişine park edip kapının önüne geçtim. Anahtarı her zamanki yerinden alıp sessizce kapıyı açtım, içeri süzüldüm. Sesleri duymaya başlayana kadar yaklaştım onlara.

"Bu işin sonunda biri ölecekse bile o ben olmayacağım." dedi Yankı. Sesini duymak kalbimdeki atışları kulaklarımda duyabileceğim kadar güçlü bir hale getirmişti ancak dikkatimin dağılmasına engel oldum.

"Göreceğiz." dedi Kuyra. Sesinde hafif bir alay vardı yalnızca. "Sana bol şans dilemekten başka yapabileceğim bir şey yok ne yazık ki."

Bir süre sessiz kaldılar. Ben hangi işin sonu olduğunu düşünürken büyük ihtimalle planını yaptığımız ve birçok adımını gerçekleştirdiğimiz devrimden bahsettiklerini anladım. En azından, aklıma gelen en mantıklı şey bu olmuştu.

"Nefes gelmek üzeredir." dedi Kuyra. Aslında bir şekilde varlığımı sezdiğine bile inanabilirdim. O... Hayatımda gördüğüm en farklı insanlardan biriydi. Çok zeki olması bir yana, sahip olduğı haber ağları nedeniyle her şeye kolayca erişebiliyordu. Bir zamanlar Deep Web sayesinde ben de bunu yapıyordum ama artık ihtiyacım kalmamış gibiydi.

İstediğim her şeyi elde etmiştim bugüne kadar. Ve maalesef ki elde ettiklerim bana bir avuç zarardan fazlasını vermemişti. Her yanım yaralı, parçalı, kesik bir halde bana uzanan kollara tutunmuştum. Kuyra böyle değildi. Bir insanın sevgisine muhtaç değildi. Kendi başına ayaklarının üzerinde duran, bazen de hayranlık uyandıran güçlü biriydi.

Yankı hakkındaysa konuşmak istemiyordum. Berkay'a yaptığı ihanet bana öyle ağır gelmişti ki saklandığım duvarın arkasından çıkarken bile bacaklarım titriyordu. Bana yaptığı saygısızlık bir yana... Başka birini öldürecek kadar beni sevebilmesi dehşete düşmeme yol açıyordu. Bu kişi yabancı olmadığı için de her zerremle irkiliyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 21, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

On SekizWhere stories live. Discover now