Bölüm 29

257 73 14
                                    

Sabah gözlerime vuran Güneş'in ışığıyla uyandım. Uzun zamandan sonra Güneşi hissedebilmek kadar güzel bir şey var mıydı? Yavaş adımlarla mutfağa gidip güzel bir kahvaltı hazırladım. Her birini tepsiye özenle yerleştirip hazırlığımı tamamlamış oldum. Elimde tepsiyle birlikte yatak odasına doğru gidip kapıyı açtım. Alara kıpırdanıyordu, uyanmak üzereydi. Yanına doğru yaklaşıkça biraz daha uykusu açılıyordu. Yanına geldiğimde başını sımsıcak olan yastığından kaldırıp şaşkın şaşkın bakıyordu.

"Kahvaltı yapmak ister misin?" Diyerek yatağın köşesine oturdum. Mutluluğu her halinden belli oluyordu. Sevimli yüzüyle bana gülüyordu.

"Teşekkür ederim. bir an önce bitirip hastaneye gidelim." Diyerek tüm romantik ortamı bozmuştu. Ben onu düşünürken onun başkası için kalbi atıyordu. Olabildiğince oyalanmaya çalışıyordum. Kötülük ise eğer bu yaptığım şey kötü olmaya razıydım. Aklıma plan gelmişti. İlk duşa girmem lazımdı. Sonra babamın bize bıraktığı evden gelen paranın biriktiği hesaba gidip parayı almam gerekliydi. Sonea birazcık alışveriş. Evet, evet. İyi bir fikirdi. Bolca vakit harcayacaktım. Hiçbir kız alışverişe hayır diyemezdi. Planlarımı nazik bir şekilde dile getirdim. Alışveriş diyince gözleri açılmıştı. İlk önce hastaneye gitmemiz lazım gibisinden dilinde dolandırsa da ikna olmuş gibiydi. Oyalana oyalana gidip duşa girdim. Duştan sonra ise Berkan'ın kıyafetlerinden seçip giydim. Ne kadar sevimsiz bir kişiliği olsa da tarzı gayet iyiydi. Alara'nın da hazırlanmasını bekliyordum. Arkamı döndüğümde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Bu da neydi?

Tarifsiz bir güzelliği vardı. Makyajıyla, kıyafetiyle ayrı bir güzelliği olmuştu. O elbisesindeki mor çiçekler harikaydı. "Hazırım,hadi gidelim." demesiyle kendime gelip küçük bir gülümseme sardı yüzümü. Dışarı çıkıp arabaya bindik. Dilimde bir şarkıyla mırıldanıyordum.

Bir his var içimde seslenir derinlerde
Yalnızlık peşimde
Sensiz durgun gecelerde
Bir sis var evimde süslerim resimlerle
Yalnız düşlerimde buluştum ellerinle
Döneceksin sanıyorken
Yıllar geçti üzerinden
Bulutlarda yaşıyorken
Yıldım dünya düzeninden
Sen yaralanma... Sen karalanma
Gel oyalanma dayanamam
Sen yaralanma... Sen karalanma
Gel oyalanma dayanamam
Bir his var içimde seslenir derinlerde
Yalnızlık peşimde
Sensiz durgun gecelerde
Bir sis var evimde süslerim resimlerle
Yalnız düşlerimde buluştum ellerinle
Döneceksin sanıyorken
Yıllar geçti üzerinden
Bulutlarda yaşıyorken
Yıldım dünya düzeninden
Sen yaralanma... Sen karalanma
Gel oyalanma dayanamam
Sen yaralanma... Sen karalanma
Gel oyalanma dayanamam
Sen yaralanma... Sen karalanma
Gel oyalanma dayanamam

Duyuluyordu. Biliyorum fakat Alara'dan hiç ses çıkmıyordu. Yol geçmek bilmiyordu. Tek başıma şarkı söylüyordum. Sonunda bankaya gelmiştim. Alara dışarı çıkmayacağını söyledi ve ben dışarı çıkıp banka kuyruğuna girdim. Çantamın içini düzenleyip parayı koyacağım yeri düzenledim. Sıra bana geldiğinde ihtiyacım kadarını çekip geri kalanını hesapta bıraktım. Arabaya doğru ilerledim. Benim geldiğimi duymamıştı. Kendi kendine benim söylediğim şarkıyı söylüyordu. İyi ki camı açık bırakmışım. Hepsini dinleyip arabanın kapısını açtım. Azıcık piç smile tarzında gülüyordum.

"Ne var? Neden öyle bana gülüyorsun?"

"Bir şey yok. Ne olacak ki?"

"Yoksa şarkıyı mı duydun?"

"Ahahh.. Evet. Çok iyi söylüyorsun."
Utanmış olacak ki, başını cama doğru çevirip yolu inceliyordu. Bir yandan yola bakarken bir yandan da Alara'yı inceliyordum.

"Ne bakıyorsun çok mu komik?"

"Kızmasana. Şaka yaptım."

Uzun sessizlikler sonunda alışveriş merkezine gelmiştik. Arabayı park eder etmez Alara sinirle kapıyı açıp önden gitmeye başladı. Sanki çok büyük bir hata yapmışım gibi davranıyordu. Arkasından sakin bir ses tonuyla seslendim.

"Beklesene kızım."

Bu sözümün üzerine yürümesi yavaşlamıştı. Arkasına bakmadan yavaş adımlarla yürüyordu. Biraz daha hızlanarak yanına yürüdüm. Kulağına fısıldayarak "Gamzesi olan insanlar hep gülmeli bence." diyerek gamzesini işaret ettim. İstemsizce de olsa gülüyordu. Yavaşca elimi eline doğru götürdüm. Elini tutmaya çalışsam da elini kendine doğru çekip mağazayı işaret ederek "Bakalım mı?" diyerek içeri girdik. Pek de güzel bir şey yoktu. Ardından birkaç mağazaya daha girerek bir şeyler beğendik ve aldık. Zamanın nasıl geçtiği belli olmamıştı bile. Çok yorulmuştuk. Bunun üstüne kahve iyi giderdi. Kahve kokusunun buram buram burnuma işlediği şirin mi şirin, rengarenk süslenmiş olan kahveciye girmeye karar verdik. Camın yanında duran turunculu beyazlı koltuklara oturmaya karar verip oraya doğru yöneldik. En sevdiğim kahveden isteyip bakışmaya başladık. Kalbinin içinde hakimiyet kurmak istermiş gibi bakış atıp söze atıldım.
"Bir yanda kahvem bir yanda sevdiğim kız. Başka ne ister ki bir insan?"

"Sağlık iste canım sen. Önemlidir sağlık. "

Azıcık batırmaya başlamıştı. "Canım" dan sonra birazcık heyecana kapılıp kekelemeye başlamıştı.

"Canım... Güzelmiş. Teşekkür ederim 'Canın' olmama izin verdiğin için."

"Lafın gelişiydi o. Canım falan değilsin yani."

"Emin ol. Bir gün o da olacak."

Arka masadan kalkan kumral saçlı, uzun boylu ve birazcık fitne ficur tipli kız yanımıza doğru geliyordu. Alara'nın arkasından omzuna dokunup "Oo, hayırlı olsun." Diyerek ağız yoklamaya çalışan kız kadar kimse itici olamazdı.

"Ortada bir şey yok. Ne var ki hayırlı olacak?"

"Karşındaki yakışıklıyı diyorum. Eniştemiz iyiymiş."

"Derya hiç değişmemişsin kızım sen."

"Sen beni boşver. Şu telefonuna ulaşalım artık. Aç artık da eniştemizi çekiştiririz."

Bu kıza ne kadar sinir olsam da doğru konuşuyordu. Gözlerimle etkileyici bakış yaparak bakıyordum Alara'ya. Bir sinirle ellerini masaya vurarak kalkıp Deniz denen fitne ficur kızın üzerine doğru yönlenerek "Benden sana dedikodu yok. Git başka insanlarda ara." diyerek kovarcasına kıza bağırdı. Kız ise söylenerek masasına doğru yöneldi.

"Ne boş boş bakıyorsun bana?"

"Eniştenizi ne zaman çekiştireceksiniz?"

"Konuyu kapatalım."

Ne kadar agresif olsa da utangaçtı. Başını sağa sola doğru döndürerek bakınmaya başlamıştı. En sonunda kahvemiz bitince hastaneye gitmemiz gerektiğini hatırlatıp kalktı. Bende kalkmak zorunda kalmıştım. Mağaza vitrinlerine bakınarak garaja doğru ilerliyorduk. Karşıdan gelen kadın bizi çok inceliyordu. AVM de bir çığlık sesi duyuldu ardından ise bir ses.

"KIZIM!"

SIRRIMA AŞIK OLUR MUSUN?  #Wattys2016Where stories live. Discover now