bölüm 3 SENİ TANIYORUM

2.3K 811 126
                                    

"Sen ne ara emir vermeye başlayacak gücü buldun?"

"Ben değil biz olunca gücümü buldum."

Afallamıştım ne demekti bu. Ne demeye çalışıyordu? Ben, biz, olmak, güç, bulmak, değil.... karışmıştı herşey. Duygularım ve cümlelerim.

"Hadi Hızlan. Benim eve gidiyoruz."

"Ne evi sapık mısın sen? "

"Ayrı odalarda birbirimizi görmeden kalmak ne zamandan beri sapıklık statüsüne girdi?

"Evinde kalamam."

"Sen bilirsin ben gidiyorum. "

Arkasına bakmadan yürüyordu. Ne demekti bu seni her an ortalıkta bırakabilirim demek değildi de neydi bu?

"Hey bekle diyorum sana! "

"Ne oldu ? Ne çabuk kararını değiştirdin? "

"Kendimin sokak arasındaki balicilerle kalamayacağını anladım."

"Sakın yanlış anlama. Kötü biri değilim. Bilmediğin konular var. Ve zamanla ben sana açıklayacağım. Ama lütfen bana güven ve beni bırakma.

"Beni demin ortada bıraktın ve güven diyorsun ? "

"Geleceğini biliyordum. Eğer gelmeseydin de dönüp geri alacaktım seni. "

Tam konuşmaya başlayacaktım ki sağ kolunu hızlıca kaldırarak eliyle ağzımı kapattı. " konuşma ve beni dinle "

Konuşmamıştım. Neden konuşamadığımı da bilmiyordum. Konuşamamıştım. Korkmuştum galiba. Ya da aşık oluyordum. Yok yok olmuyordum. Sadece telaşlanmıştım. Ama neye telaşlanmıştım bilmiyordum da. Telaşlanmam doğal değil miydi zaten? Sonuçta hiç tanımadığım birine güvenmiştim. Hızlı gidiyordum fakat içim ısınmıştı. Yani bu çocuğu gördüğüm andan beri içimde bir his oluşmuştu. Ben hislerime güveniyordum. Hatta bana tanıdık biri gibi geliyordu. Böyle gözleri olan başka birine daha önce rastlamamıştım fakat sanki onunla karşılaşmış gibiydim. Bana zarar verecek biri değildi. Sanki beni babam gibi koruyacak biri gibi duruyordu. Bir yanı kırık büyüyen çocukların 6. Hisleri kuvvetli olur, aynı benim gibi değil mi?

◆◆
Evine gelmiştik. Müthiş bir yerdi. Ve neden burada kalmak için ilk önce teklif yapmadığını merak ediyordum.

"Neden ilk önce eve gidelim demedin? "

"Yanlış anlayacağını düşünmüştüm. Ve öyle de oldu."

"Sana sormak istediğim sorular var. Ve nolursun geçiştirme. "

"Neden yaptın diye soracaksın yanılmıyorum değil mi ?"

Evet onu soracaktım. Ama ses çıkaramadım. Korkuyordum da hiç bilmediğim birinin evindeydim. Yakışıklı mı? Evet, fazlasıyla peki iyi biri mi? Evet, şu anlık öyle duruyor. Aşk sahte mi? Evet peki neden bu kadar aşık gibi duruyoruz? Peki neden tanıyalı kısa zaman gibi değil de uzun zaman olmuş gibiyiz. Hiç birini bilmiyorum fakat tek bildiğim yalnız kalmış biri olaraktan kendimi güvende hissetmem. Bu güven duyguma fazla güveniyor olmamdan dolayı umarım başıma iş açmazdım.

"Sen teklifi ettiğin de neden hiç düşünmedin belki de ben çok kötü biriyim nasıl güvendin? "

"Belki de seni uzun zamandır tanıyorumdur ne biliyorsun ki ? "

"Tanımadığını biliyorum."

"Abinin adı Alptuğ değil mi ? "

Ne diyordu bu ? Nereden biliyordu abimi tanıyor muydu ?

Tek söyleyebildiğim şey nereden biliyorsun olmuştu nereden bildiği hakkında hiçbir fikrim yoktu fakat şu an galiba tehlikedeydim. Hayat filmlerden ibaret değildi. Fakat ben filmlerde izlediğim gibi davranıyordum. İç sesim beni kınıyordu fakat davranışlarım iç sesimi yıkıp geçiyordu. Neden mi böyle davranıyorum? Çünkü ben babası ve annesi örnek olan biri olarak büyümediğimden olabilir değil mi? Hiçbir zaman bana örnek olamadılar. Odamda ağlarken yavaşça gelip sırtıma elini koyarak bana destek olan bir ailem olmadığı için film izleyerek onları örnek alan biri olarak büyüdüğüm için şimdi beni kimse yargılayamazdı. Annem sadece konuşmaktan ibaretti. Sadece klişe anne cümlelerini bana söyler bir köşeye çekilirdi.

Ah kızım ya annen demiyor muydu sana 'şeker verirlerse alma!' diye sen o öğütlerle büyü gel şimdi tanımadığın birine güven. Ah be kızım bundan sonra başına iş açacaksın. Kendi kendime konuşuyordum. Fazlasıyla ürktüğüm için sadece kendi içimle savaşıyordum. Gücüm buna yetiyordu. Berkan konuşmasaydı benim içimle savaşmam devam edecekti fakat masum tavrıyla birkaç cümle ağzından döküldü.

"Bana güven. Başına hiçbir şey gelmeyecek. Fakat benden sakladıklarının olduğunu düşünüyorum."

"sakladıklarım var. İnkâr etmiyorum. Fakat sen nereden biliyorsun ? Abimin kim olduğunu? benim hakkımda bilgileri nereden alıyorsun?"

Telaşlanmıştım hemde fazlasıyla. Sinirle sağ ayağımı yere vurarak ritim tutuyordum. Kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum fakat olmuyordu. Olacak iş de değildi. Şu an benim yerimde kim olsa böyle davranırdı. Uzun zamandır özlem duyduğum babam şu an gelseydi de beni kurtarsaydı. Ah babacığım! Bak kızına. Senin Barbie bebekle oynayan kızın şu an korkmuş durumda. Bak senin çocuğun artık iki bebeğin kıyafetini değiştirirken o kıyafetler birbirine olmadığı için telaşlı değil, artık kendini telaşta hissediyor. Bir yanda sitem etmelerimi bırakarak şu an içinde bulunduğum duruma döndüm.
Bu çocuk ne diyordu? 'Ah be Alara!' diyerek sinirle kendime söyleniyordum. Bundan sonra olacaklardan tamamen ben sorumluydum. Kendi hayatımı kendim mafetmiştim. Her zaman filmlerde olduğu gibi yakışıklı insanlar mükemmel değildi. Her zaman çok iyi değillerdi. Ya da masum esmerler diye bir olay yoktu. Sarışın ya da esmer biri de olsa şu an karşımda kaslarıyla ve gözleriyle üzerindeki dikkati belli bölgeye çeken çocuk ve karşısında korkmaktan titreyen bir ben vardım. Ben neden hep kötü düşünüyordum? Ya da yeni bir başlangıç olamaz mıydı? Yeni bir umutla süslenen güzel bir hayata adım atmış olamaz mıydım?

Düzenlendi.

SIRRIMA AŞIK OLUR MUSUN?  #Wattys2016Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum