Bölüm 6 ÇABUK EVE DÖNÜYORSUN KIZIM!

1.7K 721 87
                                    

"Beni dinlemeni istiyorum. Birkaç ailevi mesele yaşadım. Fakat bunu anlatmayacağım. Abimin arkadaş çevresi çok fazladır. Çok fazla kişi eve gelip giderdi. Ve hiç birine dikkat bile etmezdim. Çünkü çok pasif bir çocuktum. Bu zamana kadar olan aşk ilişkilerime gelince de bu zamana kadar kimseye güvenemedim. Aşkı zaman kaybı olarak gören biriydim. Taa ki o saate kadar... Seninle karşılaştığımız zaman dedim ki bu kim tamam? Biliyorum diyeceksin kimseye güvenmeyen biriyim dedin nasıl da güvendin de benimle geldin? Seni ilk gördüğüm an bir güven duygusu oluştu bende. Tamam dedim, yalnızlığımdan kurtaracak kişi çıkmazdaydım belki de. Ve çıkabilecek bir yol tek sen bana gösterebilirsin diye hissettim galiba. Yani ben böyle düşündüm. Şu babanı vurma meselesine de gelince... Tamam! İlk korku oldu içimde. Ama kalbim engel oldu. Demek ki bu aşkmış. Bu zamana kadar aşk ne hissetmediğimden bunu da anlayamadım. Ama ben artık abimle görüşmüyorum. O engel de olamaz diyebileceklerim bu kadar.

Konuşup konuşmamak ona kalmıştı. Ben diyebileceğim şeyleri demiştim. Kendi düşüncelerini söylemesini beklemiştim fakat benim dediklerime karşılık bir cevap vermeye bile tenezzül etmemişti. Sinirlendiğimi belli etmemeye çalışsam da jest ve mimiklerim beni ele vermişti. Kollarımı koyacak yer bulamıyordum. Sinirden derin nefes alarak sağ ayağım ile ritim tutarak ondan gelecek cevabı merak ediyordum. Gözlerime bakarak cevabını verdi.

"Eğer bana güvenmiyorsan benimle kalıp kalmamak sana kalmış."

Bu cümle de neydi ? Seni istemiyorum demekle eş değil miydi? Hiçbir şey diyememiştim. Kapıyı kapatıp sessizce çıkmıştım. Hıçkırıklarım duygularımı yeterince anlatıyordu. Önüme bile bakmadan yürüyordum. Beni sevmiyordu. Belki de tek amacı gönül eğlendirmekti. Ne diyordum ben beni bu kadar sahiplenen biri hakkında böyle düşünmem yanlış olacaktı. Şu an gerçekten ne konuştuğumu bilmiyordum. Tanışalı daha ne kadar olmuştu ki? Fazlasıyla hızlı davranıştım. Öyle afallamış biçimde yürüyordum ki birine çarpıp düşmem bir olmuştu.

"Hey önüne dikkat etsene!! "

Yüzüne bile bakmadan saydırmam bir olmuştu.

"Çabuk eve dönüyorsun kızım!"

Bu da kimdi? Yüzümü kaldırıp baktığım zaman bu kişinin agresif haliyle meşhur olan abim olduğunu anlamıştım. Ne yapacaktım şimdi? Abimle geri dönsem zor zar bulduğum aşkı ters tepmiş olacaktım. Aklıma ilk olarak kaçmak geldi. Fakat nasıl yapabilirdim ki?

Hemen tekme atıp abimin yere düşmesini sağladım. Sonra ise İstanbul sokaklarında yalnız başıma kaldığım için önlem olarak cebime koyduğum biber gazı aklıma geldi. Mecburdum. Abim olsa bile canımı yakan insanın canını yakmamda sorun olduğunu düşünmüyordum. Gözüne sıktığım anda yerde kıvranması bir olmuştu. İlk başlarda canım yanmıştı. Ne kadar bana kötülük yapmaya da çalışsa o benim abimdi. Bunu yapmamam gerekirdi. Bir süre ellerim ona doğru gitse de geri çekilerek bundan sonra yapmam gereken tek şeyi yaptım. Koştum...

Son sürat koşuyordum. Eğer benim gibi abiniz varsa ve sizinde çocukluğunuz abinizle geçtiyse taso, koşu yarışı, futbol gibi alanlarda iyisinizdir demektir. Ne diyordum ben abimin canını yakıp bir de abimi mi övüyordum? Bunları bir kenara koyup ne yapabilecegimi düşünüp bir yandan da geldiğim yöne doğru koşuyordum. Farkındaydım. Baran'ı kırmıştım. Ama şu an tek sığınabileceğim kol onunkiydi. Şu an ondan başka dostum yoktu. Hatta ondan başka yanımda olacak biri bile yoktu. Belki de şu an benimle konuşmayacaktı. Ama başka gidecek bir yerim yoktu. Koşarak Baran'ın evine gelmiştim. Alacaklı tarzında zile kesintisiz basıyordum. Önemli bir şeyin olduğunu anlamış olacak ki telaşlı bir şekilde kapıyı açtı. Korkarcasına içeri girdim.

Ağzımdan birer birer kelimeleri dökmeye çalışıyordum. Fakat konuşamıyordum. Korktuğumu anlamış olacak ki beni zorlamamaya çalıştı. Kapının arkasına çöküp ağlamaya başladım. Sesim çıkmıyordu. Gözlerimden akan yaşlar olayı özetliyordu zaten.

Bana sarılıp başımı göğsüne koyduğu zaman her şeyi bir kenara koyup saatlerce göğsünde yatasım gelmişti. Birden kalkıp içeri gittiği zaman sinirlerim yine ayağa kalkmıştı. Napıyordu bu çocuk ne yapmaya çalışıyordu? Bana o kadar şefkatli davrandıktan sonra çekip gitmesi mi gerekiyordu?

Bir süre geçtikten sonra elinde bir bardak ile geldi. Yaşadığım olaylar 1 bardak suyla geçecek olaylar değildi.

"İç şu suyu da kendine gel ve anlatmaya başla. Seni ilk geldiğin zaman üstüne gelip de daha kötü yapmak istemedim."

Anlatmaya çalışıyordum fakat anlatamıyordum. Korkum tüm bedenimi esir almıştı.
Dilim tutulmuş gibiydim. Anlatamıyordum. Dilim tutulmuştu. O sırada kapı çaldı. Kim gelebilirdi? Polis miydi yoksa ? Beni mi Baran'ı mı alacaktı ? Hangimiz hangi suçtan aranıyordu ? Yoksa abim miydi ?

SIRRIMA AŞIK OLUR MUSUN?  #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin