Şeytan'nın Bulvarı

983 182 94
                                    

"Bir Kurt'un en büyük düşmanı Çakal'dır."

Bölüm 3 | Şeytan'nın Bulvarı

                                   ♣

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.


Pencereye sinen Kırmızı - Mavi ışık. Sokağı esir alan siren sesleri... Yerde yatan iki ceset ve elinde silah tutan bir çocuk. Her şey bir film şeridi gibi geriye sardı; kelimeler düğümlendi, nefesler tutuldu, zehirli bir sarmaşık gibi sardı heryanı ölümün melodisi. Çaresiz bir kurt, sürüsünü çakallara kurban etmişti. Ağaçların sığlaştığı bir ormanın ortasında, yasaklı bölgede kan akıtması zafer miydi? Yenilgi miydi?

"Açın kapıyı polis!"

Elindeki silah gürültülü bir şekilde yere düştü, bedeni kilitlenmişti, tam önünde, ayaklarının ucunda yatan bedenin gözleri onu bulmuştu. Aslında ona değil, azraile bakıyordu. Hiçkimsenin görmediği ölüm meleği aralarından usulca alıp götürürken birilerini, kurt yalnızca içiboş dünyasında kaybettiği zaferinin sahte gururunu taşıyordu. Annen öldü. Annen ölmedi. Onu sen öldürdün...

"Anne..." diye fısıldadı çocuk.

Ancak yerdeki ceset ruhunu kaybedeli dakikalar olmuştu; azrail önce kollarından çekti ruhunu, sonra bacakları ve en sonunda ayak uçlarından çekip aldı ona ait her şeyi. Yerde yatan içiboş bir insan cesetiydi. "Baba." Enes'in sesi kulağındaydı, tıpkı Azra gibi çaresizliği bir zırh gibi giymişti üzerine ya da bu zamana kadar sakladığı duyguları yok olup gitmişti. Yüzüne az baktığı adam şimdi yoktu.

"Kapıyı açın!" dışardan gelen sesleri birkez daha işittiler ancak Azra bilincini neredeyse kaybetmek üzereydi. "Sen katilsin!" Enes bir anda gürledi ona dönerek o anda büyük bir gürültüyle birlikte içeri doğru birkaç üniformalı polis girdi. "Sen n'aptın?" Üvey ağabeyi omuzlarına vurup onu geriye doğru ittirdiğinde tepkisiz kaldı, gözlerine işleyen korku yüzüne yansımıştı, şoktaydı. Geriye doğru sendeledi yavaşça.

"Çekil çekil! Al şunları!" üç polis ikisinin de kollarını bedenleri arkasına dolarken dahi iki kardeşin gözleri mühürlenmişti bibrine; biri öfkesine çaresizliği katmış diğeri ise yalnızlığın, kimsesizliğin ve korkunun kurbanı olmuştu. "İkisi de ölmüş." sivil polis, annesinin boynuna elini koymuştu. Kız bir an yerdeki cesete baktı; dün sabah beraber okula gittikleri kadın şimdi bu evden ölü çıkıyordu. Hayat, hesapta olmayanı getirirdi.

"Yerde silah var, dikkatlice alın!"

"Yürü!"

"Kim işledi bu cinayeti!"

Birbiri ardınca sorulan soruların her kelimesi zihnine atılan bir ateş gibiydi, beyni cayır cayır yanıyordu kız çocuğunun... Sürü yok olunca yalnız kalmıştı kurt. "O yaptı! Babamı o öldürdü!" Enes, avazı çıktığı kadar bağırdı, gürledi, üzerine atlamak için çabaladı. Hiçbir zaman ağabeyi olmayan o çocuk şimdi de olmamıştı. Aslında kaybettiği ailesinden geriye kalan son parçaydı Enes, ama bu kabul etmemişti.

KAYBEDENLERحيث تعيش القصص. اكتشف الآن