Bölüm 45 Tutsaklık.

En başından başla
                                    

"Bakalım beni sesimden tanıyabilecek misin?" diye sordu kalın bir ses ona.

Kerem bir an bile beklemeden "Şimdilik hayır. Tanıyamadım" dedi. Sesi öyle sakin çıkmıştı ki, kendisi de şaşırdı.

"Kalbimi kırıyorsun amaa... Beni nasıl tanımazsın?" diye işveyle alay etti kalın sesli adam. Ama duyduğu ses, her hangi birinin sesiydi Kerem için. Konuşan her kimse Kerem'in hafızasından silinmişti sesinin tınısı.

"Üzgünüm, tanıyamadım." dedi sadece. O anda nereden geldiğini anlayamadığı sular başından aşağı boşaldı. Kerem şaşkınlıktan kesilen nefesini düzene sokmaya çalışırken, bedeni istem dışı bir titremeye tutuldu. Kuruyken havanın nasıl olduğunu fark etmese de şimdi üşümüştü.

"Açın şunun gözünü." Adam konuşmamış adeta kusmuştu.

Kerem gözlerinin çiğ sarı ışığa alışmasını bekledi bir süre. Sonra tahmininden daha büyük olan deponun yüksek tavanına takıldı bakışları ve sonunda adamı gördü. Yanı başındaydı. 2011 Nisan ayı yılın dördüncü görevi Şişman Necdet adıyla tanınan, uyuşturucu kaçakçısı. Kerem hapı yuttuğundan emindi, artık tanrıdan tek bir dileği vardı; Gizem'in canının yanmaması. Kalbi umutsuz bir sürüklenişle uçurumdan aşağı yuvarlanıyormuş gibi hissetti Kerem. Korku her zerresini sarmışken tek isteği Gizem'in güvende olduğunu öğrenebilmekti. Duygularının cesaretten yoksun çırpınışına aldırmadı zihni. Yıllarca aldığı eğitimlerin, şimdi hakkını verme zamanı olduğunu biliyordu. Kendisine öğretilen ilk şeyi yapmaya karar verdi. İnkar etmek.

Kerem bağlandığı sandalyede oturuşunu olabildiğince yayılır pozisyona getirdi ve olabildiğince rahat bir duruş sergilediğinden emin olunca "Sen de kimsin? Seni hala tanıyamadım." Dedi.

Şişman Necdet kumaş pantolonunun paçasını yukarı sıvayıp baldırındaki çukur kurşun izini gösterdi "Bunu da mı tanıyamadın?"

Kerem başını eğip dikkatlice ize baktı, şaşırmış gibi kaşlarını havaya kaldırıp "Geçmiş olsun. Araba kazası mı?" diye sordu.

Necdet hızla üstüne gelip Kerem'in sol yanağına okkalı bir tokat attı "Piç kurusu." Deyip birkaç adım ilerledi. Yanındaki ızbandut görünümlü adama sağ elinin iki parmağını salladı. Yardımcısı cebinden çıkardığı paketten tek dal sigara uzattı patronuna ve hızlı bir hamleyle çakmağı çaktı. Kerem bu sırada deponun ne için kullanıldığına dair bir iz bulmaya çalıştı. Yaklaşık yirmi metre uzağında hardal sarısı çuvallar vardı. İçlerinin neyle dolu olduğunu tahmin etmek çok zordu.

Necdet derince bir nefesi ciğerlerine çekerken Kerem'e döndü yeniden "Söyle bakalım. Kime çalışıyorsun?" diye sordu.

Kerem kaşlarını çatarak "Sen beni biriyle karıştırdın galiba. Ben işsizim. İş arıyorum." Dedi.

Necdet çok komik bir şey duymuş gibi kahkahalarla gülmeye başladı. Öyle bir hevesle gülüyordu ki karın bölgesindeki yirmi kiloluk göbeği hoplayıp tekrar kemer hizasınca aşağı düşüyordu. Kerem gözlerinin önünde hoplayan göbeğe bakarken bir B planı yapması gerektiğini biliyordu. Necdet gülüşünü sanki biri bıçakla kesmiş gibi aniden sonlandırınca Kerem geleceğini bildiği darbeye kendini hazırladı. Şişman adam Kerem'e yaklaşıp kulağına eğildi "Yorma beni. Çok gençsin. Çok yakışıklısın. Nişanşlın da çok güzel. Bak yakında düğününüz olacak. Konuş da seni serbest bırakayım... Konuş... Kimin için çalışıyorsun?"

Kerem midesinden boğazına tırmanan sıvıdan kurtulabilmek için yutkunmak istiyordu. Aslında kusmak üzereydi ama kendini tuttu. Adam öğürdüğünü ya da yutkunduğunu fark ederse inkara devam etme şansı kalmazdı. Ama yakında olacak düğünü bile öğrendiğine göre zaten adam onun yedi ceddini öğrenmişti. İşin kötü yanı, yenilgiyi kabullenip gerçekleri anlatsa bile adam ona inanmayacaktı. Her görevi farklı kişilerden aldığını duymak Şişman Necdet'in hiç hoşuna gitmeyecekti. Kerem Necdet doğrulurken hızla yutkundu ve ağzında kalan acı tada alışmaya çalıştı. Hızlı düşünmesi gerektiğini biliyordu ama düşünceleri nedenini bilmediği bir şekilde dönüp dolaşıp Arel'e kayıyordu. Arel'in tüm bunlarla bir ilgisi yoktu. Düşünmesi gereken son kişi bile değildi. Genç adamın başına gelen imkansızlıklardan sonra kavuştuğu mutluluğu anımsadığında hala onu düşünüyor olmasına kızdı. Ama bir yandan Arel ve Rüya'nın olasılık dışı kurtuluş öyküsüne bizzat şahit olan biri olarak kendi sonunun da iyi olacağına inanmak istiyordu. Arel'in dosyasını ilk okuduğu anı hatırlayınca çözüm yolunu da bulduğunu fark etti. İkiz kardeş. Arel'in ölen ikiz kardeşi. Dünyası umuda sarılırken başını kaldırıp Necdet'e baktı.

Öyle sıkı sarıl ki...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin