14.bölüm:papatya desenli pembe önlük

216 18 3
                                    

Gece saat tam 12'ydi. Keyfim yerindeydi, arch enemy-no gods no masters dinliyordum. Harry ile aram düzelmişti, haftalardır babamın yüzünü görmüyordum.

-Hayat bana güzel.

Bu cümleyi sesli söylerken, içimde tuhaf duygular oluştu.

Sanki içinden birşeylerin kırılması gibi.

Babamın suratını haftalardır görmeyişimden gerçekten de memnun muydum?

Ayaklarım beni istemdışı olarak babamın odasına götürdü.

Hatıralarım canımı yaktığı için uzun zaman önce kilitleyip anahtarını sakladığım odasına.

Kapının hemen karşısındaki kahverengi sandığın üzerindeki mavi japon kadınları motifli vazonun kapağını açtım ve içindeki anahtarı çıkardım.

Bunu yapacağım hiç aklıma gelmezdi.

Anahtarı kapının deliğine yavaşça soktum ve kapıyı yavaşça açtım.

Oda ilk bıraktığım gibiydi; darmadağınık.

Babam eve sarhoş gelip odasını öfkeyle dağıtmıştı ve bende korkarak odamdaki bilgisayar masasının altına saklanmıştım.

Yatağın o darmadağınık hali beni tekrar tekrar çocukluğumdaki dehşete düşürüyordu.

Elim siyah, kadifemsi yorganla temas ettiği anda, içim ürpermişti.

Narince yorganı yatağa serdim, yorganı serdiğim anda kalan çıkıntıları sağ elimi yavaşça gezdirerek düzelttim. Yere fırlatılmış ve uzun zamandır orada olan yastıkları yerden aldım. Tozlanmıştı.
Tozlanan kısımları yavaşça silip yatağım üstüne düzgünce yerleştirdim.

Bu yatak beni tamamen geçmişime sürüklüyordu.

Fakat düzenli olduğunda, bu yatağa baktığımda, eski babamla olan hatıralarımı görüyorum.

Şimdikiyle olanları değil.

Babam alkolü arttırdığında, 12 yaşındaydım.

O zamanlar bu adamın babam olmadığını babamın sesini ve yüzünü çaldığını ve gerçek babamı kaçırdıklarını düşünürdüm.

Büyüdükçe düşüncemin ne kadar saçma olduğunu daha iyi anlıyorum.

Yatağa yavaşça uzandım. Yatağın tam karşısında orta boy siyah plazma tv vardı.

O plazmaya baktığımda babamla gece geç saatlere kadar talk show izleyip kahkahalarla yeri göğü inlettiğimiz günler aklıma geliyordu.

Yataktan yavaşça doğruldum ve küçükken yapmayı en çok sevdiğim şeyi yaptım; babamın gardrobunu açtım ve gardrobun içindeki beyaz komidinin çekmecesini açtım.

İçinde sayamayacağım kadar fotoğraf albümü vardı.

Gözlerim şimdiden yanmaya başlamıştı bile.

Yavaşça kan kırmızısı halının üzerine kendimi bıraktım ve komidinin çekmecesindeki albümleri karıştırmaya başladım.

Babam çok düzenli bir adamdır. Daha doğrusu adam

Her senenin ayrı fotoğraf albümü vardı ve her fotoğraf albümünün kapağında tarihlerini sırasıyla yazıyordu.

Ve herbir albüm ilk tarihinden en sonuncuya kadar sıralanmıştı. Fakat babamın kendini kaybettiği o gün, özene bözene dizdiği albümleri karıştırmış ve annemle birlikte oldukları resimleri yırtıp camdan aşağıya atmıştı.

Manson'un Kızı Where stories live. Discover now