3. BOLUM:Lanetli kimlik

362 18 33
                                    

İnternetteki videolarını ağızım açık, yüzüm kıpkırmızı bir şekilde izliyordum. Bu gerçekten benim babam mı? Onun ne kadar orospu çocuğu olduğunu herzaman biliyordum, fakat bu... Bu çok fazlaydı.  Bu kadarı babam için bile çok fazlaydı. Tamam , özel hayatına karışma hakkına sahip değilim, fakat bunu insanların gözüne sokması da gerekmiyor. Ne için? Para mı? Ün mü? Tamam, herşeye inanırım, fakat sırf lanet olası kağıt parçası için götünü satacağına kimse inanmamı beklemesin.

Yoksa değişti mi? O internette ve televizyonda gördüğüm para için ruhunu ve bedenini satan fahişelere mi dönüştü?

Bilgisayarı ellerim titreyerek zorla kapattım. Kimliğim lanetliydi, hiçkimse bilmemeliydi. Böyle bir adamın kızı olmaktan utanıyordum.
Baba dedim içimden yüzümü bir kez daha kara çıkardın .

Hizmetli birkaç dakika önce gelmişti. Onun pisliklerini temizliyordu. Bir insan neden tanımadığı lanet olasıca herifin pisliklerini temizlemek ister? Para için. Lanet olası kağıt parçası ona bu iğrenç işi yaptırmaya zorluyor.

Gözlerim yanmaya başladığı anda odama geçtim. Ellerim hala titriyordu. Telefonumu aldığım gibi slipknot un 'custer' şarkısını açtım. Bunun öfkemi daha da arttıracağını biliyorum, fakat bunu yapmayı seviyorum. İçimdeki ateşi körüklemeyi seviyorum. Bunu yaptıkça kendimi daha güçlü hissediyorum. Dünyayı ayaklarımın altına alabilirmişim gibi. Sevmediğim herkesi doğrayabilirmişim gibi. Gözlerinin içine doğrudan bakabilirmişim gibi.

Her geçen saniye öfkem dahada artıyordu. Dışarı çıkmalıydım.

Hızlı adımlarla , kulağımda hala custer şarkısıyla, evin çıkış kapısına doğru yöneldim. Tam kapıdan çıkarken biriyle çarpıştım. Kafamı yukarı kaldırdığımda, Harry karşımda duruyordu.

- yine ne var!

Kulaklıkları hala çıkarmamıştım. Harry yavaşça kulaklıklarımdan tekini çıkardı, kulağına götürdü.

-custer mı? Ciddi misin? Söyle bakalım kara prenses, yine neye öfkelendin?

-asıl sen neden buradasın?

-hmm, güzel soru. Gerçekten neden burada olduğum konusunda hiçbir fikrim yok. Sadece his diyelim. Gitmemi ister misin?

-Evet , mümkünse.

Dedim ama ondan önce ben çekip gittim. "Slipknot-the devil in i" hızla yürüyordum, nereye gittiğim konusunda hiçbir fikrim yoktu. İçim sadece babama olan öfkemle yanıp tutuşuyordu.böyle öfkeyle yürüyerek cehenneme bile gidebilirdim. Ve gerçekten de öyle oluyordu , tam karşıdan karşıya geçerken araba... Çok hızlı geliyordu. Öylece donakalmıştım. Korna çalmasına rağmen ben kaskatı olmuştum.

Tam o sırada biri üstüme atlayarak beni arabanın altında ezilmekten kurtardı.

-hayvanoğlu hayvan! Arabadan kurtarayım derken kemiklerimi ezdin orospu çocuğu!

Kulaklıklar hala kulağımdaydı ve beni Kurtaranın Harry olduğunu tahmin edebilmek çok da zor değildi. Kulaklıkları çıkardım:

-neredeyse ölüyordun. Bari bir teşekkür eder insan.

-afedersin. Öfkelendiğimde gerçekten koca bir aptal oluyorum.

-*ayağa kalktı* bunu görebiliyoruz yani *bacaklarındaki tozları ellerini pantolona sürterek temizledi* her insan öfkelendiğinde kontrolünü ve soğukkanlılığını kaybeder. *sağ elini uzattı, gülümsedi* artık kalkmayı düşünüyor musun kara prenses?

Gülümsemesine gülümsemeyle yanıt verdim ve elinden tutarak ayağa kalkmak için kolundan kuvvet aldım.

-pekiala Ivy, artık seni bu denli öfkelendiren şeyi söylemeyi düşünüyor musun?

Babamın bir fahişe olduğunu , benim de bir fahişenin kızı olduğumu söylemek isteyebileceğim en son şey. Fakat doğruları da söylemek istiyordum, çünkü yalan söylemeyi hiç sevmiyorum.

-insanların para uğruna ruhunu ve bedenini satması beni sinir krizlerine sokuyor, olay bundan ibaret. Bir kağıt değerini yükseltebilmek için insani değerlerini düşürüyorlar. Bu, çok tiksindirici ve... Bundan nefret ediyorum.

-*gözlerini yavaşça kapadı, başını hafif eğdi, sağ elini çenesine değdirdi* ne demek istediğini çok iyi anlıyorum, fakat bağzı şeyleri kabul-

-hayır! Kabul etmiyorum, kabullenmek istemiyorum! Bu hayatın lanet olasıca kanunlarına boyun eğmek istemiyorum!

-gözlerimin içine baktı, gülümsedi- sen farklısın. Koyun sürüsünün bir üyesi değil, sürü lideri olacaksın.

-ben lider falan olmak istemiyorum.

-*gülümsemesi daha da arttı* sen istemesen de onlar peşinden gelecekler Ivy. Umarım ilkelerinden hiçbirzaman vazgeçmezsin.*Ayağa kalktı* neyse ben gideyim, hoşçakal.

-sanada.

Ve arkasına bakmadan çekip gitti.

Ben de ayağa kalktım, eve doğru ilerlerken kafamda bağzı kararları çoktan vermiştim bile:

"Babamın genlerini taşıyorum diye, onun gibi lanet olasıca bir fahişe olacak değilim. Kendi kararlarımı verebilecek kapasiteye ve bundan geri dönmeyecek kararlılığa sahibim. Nasıl yaparım bilmiyorum ama, sözümün dinleneceği biri olmak istiyorum, fikirlerimle insanlığı aydınlatabilecek biri."

Er yada geç bunu mutlaka bulacağım, o zamana kadar eğitimime önem vermeliyim ki bağzı şeyler için imkanım olsun.

Eve çoktan gelmiştim bile. kapıyı açtığımda içerisi pırıl pırıldı. Ve temizlikçi salondaki masanın üstüne koyduğum ücreti alıp gitmişti.

Odama girdim, kendimi yatağa sırtüstü bıraktım. Telefonumdaki şarkı eşliğinde derin düşüncelere daldım: "black veil brides - die for you "


Manson'un Kızı Where stories live. Discover now