7.BÖLÜM: KARA ANILAR

293 18 1
                                    

İşte ben, annemle babamın yanlışlıkla dünyaya gelmiş günahkar kızı. Ben doğduğumdan beri babam ile annem tam olarak bilmediğim bir nedenden dolayı ayrılar. Fakat annem babama karşı öyle bir kin besliyodu ki içinde. Sürekli bana babam hakkında kulak dahi asmadığım hikayeler anlatıyordu. Fakat söylediği hiçbirşeyi dinlemiyodum ve umurumda da değildi zaten; çünkü ben gerçekleri zaten biliyordum.
Kanunlar gereği haftada 1 kez babamla görüşmek zorundaydım. Benim gibi anne babası ayrı olan çoğu çocuk babalarından ölesiye nefret eder, görüşmek dahi istemezler. Fakat ben, çok farklıydım. Babam benim kara şovalyemdi. Babamı ölesiye seviyordum. Her seferinde benim en sıkıntılı anlarımda yardımcı olmuştu, annemin aksine. Annemin tek derdi babamdı. Babamı adeta saplantı haline getirmişti. babamın neden annemden ayrıldığını anlayabiliyordum. Büyük olasılıkla da babamı annem zorla evlendirmiştir. Beklerim o kadından.
Buna rağmen annemin zerre kadar umrunda değildim. Ve akskine babam bana her seyden cok deger veriyordu. Şimdi söyleyin, kime inanırsınız? Size bi adamı sebepsiz yere kötüleyen bir kaçığa mı, yoksa sizi koşulsuz seven o güzel insana mı?
Yine annemin her zamanki babam hakkında demediğini bırakmadığı lanet olasıca bir cuma akşamıydı. Artık canıma tak etmişti:
-anne yeter artık YETER. Babamla kaç sene önce boşandınız, ne istiyosun adamdan?
-*annem bana hiddetle baktı* soyle o adam sana hakkımda ne dedi? Ne diyerek zehirledi seni! SÖYLE!!!
-illa birşey mi demesi gerekiyor? Herşeyin gayet farkındayım.
Diyerek odadan kaçtım ve kendimi odama kilitledim. Artık gerçekten katlanamıyordum bu kadına.tek yaptığı babamı iğnelemek. İlk defa anneme bu kadar sert çıkışmıştım. Ve dediği şeye de bakın 'ne diyerek zehirledi seni?' babam annemin konusunu dahi açmazdı. Babamın umrunda olduğu tek şey biricik kızı; yani bendim. Fakat bu, bu kadın beni gerçekten çileden çıkartıyordu.
Fakat çok da umursamıyordum; çünkü bugün lanet olasıca cuma akşamıydı; yarın nihayet babama kavuşacaktım.

...
Babamı tam 1 haftadır bekliyordum. Ve hiçbir zaman buluşma saatlerimizde geç kalmadı; saat tam sabah 9 buçukta zil çaldı. Zilin çaldığını daha duyarken odamdan sıçrayarak çıktım ve çıkış kapısından heycanla fırladım. Ayyakkabılarımı insanüstü bir hızda giydikten sonra merdivenlerden uçarcasına indim.
Ve işte oradaydı. Kapının önünde yüzünde kusursuz bir gülümsemeyle ölü kadar beyaz tenli siyah rujlu zebanli görünümlü adam, kollarını açmış beni bekliyordu.
Öyle bir atladım ki kucağına, öyle sıkı sarıldım ki. O bembeyaz ölü yanağını kaç kere öptüm kim bilir?
-bütün hafta bu günü bekledim .
-emin ol bende
Hala sarılmayı kesmemiştik. Bir 10 saniye kadar sonra babamın kucağından indim ve kocaman elinden tuttum. O zamanlar daha sadece 6 yaşında olduğum için, babam bana adeta gökdelen adam gibi geliyordu.
Ve binadan çıktık. Bir anda aklıma annemin benim kalbimi yakan o cümlesi geldi aklıma "ne diyerek zehirledi seni?" ve bütün neşem bir anda kayboldu. Babam o benden çok yüksekte olan başını bana doğru indirdi; anlamıştı. Beni evimizin hemen çaprazındaki cafeye götürdü. Terasa oturduk. Babam ellerini kenetlemiş bir şekilde karşıma oturdu:
-Derdin ne? Anlat bakalım.
-*o anda dolu dolu olan gözlerimi babamın kahverengi gözlerime çevirdim* annem... *kafamı yere eğdim*siz neden ayıldınız?
-*babam gözlerini uzaklara dikti* ben anneni gerçekten çok sevmiştim. Fakat başımızdan türlü türlü olaylar geçti ve... Annen bir süre sonra beni saplantı haline getirmeye başladı. Ve... Özür dilerim bunu sana nasıl anlatırım hiç bilemiyorum.
Zaten aşağı yukarı tahmin ettiğim bir şeydi. Duygusuzca fikrimi söyledim:
-annem bana hamile olduğunu seninle evli kalmak için kullandı değil mi? Ben de kazara dünyaya geldim.
Babamın hayretler içinde ağzı açık kalmıştı:
-sana bunları annen mi anlattı?
-hayır. Yani, belki anlatmıştır, dinlemedim. Sadece tahmin yürütmek çok da zor değil. Annem gerçekten saplantılı bir kadın.
-*çarpık bir şekilde gülümsedi* sana sürekli benim hakkımda konuşuyor değil mi?
-senin beni zehirlediğini söyledi. Halbuki annem benim hiçbir zor zamanımda yanımda olmadı.
-öyle deme ama. Sonuçta o senin annen.
-biliyorum. Sen öyle dediğin için katlanıyorum zaten. Yapmak istediğim hiçbirşeyi yapamıyorum.
-peki sen ne yapmak istiyorsun?
-senin gibi olmak istiyorum.
Güldü ve elini karşıya uzatarak saçlarımı okşadı.
-tek istediğin bu mu?
-evet. Kara şövalyenin kara kızı olmak istiyorum. Sen benim idolümsün baba, senin gibi olmak istiyorum.
-*gülümsedi* sana bir şey diyim mi? Nasıl olmak istiyorsan, öyle ol. Bunun için kimse seni yargılayamaz. Yargılasalar da zaten senin umrunda olmaz, çünkü sen bu halinle gayet mutlusundur. Ne demek istediğimi anlıyor musun?
-*gülümseyerek başımı salladım*hı hı.
- çok güzel. Gel hadi, sana dondurma alalım.
Ve işte o an, artık kararımı vermiştim. Olmak istediğim kişi olacaktım ve kimseyi de umursamayacaktım.
....
Babamla harika bir gün geçirdikten sonra ne yazık ki vedalaşmamız gerekiyordu. Sıkı sıkıya sarıldım:
-keşke hiç ayrılmasak.
-keşke.
Ve apartman kapısını anahtarla açtım, ayaklarım geri geri gidiyordu.
Eve girdiğimde annem yine bir dünya laf ediyordu fakat onu zerre kadar umursamıyordum. Direk yatağıma girdim ve gözlerimi kapattım. Yarın ne yapacağımı kesinlikle biliyordum.

Manson'un Kızı Where stories live. Discover now