13.bölüm: ilk tanışma

222 17 6
                                    

Okulumun sidik rengi duvarlarını bile özleyebileceğim hiç aklıma gelmezdi. Kapıdan girdiğim anda Sarah'ın heyecan dolu çocuksu bakışlarıyla ve sımsıkı kucağıyla karşılaştım. Sıkı sıkı sarılmayı -nihayet- bıraktığında;

-seni çok merak ettim. Telefonlarına da bir türlü cevap vermedin. Söylesene neden gelmedin?

-seni ilgilendirdiğini sanmıyorum.

-dalga mı geçiyorsun? Ne demek beni ilgilendirmiyor, ben senin arkadaşınım, tabi ki beni ilgilendirir.

-*iç çektim* sen benim arkadaşım falan değilsin.

O an çok önemli bir şeyi hatırladım:

-sahi, Harry bugün okula geldi mi?

-*aklı karışmış bir şekilde bana baktı* o okulu hiç aksatmadı ki. Neden sordun?

Olaylardan haberi varmış gibi görünmüyordu. Büyük olasılıkla benim kaçırdığım dersleri telafi etmek için okula geliyor. Harika, gerçekten.

-saol Sarah, gitmeliyim. Hoşçakal.

Ve koşarak okula gittim. Onunla konuşmalıydım.yarayı fazla derin kestim hemen iyileşmesine imkan yok üstelik bir kere bile devamsızlık yapmamış, lanet olsun.

bunca şeye benim için katlanması gerçekten de çok aptalca.

okulun pembe koridorlarında çok az insan vardı onu aramak benim için daha rahat olacak.

tam 2. kata çıkmıştım ki durdum; harry benden bir yaş küçüktü, aynı sınıflarda olamazdık. öyleyse ders notlarımı kimden almıştı?

hadi diyelim ki sarah verdi notları, öyleyse neden istirat etmedi? sarah'tan ben de notları alabilirdim.

ikinci kat koridorun en sonunda sağ tarafta

tam koşarak koridorun sonuna gelmiş, sağ dönüş yapıyordum ki sert bir şeye çarptım. bu bir insan silüetiydi.

harry! bende seni arıyordum!

görebilmek için geri çekildiğimde gerçekten de harry olduğunu gördüm, fakat söylemek istediğim hiçbirşeyi söyleyemedim.

Asker yeşili parkelere ve harrynin siyah botlarına doğru bakıyordum.

Deniz mavisi gözlerine bakabilecek yüzüm varmıydı sanki!

Harry iç çekti

-Ivy, ben...

-senin hiçbir suçun yok.

Sesim benim için bile fazla soğuk ve çatallı çıkmlştı.

-kaçırdığım ders notları için sağol.

Ve arkamı döndüm. Tam ilk adımımı atmıştım ki harry kolumu tuttu. Boydan boya yaraladığım koluyla tuttu kolumu.

Sol gözüm yanıyordu ve sıvı akıyordu. Lanet olsun .

İnsanüstü bir hızla gözümü sildim ve ona döndüm.

-önemli değil, fakat konuşmak istediğin konunun sadece bu olduğunu sanmıyorum.

Bakışlarım hala yerdeydi.

-ne duymayı bekliyorsun benden? Özür dilememi mi? Sana daha en başında söylemiştim harry; ben dostun değilim.

-ama ben dostunum. Sen benim dostum olmasanda, ben senin dostunum.

O an anılar film şeridi gibi geldi gözümün önüne:

Manson'un Kızı Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon