25.Bölüm

177 7 0
                                    

Bazen mutlu olmak için insanın paraya ihtiyacı yoktur

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

Bazen mutlu olmak için insanın paraya ihtiyacı yoktur. Yanında seni seven ve senin mutlu olmanı isteyen biri olsa da yeterli...


Evin önüne gelince, Gökay Ben arabaya binerken kapımı açtığı gibi yine kapımı açtı. Arabadan inince ilk başta Gökay'a teşekkür ettim ve hep beraber evin kapısına doğru ilerledik. Zile basınca bize kapıyı Karan açtı. Batı ile sarıldılar. Ayrılınca Karan bana bakıp gülümsedi. Bu gülümseme sanki 'keşke seninle de sarılsak' der gibiydi. Ama bu düşüncemi pek umursamadım ve ben de ona gülümsedim. Bakışlarını benden çekip arkamdaki Gökay'a çevirdi. Gökay ona gülümseyip "Merhaba Karan komutanım. Nasılsınız?" diye sordu. Karan hafif bir tebessüm etti ama hemen yüzünü eski haline geri getirdi. "Merhaba Gökay sorduğun için sağ ol, iyiyim" dedi.

Kapının önündeki küçük sohbet bitince hepimiz içeriye geçtik. İlk durağımız tabii ki de salon oldu. İçeride kara'nın aileside (Kemal amcam, Sevim yengem ve Karan'ın kardeşi Altay) vardı. Biz de ona girdiğimiz zaman ilk önce Alp fark etti. Her zaman yaptığı gibi yanıma gelip bacaklarımı sıkıca Ben de ilk önce onunla ilgili kucağıma aldım, sonra ise yanaklarını birer öpücük kondurdum. Ben onu öpünce kıkırdayıp başını boynuma gömdü. İçerideki herkesle beraber onun bu utangaç haline güldük.

Kucağımda alp ile kuzey ve Lodos abimin arasına oturdum (Orası nasıl boştu diye düşünüyorsanız hemen açıklayayım canlarım. Orada önceden Alp oturuyordu O yüzden şuanda boş.). Kuzey abim kafama bir öpücük kondurup Hoş geldiniz abicim. "Okul nasıl geçti?" diye sordu. Gülümseyerek "Güzel geçti. Yeni biriyle tanıştım. Çok tatlı biri. Neyse bir ara sizle tanıştırırım. Derslere gelecek olursak iyiydi ya." dedim. Kuzey tek nefeste konuşmama gülüp "Abicim hele bir nefes al." dedi. Bu dediğine gülümsedim. Bir susunca Batı gülümseyerek "Kızım ne demek 'Dersler iyiydi ya' Murat hocaya yiyecek gibi baktın resmen." dedi sitem dolu bir sesle. Büyükler batının dediğine gülerken abimlerin sert bakışları bana döndü. Bu sert bakışlara Karan da dahildi ve bu benim şaşırmama sebep oldu.

Dalya canım, sen iyi misin? Hani Karan'da senin abin sayılıyor ya. Hani kuzenin o senin. Aaa iç ses. Ciddi misin? Ben bilmiyordum. Kes zevzekliği. Ben onu demiyorum iç ses. Benim dediğim beni daha yeni tanıdı. Nasıl hemen benimsiyor. Demek ki seni sevmiş. Sorgulama işte. Peki iç ses sorgulamam.

Anlamaz gözlerle onlara bakıp "Ne var ya? 9-10'da kimyam kötüydü. Ama ilk kez kimya dersini anladım. Bu bence çok normal bir şey." dedim. (Açıklama; Dalya eşit ağırlık öğrencisi. Ama okulda 12. sınıf öğrencilerine haftada bir gün 9-10 sayısal tekrarı yapıyorlar. Ondan dolayı kimya dersi gördüler yani.) Batı kafasını kınar gibi iki yana sallayıp "Saçmalama istersen Dalya. Ne ilk kezi? Hocanın tahtada açtığı her soruya anında cevap verdin. Sahi ya senin 9-10'dayken kimya notların kaçtı?" diye sordu. Şirince sırıtarak "9'da hepsi 85-95 arası, 10'da ise 85-90 arasıydı." dedim. Batı az bir karış açık bana bakmaya başladı. Karan'ın kardeşi olan Altay ortamdaki sessizliğe dayanamamış olmalı ki "Dalya, e güzel kimya dersin ilk kez anlamışsın sen öyle." dedi. Herkes bir turda ona güldü. Karan merak dolu bir sesle "Buradan çıkarılacak sonuç senin sayısal derslerin iyiymiş. Neden eşit ağırlık bölümünü seçtin." diye sordu. Gülümseyerek "Evet derslerim iyiydi. Ama benim istediğim meslege sayısaldan değil eşit ağırlıktan giriliyordu." dedim. Bu seferde Altay meraklı bir sesle "Ne olmak istiyorsun ki?" diye sordu. "Terörle mücadele savcısı." dedim. Karan'ın yüzünde bir sırıtma oluştu. Bakışlarım ona kaydı ama hemen bakışlarımı çekip "Aslında Araf asker olmaya karar verip MSÜ'ye gidince bende ilk başta asker olmak istedim. Ama sonra yaptığım araştırmalarla bu mesleği keşfettim. Böylece bende terörle mücadele savcısı olmaya karar verdim." dedim. Karan sırıtmayı sürdürerek elini yanında ki Barlas abimin omzuna koyarak "Ah Barlas, kardeşin senin değil de benim yolumdan gitmeye karar vermiş." dedi. Barlas ters ters ona baktıktan sonra önüne döndü. O önüne dönünce herkes Karan'ın söylediğine güldü. Gülmeleri durunca aramızda bir sessizlik oluştu. Ama bu sessizlik fazla kısa sürmedi. İçeriye giren çalışan ile hepimizin bakışı ona döndü. O ise annem ve babama bakarak (Umay Hanım ve Özgür Bey) "Yemek hazır efendim." dedi ve salondan çıktı. O çıkınca bizde ayaklandık ve hep beraber yemek odasına geçtik.

Ay YüzlümUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum