7.Bölüm

520 28 2
                                    

Bir cesedi sırtlanmışufacık bir ruhsun sen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir cesedi sırtlanmış
ufacık bir ruhsun sen

Batı'nın bana söylediklerinin üzerinden 1 hafta geçti. Bu bir hafta da Özgür Bey'le, Umay Hanım'la, Barlas'la, Lodos'la ve Kuzey'le aram düzelmeye başladı. Zaten Barlas ve Lodos'la aram iyiydi. Ama Kuzey'le aram pek iyi sayılmazdı. Onunla da aram yavaş yavaş düzelmeye başlamıştı ve bu beni mutlu ediyordu. Alp ile aram iyi olduğu için onu saymıyorum. O bana daha tanımadan güvenmişti. Ayliz'le (yani ablamla) aram pek iyi değil. Daha çok hastanede çalışıyor. Eve yorgun geldiği için de onu rahatsız etmek istemiyorum. Ama gerçekten iyi birine benziyor. Yani bana karşı öyle çok iyiliği olmasa da kardeşlerine karşı müthiş bir abla.

Umarım birgün sana da öyle davranır Dalya
Umarım iç ses

Bu bir haftada üniversitesi sınavına gireceğimi hatırladım. Onca kargaşanın ve olayın içinde unutmuştum. Zamanımın yarısını benim için ayrılan odada ders çalışarak geçirmiştim. İyi bir üniversite kazanmalıydım. Çünkü hayalimdeki mesleği öbür türlü yapamazdım. Bir savcı olmak istiyorum ve bu çok zahmetli bir bölüm. Bu yüzden çok fazla ders çalışıyorum.

Batı ile aram hala kötü. Beni gerçekten sevmiyor gibi. Nevra'nın (karışan diğer bebek) ona ne yaptığını merak ediyorum. Ne yaptı da onun güvenini bu kadar kırdı. Sadece ona değil, diğer aile üyelerine de birşeyler yapmış gibi gözüküyor. Çünkü kimse evde onun adını ağzına almıyor. Ama eğer umduğum şeyi yaptıysa buna gerçekten çok pişman olacak.

Bir hafta sonra sabah kalkınca

Her zaman ki gibi sabah saat 06.30 da kalktım. Lavaboya gidip günlük işlerimi hallettim ve ders çalışmaya başladım. Edebiyat, tarih derken o anlamakta en zorlandığım ders olan kimyaya geçtim. "Offf kafam basmıyor ya. Sınav da ne yapacağım." diye kendi kendime söylenmeye başladığım sıra da kapı açıldı. Gelen Lodos'tu. İçeriye girip "Ben sana kimyayı anlatırım. Sen merak etme. Aslan gibi abin var burada. Ama şimdi gelip kahvaltıya katılmazsan sana kimyayı anlatacak bir abin ve benim kimya anlatacak bir kız kardeşim olmaz. Hadi küçük hanım hadi." dedi. Gülerek ayağa kalktım ve onun yanına ilerlerken "Umay Hanım ve Özgür Bey'in o kadar gaddar olduğunu düşünmüyorum Lodos." dedim. Oda bana hadi oradan be der gibi baktı. Ona da güldüm.

Merdivenlerden inerek salona girdik. Yemek masasına oturduk. Yüzüme bir tebessüm kondurdum ve " Herkese günaydın." dedim. Batı dışında herkes karşılık vermişti. Günaydın faslından hemen sonra herkes yemeğe başladı. İlk 10 dakika geçmişti ki Özgür Bey bana dönüp "Kızım kahvaltıdan sonra kimliğini getir de hem soyadını değiştirelim hem de seni yeni okuluna kaydedelim. Sınav için okula gitmen gerekiyor." dedi. Kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım. Ama hangi okulda okuyacağımı da merak etmiştim. Ağzımda ki lokmayı yutup "Özgür Bey?" dedim. Ağzı boş olmasına rağmen ardı ardına iki üç kere yutkundu. Bunu neden yapmıştı ki? Ona baba demediğin için olabilir mi sence Dalya? Birkaç saniye kendini toparlamak için bekledi. Sonrasında beni daha fazla bekletmemek için "Efendim kızım." dedi. İnsanları bektemeyi çok sevmediğim için hızlıca "Ben hangi okula gideceğim? Yani beni hangi okula yazdıracaksınız?" diye sordum. Gülümsedi. Hemen ardından ise "Özel Kayahan Koleji." dedi. Demek kendi özel okulları da varmış. Hastaneleri var Dalya. Sence bir okullarının olması çok mu garip¿ Kapa çeneni iç ses. Özgür Bey'in söylediği şeye kafamı tamam anlamında aşağı yukarı salladım. Ardından yemeğimi yemeye devam ettim. Zaten çok fazla birşey yemezdim. Bünyem hep az yediğim için kabul etmiyordu. Bu sebepten dolayı kahvaltım çabuk bitti. Ayağa kalkıp "Elinize sağlık, çok lezzetli olmuştu. Şimdi izninizle kimliğimi getireyim." dedim ve salondan çıktım. Ağır ağır odama çıktım. Buraya gelirken yanımda getirdiğim çantamdan cüzdanımı çıkardım. İçinden kimliğimi çıkarttım ve yazan isme baktım. Dalya Ak... artık Dalya Kayahan olacaktım. Bu beni çok heyecanlandırıyordu. Ama heyecanımı dışarıya vurmamak için çabalıyordum. Özgür Bey'i fazla bekletmemek için hızlıca aşağıya indim. Kimliğimi ona uzattım ve gülümsedim. O da tıpkı benim gibi gülümseyip kimliğimi aldı. "Bu soyaddan çabucak kurtulmanı sağlayacağım benim güzel kızım." dedi. "Ne kadar çabuk olursa o kadar iyi olur..." diye mırıldandım. Beni duymuştu. Ama birşey söylemedi. Sadece eğilip alnımı öptü ve "Ben çıkıyorum. Barlas ve Kuzey siz Dalya ile beraber okul forması diktirmeye gidin. Lodos, oğlum sende bugün benimle gel. Seninle konuşmak istediğim bir konu var." dedi. Bunları söylerken Umay Hanım'a doğru ilerliyordu. Eğilip benim anlımı öptüğü gibi onunda alnını öptü. Geri çekilip kapıya doğru ilerlemeye başladı. Lodos'ta onun arkasından ilerledi. Benim yanımdan geçerken yanağımdan makas alıp göz kırptı.
Erimem normal mi Dalya? Bir insan nasıl bu kadar yakışıklı olabilir ki aklım almıyor¿ İç ses o benim abim. Hatırlatmak isterim. Ay ay ay yemedik abini. Tanrım bir de trip yiyorum. Neyse seninle uğraşmayacağım. Bay bay iç ses. Bay bay Dalya.
Ona bakıp gülümsedim. O da karşılık verdi ve önüne dönüp yürümeye devam etti. Onlar çıkınca Barlas bana dönüp "Hadi güzelim üstünü değiştirip gel de forma işini halledelim." dedi. Ona kafamı sallayıp "Tamam." dedim. Üzerimi değiştirmek için hızlıca merdivenlere tırmandım. Uzun bir uğraştan sonra -Dalya sadece 5 dakika uğraştın. Çok uzun değil yani gülüm. Sus iç ses.- üzerime yeşil uzun kollu bir üst, altıma da mavi renk bir kot giymiştim.
Temsili;

Ay YüzlümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin