13.Bölüm

277 18 0
                                    

Nasıl hissettiğimin bir önemi yok

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Nasıl hissettiğimin bir önemi yok. Devam etmek zorundayım...

Barlas ile birbirimize bakıp gülümsedik. "Bence tedavi için hastaneye gidelim. Çünkü bugün Araf görev yerine geri dönüyor ve onunla biraz vakit geçirmek istiyorum." dedim. Batı bana bakıp "Dalya çok haklı. Vücudumdaki bu lanet şeyden kurtulmak istiyorum." dedi. Özgür Bey ellerini çırpıp ayağa kalktı ve "Tamam o zaman. Batı, Dalya ve Barlas biz tedavi için hastaneye gidelim. Hadi hazırlanın." dedi. Hepimiz ayağa kalktık. Özgür Bey'in yanına gittim ve "Lütfen bir dahakine çocuklarınızı dinlemeden bir karara varma. Bu çok acı bir şey, kişiyi yaralar. Tamam mı...Baba?" dedim. Öyle donup kaldı. Sadece o da değil. Odadaki herkes şaşkınca bana bakıyordu. Özgür Bey'in yanından ayrılıp "Ben çantamı almaya gidiyorum. Hadi Batı. Sadece iki dakikan var." dedim. Merdivenlere doğru yönelince Özgür Bey sanki demin girdiği transtan çıkmış gibi "Tamam kızım. Dikkat ederim." dedi. Beni görmese de gülümsedim ve merdivenlerden yukarı doğru çıkmaya başladım. Onlara alışmaya başlamıştım. Bu çok garip bir şeydi. Hayatımın 17 yılının 12 yılını acı çekerek geçmişti. Sadece bir günde tüm hayatım değişmiş ve ben mutlu olmaya başlamıştım. Odama çıkınca çantamı aldım. Zaten içinde olması gereken herşey vardı. Sadece mutfaktan şişeme su dolduracağım. Mutfaktan çıkınca Barlas ve Batı'nın beni beklediğini gördüm. Barlas isyan eder gibi "Abicim ne yapıyorsun deminden beri ya. Ağaç olduk burada." dedi. Onun ardından Araf gülerek "Alışın siz Dalya'nın yavaşlığına." dedi. Araf'ın dediğine güldüm. "Babam daha gelmedi mi?" diye sordum. Lafımı bitirdiğim gibi arkamdan babam "Geldim kızım geldim." dedi.
İyi insan lafın üstüne gelirmiş Dalya. Bence de iç ses.

Hep beraber arabalara bindik. Sürücü koltuğuna babam, yolcu koltuğuna Barlas abim, arkaya da Batı, Araf ve ben oturduk. Babam arabayı hareket ettirince yola çıkmıştık. Daha 5 dakika yol gitmiştik. Araba sessizdi ve bu çok can sıkıcıydı. Babam dikiz aynasından Araf'a bakıp "Araf oğlum, senin uçağın ne zaman?" diye sordu. Oh be sonunda sessizlik bozuldu. Araf babamın sorduğu soruya cevap olarak "Saat 19.00 da Özgür Bey." dedi. Babam kafasını ağır ağır salladı ve sustu. Yine bir sessizlik...

Bu sefer sessizliği ben bozdum. Sesimi yükselterek şarkı söylemeye başladım.
"İzmir'in dağlarında çiçekler açar
İzmir'in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orda sırmalar saçar
Altın güneş orda sırmalar saçar"
Araf bana eşlik etmeye başladı.
"Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa"
Bize bu sefer de Barlas abim eşlik etmeye başladı.
"İzmir'in dağlarında oturdum kaldım
İzmir'in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım
Şehit olanları deftere yazdım"
Barlas abimden sonra da Batı eşlik etmeye başladı.
"Öksüz yavruları bağrıma bastım
Öksüz yavruları bağrıma bastım
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım feda olsun canım vatana
Kader böyle imiş ey garip ana
Canım feda olsun güzel vatana"
Son nakaratı hep birlikte söylemeye başladık.(Babam da dahil)
"Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa"
Şarkıyı söylemeyi bitirince Araf beni kendine çekip sıkıca sarıldı. "Kimin kardeşi be." dedi ve güldü. Bende onunla birlikte güldüm. Barlas'ın sesi geldi o sırada "Benim kardeşim kimin olucak başka." dedi. Araf yavaşça benden ayrılmaya başladı. Onu durdurdum. Gözlerim dolmuştu. Fısıltıyla "Abi... benden uzaklaşma. Benim senden başka kimsem yok." dedim. İki elini de yanaklarıma koydu ve alnımdan öptü. "Sen benim bu hayatta ki herşeyimsin güzel kızım. Her anımda yanımda sen vardın. Ben senin sayende mutlu oldum. Ben senden nasıl gideyim. Hadi söyle bana abicim, ben senden nasıl gideyim?" dedi. Gözümden yaşlar istemsizce akmaya başladı. Kollarımı sıkıca boynuna doladım ve kafamı boynuna gömdüm. O da kollarını belime sardı. Fısıltıyla "Seni seviyorum abi. İyi ki varsın." dedim. O da aynı şekilde "Bende seni seviyorum abicim. Sende iyi ki varsın." dedi. Birbirimizden ayrıldık. Elimle göz yaşlarımı sildim. Kafamı omzuna koydum. 10 dakika sonra babamın sesi arabayı doldurdu. "Geldik çocuklar. Hadi inin bakalım arabadan." Babamın verdiği komutla beraber arabadan indik. Araf kolunu omzuma attı. Sanki Barlas'a nispet yapmaya çalışıyordu. Ama olsun. Onlar yokken yanımda Araf vardı. Hep beraber kliniğe doğru ilerledik. Kapıdan içeriye girmeden önce Batı'nın adımları durdu. Yavaşça Araf'tan ayrılıp yanına gittim. Ellerini tutup sıktım. Gözleri dolu bir şekilde bana baktı. "Bunu yapabilirsin. O lanet maddeden kurtulman gerekiyor. Eğer kendine inanırsan bu tedavi daha çabuk sürer." dedim. Kafasını yavaş yavaş aşağı yukarı salladı. "O zaman hadi girelim." dedim. Hep beraber içeriye girdik. Etrafta 4 tane güvenlik vardı. Üstümüzü aramak için yanımıza geldiler. Tek tek hepimizi aradılar. Ama bir güvenlik Araf'ta durdu. Belinde ki silahı çıkartıp "" diye sordu. Araf gayet rahat bir şekilde elini arka cebine attı. Güvenlik hemen silahını çıkarıp Araf'a doğrulttu. Ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı. Araf hemen kafasını bana çevirdi. Yavaşça aşağı yukarı salladı. Arka cebinden cüzdanını çıkarıp güvenliğe gösterdi. Yüksek bir sesle "Üsteğmen Araf Bayraktar." dedi. Güvenlik mahçup olmuş bir şekilde silahını indirdi ve Araf'a silahını geri uzattı. Araf alıp beline yerleştirdi ve yanıma geldi. Bana bakıp küçük bir tebessüm etti. Bende ona gülümsedim. Hep beraber içeriye girdik. Doktorun odasına doğru gittik. Kapının üstünde Uzman Doktor Ada Ayaz yazıyordu. Kapıyı tıklatıp bekledik. İçeriden "" komutu gelince hep beraber içeriye girdik. Kadın ayağa kalkıp babama elini uzattı. Babam kadının elini tutup "Özgür Karahan" dedi. Kadında gülümseyip "Ada Ayaz" dedi. Elini çekip sandalyeleri gösterip "Lütfen oturun." dedi. İki tane sandalye vardı. Birine babam oturdu, diğerine de Batı oturdu. Araf ve ben Batı'nın yanında duruyorduk. Barlas abimde babamın yanındaydı. Ada Hanım derin bir nefes alıp "Öncelikle hoş geldiniz Özgür Bey." dedi ve önündeki kağıda baktı. "Tedavi olacak kişi Batı. Size birkaç belge vereceğim. Siz bunları doldururken bizde Batı ile küçük bir test yapacağız." dedi ve ayağa kalktı. Batı da kadınla beraber kalktı ve odadan çıktı. Kadının çıkması ile Barlas abim "Kadın çok güzeldi lan." dedi. Hepimiz güldük. Bu sırada babam belgeleri dolduruyordu. Yaklaşık 30-40 dakika sonra kadın ve Batı içeriye girdi. Batı sırıtıyordu. Umarım sonuçlar iyidir. Kadın gitti yerine oturdu. Batı da onunla beraber kendi yerine oturdu. Babam belgeleri kadına uzattı ve "Gereken yerleri imzaladım Ada Hanım." dedi. Ada Hanım gülümseyip "Teşekkürler. Konumuza gelecek olursak Batı'nın durumu umduğumdan daha iyi. Uyuşturucuya diğer hastalar kadar bağlanmamış. Bu sebepten dolayı tedavisini evde gerçekleştireceksiniz. Ben kendisine gerekli olan her türlü şeyi anlattım. Sadece her iki günde bir buraya gelip kontrol edilecek. Hafta da bir kerede psikolojik tedavi görecek. Zaman içinde tedaviyi takip edeceğim. En kısa sürede uyuşturucu maddeden arınacaktır. Bu sürede kendisine olan desteklerinizi esirgemeyin." dedi. Mutlulukla Araf'a sarıldım. O da bana sarıldı. Batı'nın arkasına geçip boynuna sarıldım ve "Başaracağını biliyordum." dedim. Batı'da ellerini koluma koyup "Senin sayende" dedi. Birbirimizden ayrıldık. Aynı şekilde Barlas abimle de sarıldık. Kadının konuşacağı şeyler bitince hep beraber dışarı çıktık. Biz çıkarken güvenlik Araf'tan tekrar özür dilemişti. Onlar arabaya binerken biz Araf'la binmelerini bekledik. Babam bizim binmediğimizi görünce "Çocuklar siz niye arabaya binmiyorsunuz?" diye sordu. Babama gülümseyip "Biz kafeye gideceğiz." dedim. Babam kafasını sağa sola salladı ve "Tamam atlayın da sizi bırakayım." dedi. Araf'la araba doğru ilerledik ve bindik. Araba hareket edince babam bizi istediğimiz kafeye bıraktı. Ama hemen gitmedi. Nedenini anlamadım ama boşver. O sırada kapıda bize gülerek bakan bir adet Ceyhun beklemiyordum tabi. Hızla koşarak Ceyhun'un yanına gitmeye başladım. O da hızlı birkaç adım attı ve bana sıkıca sarılıp etrafında döndürdü. Birbirinizden ayrılınca ellerini yanaklarıma koyup "Her yerde seni aradım be güzelim. Nerelerdeydin sen?!" dedi ve alnımı öpüp geri çekildi. O sırada Araf yanımıza yaklaşmıştı. Ceyhun ona da sıkı sıkı sarıldı. Yanımıza gelen 3 bedeni fark edince gülümsedim. Ceyhun bana anlamaz bir şekilde bakıyordu. Elimle sıra ile babamı, abimi ve Batı'yı gösterip "Babam, abim ve ikizim." dedim. Ceyhun'un kasları çatıldı ve ağzından tek bir kelime döküldü
"Ne?!"...

"Bölümün gecikmesinin sebebi Wattpad hesabımın kapanması. Dünden beri onunla uğraşıyorum. Normalde bölümü dün yükleyecektim. Ama bu aksilik yüzünden yazdığım tüm bölümler silindi. O yüzden tekrar yazdım. Neysee konumuz bu değil.

 Neysee konumuz bu değil

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

2 bin kişi... Hepsi sizin sayenizde. İyi ki varsınız.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Sol alt köşedeki oy verme işlemini yapmayı unutmayın. Satır aralarına yorumlarınızı bekliyorummmm. Sizleri seviyorummm. Bir sonra ki bölümde görüşürüzzz."

Ay YüzlümWhere stories live. Discover now