SEVERSİN -BXB

[-22-]

"Abin arıyor." Dedim Ozan'ın telefonuna bakarken.

"Arasın." Dedi umursamazca. Dakikalardır başı kucağımdaydı, gözlerini kapatmıştı ama uyumuyordu. Ben de saçlarını okşuyordum yavaşça.

"Üçüncü oldu bu. Belki önemli bir şeydir." Dediğimde oflayarak telefonuna uzandı. Açıp kulağına dayadı.

"Efendim abi?" Abisinin sesini duyuyordum ama ne dediğini anlamıyordum. "He abi karı sikiyorum, sen de gelsene grup yaparız." Dediğinde afallayarak gözlerimi kırpıştırdım.

Ozan saçlarını okşayan elimi tutup yüzüne yaklaştırdı. Abisini dinlerken tek eliyle parmaklarıma dokunuyor, elimi inceliyordu.

"İşim var, gelmem bugün... arkadaşlarımla takılacağım..." Sıkıntılı bir nefes verdi. "Bilmiyorum... Yav sana ne kim olduğundan? Tanımazsın zaten." Dişlerini sıkıyordu. "Aynen aynen, haklısın. Hadi görüşürüz." Dedi ve hâlâ konuşanan abisinin yüzüne kapattı telefonu.

"Demek arkadaşlarınla takılacaksın..." dedim dudaklarım kıvrılmışken. Ozan umursamadan gözlerini yumdu. "Ozi..." diyerek dürttüm onu.

"Hm?"

"Bara gidelim mi?" Diye sordum alakasız bir şekilde. Saniyeler içinde aklıma Ozan'ın sabahki hali gelince durdum ve kendi düşüncesizliğim yüzünden içimden küfürler ettim. "Ya da boşver, saçmaladım."

Ozan birkaç saniye düşündü. "İkimiz tek mi?"

"Evet, kafan dağılır belki biraz, ama istemiyorsan sorun yok."

Yerinde doğruldu, gözlerini kısarak baktı bana. "Üzerime giyecek adam akıllı bir şeyler verirsin olabilir." Diyerek üzerindekileri gösterdi. "Biraz motor yağı kokuyor bunlar."

Dudaklarımın kıvrılırken "Vereyim." Diyerek ayağa kalktım. Hızlı adımlarla odama ilerledim. Ozan da arkamdan geliyordu. "Bedenlerimiz aynı sayılır zaten, istediğini giy." Dedim dolabı açıp geri çekilerek.

Ozan bir şey demeden dolabıma baktı. "Ne kadar çok şey var." Dedi giysilerimi incelerken.

Omuz silktim. "Alışveriş bağımlılığı."

Ozan bol, delikli örgü bir kazağı eline aldı. "Bunu böyle mi giyorsun?" Dedi çatık kaşlarıyla.

"Altına siyah tişört giyorum." Dediğimde memnun bir ifadeyle başını salladı. "Eğer böyle giysem bu mahallede beni sıkıştırır sikerler."

"Akın..." diye sinirle mırıldandı.

Yarım ağız sırıttım. "Ne oldu lan ayı?" Dedim ensesine vurup.

Başını sabır dileyerek salladı ve kazağı aldığı yere bırakacakken elini tutarak durdurdum onu. "Bunu giysene." Dedim bir anlık hevesle.

"Hayatta giymem bunu." Dedi ve benim giyeceğimi düşünüp kazağı yatağın üzerine bıraktı.

"Ozan giy, çok yakışır sana." Dolabıma yönelip siyah bir tişört aldım. Ozan'a uzattım. "Lütfen..." dedim dibine girip.

Gözleri dipdibe olmamızla dudaklarıma kaydı. Uzanıp bir öpücük bıraktı. Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı bu hareketiyle.

"Sen giy, sana daha çok yakışır."

"Ama..." kollarımı boynuna doladım. "Senin üzerinde göreyim." Dudaklarımı yanağına bastırdım. Yumuşak bir şekilde öptüm ve dudaklarımı sürüyerek dudaklarına getirdim. Alt dudağını emip bıraktım. "Hadi oğluşum benim."

Ozan ondan ayrıldığımda sarhoş bir ifadeyle başını salladı ve kendi tişörtünün eteklerini tutarak kaldırdı. Tek hareketle çıkartıp yatağımın üzerine bıraktı tişörtü.