[-9-]

6.6K 428 103
                                    

Bilmem kaçıncı sigaramdan derin bir nefes çekip zehirli dumanı ciğerlerime doldurdum. Yavaşça havaya üflediğimde açık havada olduğum için sigara dumanı havada yoğun bir buhar gibi oluşmuş ve hemen dağılmıştı.

Oturduğum balkon sandalyesinde yayılmışken boş gözlerle dağılan dumanı izledim. Ardından tekrardan saatlerdir izlediğim sokağa çevirdim bakışlarımı. Sokakta tek başına yürüyen genç bir çocuk dışında kimse yoktu.

"Neredesin amına koyduğum..." diye sinirle mırıldandım.

Telefonumu elime alıp Ozan'a bilmem kaçıncı 'Nerdesin?' mesajını attım. Ama mesajlar iletilmiyordu bile.

Saat gecenin beşiydi ve Ozan'ın sabah olmadan dönmesi lazımdı. Abilerine görünmemek için böyle yapardı genelde.

Mutfaktan bir şişe bira alarak tekrar küçük balkona döndüm. Plastik sandalyeye oturup arkama yaslandım ve telefonumda bir şarkı açarak sokağı izlemeye döndüm.

Dakikalar sonra uzun sokağın başında gördüğüm bedenle gözlerim irileşti. Ağır adımlarla yürüyordu.

Hızla ayağa kalktım ve koşar adımlarla kapıya ilerledim. Ayakkabılarımı  topuklarını ezerek giydim ve merdivenlerden indim.

Kapıya çıktığımda Ozan'ın biraz daha buraya yanaştığını fark ettim. "Ozan!" Diye seslendiğimde adımları durdu. Başını kaldırıp etrafına baktı, gözleri benim üzerimde durunca yanına vardım. "Nerdesin lan, yüz tane mesaj attım." Dediğimde yutkundu. Başına bir şey gelmemiş olması beni rahatlatırken yüzümdeki gergin ifade dağılmış, yerini rahatlamaya ve hafif bir gülümsemeye bırakmıştı.

"Telefonun niye kapalıydı?" Diye sordum.

Ozan sessiz dururken gözlerim göreceği şeyi hissetmiş gibi boynuna kaydı. Gülümsemem soldu.

"Akın..." diye mırıldandı.

Elimi kaldırıp yakasını tuttum ama sert bir tutuş değildi. Yakasını açarak boynuna ve köprücük kemiklerine baktım. Morluklarla ve yer yer kızarıklıklarla kaplıydı.

Dudaklarım titrerken Ozan yakasını tuttuğum elimi bileğinden tuttu ve kendinden ayırdı.

Gözlerimi ona çevirdim.

"Başkasının yanına mı gittin?" Diye sordum titreyen sesimle. Sesimin titremesine engel olmak istesemde elimde değildi.

Gözlerini kaçırdı kaşları hafifçe çatılırken. Suçlu ama güçlü durmaya çalışan bir çocuğa benziyordu.

"Benim yanıma niye gelmedin?" Gözlerim dolmuştu.

Ne bekliyordum ki. Ozan'ın karakterini biliyordum, düşünmem lazımdı bir kadının yanına gideceğini.

"Geç gün gibi maç izlerdik..."

Bir şey demediğinde ona arkamı dönerek apartmana ilerledim. Bana doğru attığı bir adımın sesi geldi. Fakat sonra durdu. Apartmandan içeri girene kadar beni izledi.

Apartmana girip ağır adımlarla merdivenleri çıktım. Kapısını açık bıraktığım evime girip kapıyı örttüm. Sırtım kapıya yaslanırken dolu gözlerimle yere bakarken yutkundum.

Benim yanıma gelseydi ben de abilerinin bozduğu moralini düzeltebilirdim. İlla bir kadınla mı yatmak zorundaydı? Onu saatlerce ben beklemiştim, masadan kalkıp dışarı çıktığı zaman ben peşinden gitmiştim, onu abilerine karşı ben savunmuştum. Bu kadar bencil davranmak zorunda mıydı?

***

"Kanka gerçekten değmez o çocuk için üzülmene."

Gözlerimi önümdeki bardaktan ayırmazken Zeynep'i dinliyordum. Ona dün olanları anlatmıştım, o da bana sürekli dediği şeyleri tekrarlıyordu, hiç bir fayda etmeyeceğini bile bile.

"Seni hak etmiyor o yavşak." Ozan'dan ikimizde hep 'yavşak' diye bahsettiğimiz için hiç aldırmamıştım bu dediğine.

"Madem daha iyiyim, neden bana şans vermiyor?" Dedim başımı kaldırıp üzgün ifademle ona bakarak.

"Salak çünkü."

Zeynep konuşmaya devam ederken aklıma dün gece geldikçe iç çekiyordum dertli bir ifadeyle. Daha önce de defalarca kızlarla konuştuğunu, ya da bir kadının üstünden kalkıp sokağa geldiğini görmüştüm. Ama ilk defa benim yanımdan kalkıp başka birinin yanına gitmişti.

"Lan?" Zeynep'in şaşkın sesiyle hangi ara ondan ayırdığımı bilmediğim gözlerim tekrardan onu buldu.

"Ne oldu?" Diye sordum.

"Arkana bak."

Kaşlarımı çatıp arkama baktım. Gördüğüm görüntü karnımın öfkeyle kasılmasını, kalbimin acıyla sızlamasına sebep olmuştu.

Ozan yavşağı bir kadınla karşı karşıya oturuyordu. Onun yüzünde düz, hatta onu rahatsız eden bir şey varmış gibi fazla düz bir ifade vardı. Karşısında oturan benim yaşlarımdaki kadın onun masanın üzerindeki elinin üzerine elini koymuş, okşuyordu.

Kadın ona bir şeyler anlatırken Ozan göz ucuyla onu izliyordu. Kaşları çatıktı.

"Kanka bundan adam olmaz."

Zeynep'in sesini duysam bile cevap vermedim. Burnumdan öfkeyle soluyordum. Ellerim yumruk olmuştu.

Ozan ona olan bakışlarımı fark etmezken uzun boylu garson kız elinde iki içecekle onların masasının önünde durdu. İçecekleri bırakıp yanlarından ayrılmıştı ki masalarının birkaç adım ötesinde durup omuz üzerinden Ozan'a baktı.

Ozan benim gözlerimi fark etmese bile o kadının gözlerini hemen fark etmişti.

Başını kaldırmadan sadece gözlerini çevirdi onu iştahla süzen garson kıza. Dudağının tek kenarı yalancı bir gülümsemeyle kıvrılırken kıza göz kırptı.

"Oha!" Dedi Zeynep onları izlerken.

"Yok, yok sikeceğim ben bunu." Diyerek ayağa kalktım.

Hızlı adımlarla o tarafa ilerlediğimde Ozan en sonunda beni fark edebilmişti. Yüzündeki gülüşü soldu. Şaşkın bir  "Akın?" Döküldü dudakları arasından.

Onu tek yakalarından tuttum ve çok zorlanmama gerek kalmadan bedenini ayağa kaldırdım.

"Lan bir du-" Sözünü kesen şey 'kızların bakmaya doyamadığı' o güzel yüzüne indirdiğim yumruktu.

Sanırım Ozan'a bunu yapmaya hakkım yoktu. Sonuçta o hiçbir zaman bana umut vermemişti. Sadece bir yanyana gelişimizde bile umutlanan enayi bendim.

Ama benimki de kalpti. Başkasıyla, başkalarıyla görmeye dayanamıyordum.

Yüzüne bir yumruk daha atıp bıraktığımda sendeleyerek oturduğu koltuğa geri düştü. Elini patlayan dudağına atıp bana çatık kaşlarıyla baktı.

"Koduğumun yavşağı!" Diye tükürür gibi konuştum ve hızlı adımlarla kafeden çıktım. Zeynep saniyeler sonra arkamdan gelirken sızlayan ellerimi yumruk yaptım.

SEVERSİN -BXBWhere stories live. Discover now