[-5-]

7.5K 483 63
                                    

Mahallede bir yandan telefonla konuşup bir yandan yürürken gözlerim ağaca yaslanmış sigara içen bedende durdu.

Ozan beni fark etmeden sigarasından derin bir nefes çekip gözlerini kapattı, başını ağacın gövdesine yaslarken dumanı aralık dudaklarının arasından havaya üfledi.

"Zeynep beni seni sonra ararım." Dedim telefonda hâlâ konuşan kıza. Ozan'ın gözleri bana döndü.

"Tamam kanka. Görüşürüz." Dedi Zeynep samimiyetle.

Ozan'ın yanında durdum. "Görüşürüz." Dedim ve telefonu kapatıp cebime koydum.

"Zeynep kim?" Diye sordu Ozan sırıtarak.

"Okuldan." Dediğimde kaşları havalandı.

"Manita mı yaptın?"

Gözlerim sokakta gezindi. "Sence yaptım mı Ozan?" Dedim onu ciddiye almayarak. Gay olduğuma inanmıyordu herhalde bu geri zekalı.

"Ah pardon, sen bana yanıktın değil mi." Dün gerçekleri yüzüne vurduğum için beni üzmeye çalışıyordu herhalde.

"Aynen, yaptık bir hata." Dedim ve onun parmakları arasında tuttuğu sigarayı aldım. Bitmek üzere olan sigaradan derin bir nefes çektim. Filtreyi ıslatmıştı.

İzmariti ağacın gövdesine bastırarak söndürdüm ve yere attım.

"Neydi bu şimdi?" Dedi gülerek. "Dolaylı yoldan dudaklarımın tadına falan mı baktın?"

"Aynen, bok gibiymiş." Dediğimde güldü.

"Elindekiler ne?" Diye sordu bu sefer.

"Maketim için bir şeyler lazımdı, onları aldım." Dedim göz ucuyla poşete bakıp.

"Hee." Diye mırıldandı.

Ondan gelen kokuya istemeden de olsa dikkat kesilirken parfümüne rağmen yakınına gelince teninin kokusunu alabiliyordum. Tabii çok hafif geliyordu.

Yüzümü tenine gömüp kokusunu içime çekmek istiyordum. Parfümünün kokusu olmadan, sadece Ozan'ın kokusunu...

Bakışlarım oldukça serin olan havaya rağmen giydiği tişörtün yaka kısmına kaydı. Öne doğru kıvrıldığı için köprücük kemiklerini net bir şekilde görebiliyordum.

"Dün bizimkiler senin ne kadar efendi olduğundan bahsettiler."

O tekrardan konuşunca gözlerimi kırpıştırarak kendime geldim. "Ne, niye?" Dedim bakışlarımı yüzüne çıkarırken. 10 saniyede kafamı bulandırmıştı.

"Ne güzel okuyormuşsun, hiç kavgaya, pisliğe bulaşmıyormuşsun falan." Bana değil önümüzdeki sokağa bakıyordu.

Ozan'lar baya kalabalık bir ailelerdi. Zaten kendileri yeterince kalabalık değillermiş gibi bir de babaannesi ile dedesi de onlarla kalıyordu. O kalabalık evde nasıl nefes alabiliyordu anlayamıyordum.

"Doğrudur." Dedim sadece.

"Sonra ikimizi karşılaştırdılar." Dedi gülerek. Gözlerini bana çevirmişti. "Senin tam tersinmişim."

"Öyle değil misin?" Dedim gözlerimi kısarak.

"Öyleyim." Dedi dürüstlükle. "En azından gay değilim." Dedi ardından.

Cıklayıp yaslandığım yerden ayrıldım ve tam yürüyecekken beni bileğimden tuttu. "Şaka yaptım lan, küsüp gitme hemen."

İkide bir bana dediği şey sinirimi bozarken derin bir nefes aldım. "Çocuk muyum ben Ozan, niye küseyim?" Bana inanmayarak baktı. "Hem beni ciddiye bile almıyorum, cahilin teki işte deyip geçiştiriyorum."

Ozan gözleriyle sokağı taradı. "Şakadan anlamıyorsun." Dedi ve elimi bıraktı.

"Sen şaka yapmaktan anlamıyorsun." Dedim bıraktığı bileğimi kendime çekerek. O tekrardan ağaca yaslandı ve ben yokmuşum gibi sokağı izleme işine geri döndü.

Tam gidecekken durup ona baktım. "Niye MOBESE gibi etrafı izliyorsun? Evine gitsene."

Bana baktı ve umursamazca omuz silkti. "Gidemem."

"O nedenmiş?"

"Bizimkilerle atıştık yine, şimdi gidersem sorun çıkar."

Kolumdaki saate baktım. Saat zaten akşam 10'du. Sabahı mı bekliyordu? "Sabah mı gideceksin?"

"Sabaha doğru, hepsi uyuduğunda giderim." Dedi rahat bir tavırla.

"O saate kadar ne yapacaksın?" Ayakta dikilmiş konuşuyorduk.

"Bilmem, takılırım buralarda."

Sabaha kadar üzerindeki ince tişörtle burada mı bekleyecekti. Hasta olurdu.

Yutkundum. "Bana gel istiyorsan," kaşları kalktı. "Şarap almıştım dün, içeriz."

Dudakları kıvrılırken yaslandığı yerden ayrıldı. "Sana geleyim?" Dedi beni tekrarlayarak.

Başımı salladım. "Sabaha kadar üşüme burada."

Birkaç büyük adımda tam karşıma geçti. "Romantik romantik sabaha kadar şarap mı içicez..." gözleri üzerimde gezdi. "Seninle?" Nefesini dışa vererek güldü. "Gelirdim ama maazallah gece üzerime falan atlarsın..."

Dişlerimi sıkarak baktım yüzüne.
"Ben sapık veya tacizci değilim, sadece hasta olmanı istemedim."

Ozan'ın gülüşü çatlarken arkamı döndüm ve sert adımlarla evime ilerledim. Arkamdan baktığının farkında olarak.

Ailesinin bile onun bu soğuk havada dışarıda kalmasına gönülleri el verirken, ben beni sürekli üzmeye çalışan bu piçe kıyamamaştım. Ve o da bana sapık muamelesi yapmıştı...

SEVERSİN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin