"Ne?"

Tek kolunu kaldırdığında o da ona sarılmamı istiyor olması gülümsememi sağlamıştı.

Geriye yaslanıp karşısına oturdum. Bacaklarımı açıp kucağımı işaret ettiğimde Ozan 'ciddi misin' der gibi bana baktı. "Kucağına mı oturayım?" Diye sordu.

"Yani o da güzel olurdu ama şimdi keyfim yerinde değil o yüzden kalkmaz." Diyip onu ensesinden tutarak kucağıma çektim.

"Ne yapıyorsun lan?" Başını kucağıma koymuştum. "Akın mal mısın?"

"Evet malım Ozan." Dedim nemli saçlarına elimi koyup.

Ozan durup sıkıntılı bir nefes verdi. Ardından "Siktir et ya." Diyerek bacaklarını uzattı ve başını kucağıma yerleştirdi iyice.

"Aferin oğluma." Dedim saçlarını okşarken.

Gözlerini yumdu. Gür kirpiklerine ve kenarları kızarmış gözlerine hafifçe gülümseyerek baktım. Üzerine eğilip dudaklarını öptüm. Geri çekildiğimde Ozan gözlerini aralamıştı.

"Bari uyurken taciz etme." Dedi ama sesinden bile ciddi olmadığı belliydi.

"Bana ne." Diyerek tekrar öptüm.

"Daha bir saat falan önce kustum."

Omuz silktim. "Pis değilsin." Ağzını uzun uzun yıkadığından emindim.

Gözlerini kısarak alttan bana baktı. "Ben çok pis olsaydım, böyle ayda bir kere falan duş alsaydım yine de sever miydin?" Ardından durup suratını buruşturdu. "Böyle diyince de 'solucan olsaydım beni sever miydin' sorusuna benzedi."

"Seni..." dudaklarını öptüm. "Piste olsan..." Bir daha öptüm. "Solucan da olsan..." Ve bir daha. "Severdim."

"Allah razı olsun."

"Of Ozan ya," dedim sıkıntıyla. "Askerlik arkadaşınmışım gibi konuşmasana. Senin yüzünden hiç romantik bir anımız olmuyor, seni seviyorum diyorum eyvallah diyorsun."

"E ne diyeyim?"

Sırıttım. "Ben de seni seviyorum erkeğim diyebilirsin."

"Olmaz." Diyerek yerini bulmuş gibi yanağını hafifçe sürttü bana.

"Olur." Dedim ve alnını öptüm bu seferde.

Telefonuna art arda bildirim gelince telefonunu eline aldı. Sekiz haneli şifresini o kadar hızlı girmişti ki anlamamıştım.

"Orospu ya." Dedim sinirle.

Ozan gelen bildirimleri üstten sildi ve ekranı kapatıp telefonu kenara bıraktı.

"Niye bakmadın?" Diye sordum çatık kaşlarımla.

Tek omuzunu silkti. "Sonra bakarım."

Avucuma aldığım saçlarını çekiştirdim. İnledi acıyla. "Piç bir yavşaksın Ozan."

"Öyle deme bana..." diyerek kendini bana sürttü sevimli bir ifadeyle. Kur yapıyordu orospu çocuğu.

"Siktir lan yemezler." Dedim alnına vurup. Hatta yetmeyince parmak uçlarımla üst üste vurmaya başladım alnına.

Ozan beni ensemden kavrayıp kendine çekti. Dudaklarımızı birbirine bastırdı. Hızla öptü. "Yapma yavrum." Dedi dudaklarımdan ayrılıp.

Durdum. İlk defa bana ciddi bir şekilde ismim dışında bir şeyle hitap etmişti. Arada beni sinirlendirmek için yalandan bebeğim yavrum falan derdi ama ciddiye bile almazdım onları.

"Ne dedin ne dedin?!" Diyerek heyecanla konuştuğumda dudakları kıvrıldı.

"Sigara versene, az öncekini içemedim."

Ellerimi yanaklarına koydum ama ters bir şekilde baktığım için avuçlarım şakaklarına denk geliyordu. "Ne dedin bana? Bir daha söyle."

Ozan gülümseyerek beni izlerken sessiz kaldı.

"Ozan bir daha söyle.." dedim onu sarsıp.

"Yavrum..." dediğinde bayılacak gibi hissettim. Bir insanın ağzına bu kadar yakışır mıydı bir kelime.

Bir elini kaldırıp saçlarımın üzerine koydu. Saçlarımı okşadığında gülüşüm solmuştu.

"Akın..." diye mırıldandı. "Ben çok büyük yanlış yapıyorum," Gözlerinde dalgın bir ifade vardı. Düşünüyordu. "Çok pişman olacağım ama ne yapayım, dayanamıyorum." Saçlarımdaki elinin baş parmağıyla gözümün kenarını okşadı. "Seni dahil etmek istemiyorum ama çok zorluyorsun beni."

Yutkundum. "Ben de mi yanlış yapıyorum?" Onu kendime çekerek yanlış mı yapıyordum? Sadece sevdiğim kişinin de beni sevmesini istiyordum.

Başını hafifçe iki yana salladı. "Senin bir yanlışın yok, benimle alakalı." Parmağı gözümün kenarından kayarak yanağımı okşadı. "Ateşe mi koşsam, yoksa onun gelmesini mi beklesem? Her türlü yanacağım, ne önemi var ki."

Ona soru soramayacağım için "Yardım edemez miyim herhangi bir şekilde?" Diye sorabildim sadece.

"Yok, bu saatten sonra bana bir Allah yardım eder." Ardından kısık bir sesle "Eskiden olduğu gibi..." diye kendi kendine konuştu.

"Ozan..." diye mırıldandım. "Uzak mı durayım senden? Öyle daha mı iyi olur?" Büyük ihtimalle ailesiydi en büyük sorun. Ozan'ın bir erkekle herhangi bir şekilde ilişkide olmasını kabul etmezlerdi. Ozan'a zarar vermelerini asla istemezdim.

Ozan yerinde doğrulup beni kendine çekti. Beklemediğim şekilde sıkıca sarıldı bana. "Hayır," dedi yüzünü boynuma gömüp. "Uzak durma. Seninle alakası yok bu durumun."

Ben de kollarımı ona doladım. Hem Ozan'dan uzak durmayacağım için rahatlamış, hem de Ozan'ın dedikleri yüzünden huzursuz olmuştum.

"Uzaklaşma benden, tamam mı?" Dedi Ozan emin olmak isteyerek.

"Tamam..."

***

Sonraki bölüm bir geçmişe gidip gelsek mi?

SEVERSİN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin