35.Bölüm

1K 100 43
                                    

"Lakap takmamdan rahatsız olmuyor musun?" diye sordum. Ben rahatsız olduğunu düşünmüştüm çünkü.

"Hayır," dedi çapkın bir gülümsemeyle. "Aksine eğer sen bana lakapla seslenmezsen günüm güzel geçmiyor, lütfen bir daha bana isimimle seslenme."

"Belki ben bundan sonra isminle seslenmek istiyorum, itirazın mı var?" dedim sorgular bir biçimde.

"Öyle istiyorsan, isteğin o yöndeyse itirazım yok. İsteklerin ve emirlerine karşı boynum kıldan ince," Dün gece çakır gözlerinde olan hayal kırıklığı biraz bile olsa gitmiş gibiydi ve benimle konuştukça da gidiyor gibiydi.

Gülümsemesi güzeldi. Cidden bana güzel gülümsüyordu. Boran Han abimin mekanında yemek ve tatlı yerkende yer yer gülmüştü ama böyle gülmemişti.

Bir sana çıkarıyor demek ki güllerini.

Galiba bir tek bana böyleydi. "Neyse Yanan Ali, sana bir şey soracağım?"

"Sor bakalım Şakayık çiçeği," dedi keyifle.

"Misafir olarak kim var bizim evde, ev gürültüden geçilmiyorda," dediğimde ağzından bir kıkırtı kaçtı. "Akman'larını devamı burada," dediğinde sülalenin ne kadar kalabalık olabileceğini düşündüm. Aşiret isek baya varız demektir.

Gözlerimden nasıl bir ifade geçti bilmiyorum ama Yaman Ali yanıma yaklaştı ve "Korkma sana yardımcı olurum." dedi ama benim endişem büyüktü.

Büyücü yengem var mıydı acaba? Varsa inşallah bana büyü yapmazdı.

"Açılay," Boran Han abimin sesiyle kafamı sağıma çevirdim. Kucağında maviler içinde bir bebek vardı benim gözüm direk oraya kaymıştı.

Hemen yanlarına gittim. Kollarımı uzatıp, "Nolur kucağına alayım," dedim. Boran Han abimse itiraz etmeyip, bebeği kucağıma vermişti. Dikkatlice onu göğüsüme yasladım. Sarı sarı saçları vardı ve çok güzel kokuyordu.

"Adı ne?" diye sordum kucağımda onunla ilgilenirken.

"Atlas," cevap Boran Han abimden değil Yaman Ali'den gelmişti. Araları limoniydi ve Yaman Ali böyle yaparak iyice tuz serpecekti.

Atlas ve bana doğru adımladı. Üzerime eğilip, Atlas'ın minik elini parmağının ucuyla okşadı. "Nasılmış benim sarı kanaryam," diyip üzerime biraz daha eğilip, Atlas'ın üzerine eğildi ve onu öptü.

İnşallah bu güzel kokunun sahibi sadece Atlas'tı. Yaman Ali'nin bu kadar güzel kokması, dikkatimi fazlasıyla çekiyordu. Güzel kokulara tav olabilecek bir insandım ben.

Bir anda Yaman Ali bizden itilerek uzaklaştırdı. Uzaklaştıran kişi Boran Han abim'di. Şaşkın şaşkın ona bakıyordum. Kıskanç olabileceklerini düşünmüştüm ama bu derece kıskanç olabileceklerini hiç düşünmemiştim.

Yaman Ali ise boş gözlerle baktı Boran Han abime. Aralarının bozulacağını biliyordum ama bu kadar büyük bir hızla olacağını değil. Kendimi şimdiden kötü hissetmeye başlamıştım.

Yaman Ali senden bi karşılık beklemiyor Açılay. Kendi isteğiyle bunu yaptı. Ve eğer şuan senin kendini suçladığını bilseydi kâhrolurdu.

Tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki, "Kahvaltı sofrasına yani bahçeye," diye bağıran Asaf Ömer'in sesiyle konuşamamıştım.

Boran Han abim sanki demin Yaman Ali'yi kendisi itirmemiş gibi yanıma gelip "Hadi gidelim Açılay," demişti. Bense kafamı Yaman Ali'ye çevirip, "Hadi gidelim Yaman," dedim.

Açılay Ahenk AkmanDonde viven las historias. Descúbrelo ahora