22.Bölüm

2.4K 148 54
                                    

Sigarabombası: Pışt Sapsız Açı naber?

Siz: Siktir git lan, 3.Dünya savaşı kılıklı zehirli sarmaşık götlü çarpık güve, gene ne istiyorsun?

Sigarabombası: Betül'le benim için konuşsamaz mısın? Benim onunla konuşmama izin vermiyor.

Siz: Harika yapıyor böyle devam etsin arkasındayım.

Sigarabombası: Hain karı, seni kardeş dedik kaleşmişsin meğer.

Siz: Allah cezası kız artık seni istemiyor, anlamıyor musun? Yoksa mala mı yatıyorsun?

Sigarabombası: Açılay

Siz: Aslında senin derdin Betül abla da değil.

Siz: Sen sadece bağımlılıklarından kurtulamıyorsun, hepsi bu.

Sigarabombası: Betül abladan ayrılmak istemiyorsun çünkü onunla olan ilişkin senin alışkanlığın, terk etmek istemiyorsun alışkanlığını.

Sigarabombası: Sende şimdi Berru cadısı gibi bana bunun felsefesini mi yapacaksın? İyi yap bakalım. Şarjım 10, çabuk biter zaten.

Siz: Annen ve baban birbirilerine aldatmalarına rağmen, ayrılmıyor diye, bunu örnek almana gerek yok Ege Denizi.

Sigarabombası: Bir sikim bildiğin yok, burada gelip, bana edebiyat yapma.

Siz: Hayır biliyorum seni gerzek. Annen baban seninle ilgilenmiyor, umursamıyor diye bunun cezasını Yiğit Hamza'ya kesmezsin.

Sigarabombası: Gene size neyi yandı acaba ağlak bebe.

Siz: Ağlıyorsa senin gibi elalem için ağlamıyor, abisi için ağlıyor, üzülüyor. Seni düşünüyor, senin aksine.

Sigarabombası: Tamam anladık Açılay. Ben rezalet bir insanım. Yiğit Hamza'yı da hak etmiyorum. Anladım devam etmene gerek yok.

Siz: Lan Sik kafalı, lafımı bölüp kendi kendine tribe girme puşt.

Siz: Senin yüzünden salon kadını çizgimden çıkıyorum, götveren.

Siz: Eğer Yiğit Hamza senin maddeye başladığını fark etmeseydi şuan kenarda köşede krizden ya da aşırı doz alımından yalnız başına sokakta gebermiş olurdun.

Siz: O çocuk mu abi yoksa sen mi belli değil. O çocuk sana göz kulak olacak diye yaşıtları gibi hayat geçirmiyor.

Siz: Bizimle buluştuğunda bile aklı hep sende kalıyor, suçluluk duygusuna kapılıyordu. Sırf o senden ayrılmasın, kötü hissetmesin diye hep sizin evde buluştuk.

Siz: O çocuğun hayatını ebeveynleriniz yeterince zorlaştırıyor zaten.

Siz: Anne ve babası sevgisinin yokluğunu çekerken, o çocuk sana iyi gelmeye çalışıyor. Sen aç kalma diye tencere tencere yemek yapıyor. 10 yaşından beri sana yemek yapıyordu, ki o zamanlar 20 yaşındaki senin yapması gerekirken.

Siz: Ev işlerini yapıyordu sırf sen kendini iyi hisset diye.

Siz: Yiğit Hamza'nın hayatında ki tek varlığı senken, sen onunda elinden almaya çalışıyorsun.

Açılay Ahenk AkmanWhere stories live. Discover now