9.Bölüm

3.6K 182 72
                                    

1 hafta sonra

O günün üzerinden tam bir hafta geçmişti. Ve ben hâlâ kara kara ne yapacağımı düşünüyordum. Bir yandanda kendime kızıyordum.

Niye bu kadar düşündüm ki? Kendi ailemi seçmek bu kadar mı zordu? Ben burada kalmak istiyorum demek bu kadar mı zordu?

Değildi. Sıkıntı aklımı sürekli karıştıran biyolojik ailemdi. Onları merak ediyordum. Biyolojik annemden hangi huylarımı aldığımı, biyolojik babamın da benim adımı listeye yazıp yazmayacağını merak ediyorumdum.

Asaf Ömer'i merak ediyordum. Çekingendi, ama sevecen gibiydi de. Hastanelik olduğum zaman bana panik dolu gözlerle bakmıştı. Endişelenmişti ve bana abla demişti.

Abla... Eğer karışmasaydım bende abla olabilir miydim? Asaf Ömer'e bilmişlik taslayıp, onunla uğraşabilir miydim?

Nasıl abla olacağımı bilmiyordum? Böyle abla olunur mu? Abla nasıl olunurdu? Benden abla olur muydu? Becerebilir miydim acaba ablalığı?

Bunların hepsi soru işaretiydi. Cevabı yoktu. Yaşamamıştım. Şuan ama yaşayabilirdim. Adı Asaf Ömer'e olan Van kedisi gözlü, beyaz pofuduk yanaklı çocuğu mıncırmak istiyordum. Bunun için sadece gitmek istiyorum demek yeterdi.

Ama ablam... O olmadan ben ne yapabilirdim ki? Onunla büyümüştüm, yürümüştüm, okula gitmiş, okuma öğrenmiştim.

İlk arkadaşımdı o benim. Her şeyimin ilkiydi. İlk arkadaşım, oydu. İlk sırdaşım, oydu. Canım yandığında annemden bile önce koşardı bana. Çünkü her zaman yakınımdaydı.

Yeri gelmiş, annem olmuştu. Yaralarımı sarmış, hatta şuanki kişiliğimin oluşmasına en büyük katkıyı sağlamıştı.

Ben bu dur durak bilmeyen özgüvenimi ablam kazandırmıştı. Rol model olarak onu örnek almıştım.

Ablam bana her zaman özgüven aşılamıştı. Zorbalara karşı nasıl dik duracağımı göstermişti.

O benim koruyucumdu. Saçımın teline zarar gelse kıyameti kopartırdı.

Bunları düşünüyordum ama ağzımdan ben burada kalmak istiyorum lafı çıkmıyordu.

Ne istiyordum ben? Kimi istiyordum? Benim şuan ne yapamam lazımdı?

Aniden kapının tıklatılmasıyla kafamı kaldırıp, önce boş boş kapıya bakıp, sonrada kendime gelip, "Gel." diye bağırdım.

Kapı önce hafifçe aralarınmıştı, sonra ablam aralıktan kafasını çıkarıp, "Nasılsın Sarı Civciv?" demişti gülümseyerek.

Asık yüzümü biraz bile olsa toplamaya çalışırken, "İyi." diyebilmiştim sadece. Sonra kafamı tekrar önüme düşmüştü.

Ablam kapıyı sonuna kadar açıp, ardından kapatmıştı. Yanıma oturdu, ve kafamı göğüsüne bastırdı. Yavaş yavaş saçlarımı severken, "Kafan çok mu karışık?" dedi anlayışlı bir tonda.

" Evet." diyip fısıldamıştım. "İlk defa bu kadar çelişki içerisindeyim. Sizi hâlâ seçemediğim için vicdan azabı çekiyorum."

Açılay Ahenk AkmanWhere stories live. Discover now