45

206 40 30
                                    

"Saat 12'ye geliyor. Birazdan havai fişekler başlar."

Yeonjun, Soobin'in yanındaki sandalyede otururken Jay ağzına 4. diliminden bir parça atıyordu.
Ağzına krema bulaşmış şekilde Yeonjun'a cevap verdi. "Havai fişekler mi var?"

Jungwon onun şirinliğine sırıttı ve elindeki peçeteyle onun ağzındaki kremayı sildi. "Evet, her sene oluyor ya."

"Tüm dünya doğum günümü kutluyor işte."

Soobin'in şu an Jay ile dalga geçmesi gerekirdi fakat bu gece farklı davranıyordu.
Yeonjun'a olan odağından dolayı onların sohbetlerini bile takip edemiyordu. Yeonjun'un yanında oturmasına rağmen kafasını yana döndürmüş onu izliyordu.

Çok geçmeden ise masada oturanlar ayağa kalkmıştı dışarı çıkmak için. 12'ye fazla zaman kalmamıştı ne de olsa.
Diğerleri dışarı çıkmışken Yeonjun, hyunguna döndü. Sandalyesinden kalktı ve elini Soobin'e uzattı. "Hadi gel hyung."

Yeonjun'un şirince elini uzatmasına karşılık tavşan dişlerini göstererek kocaman gülümsemişti. Yeonjun'un elini tuttu ve o da ayağa kalktı.
Yeonjun ise kaçırmamak için hızlı adımlarla Soobin'i dışarı çıkartmıştı.

Jungkook'un kafesi, şehire göre biraz daha yüksekteydi. Hem manzarası muhteşemdi hem de her yer görünüyordu.
Saat tam 00'a geldiğinde havaya atılan havai fişekle etrafını inceliyordu ki Yeonjun, Soobin'in elini hala bırakmamıştı.

Diğerleri çok güzel gözüktüğünü söylüyordu ki Yeonjun, havai fişeklerden sesinin duyulmayacağını düşünerek, Soobin'in kulağına yaklaştı ve "Hyung benimle gel. Şuradan daha iyi görünüyor." diye ekledi. O sırada ikisi de gülümsemelerini yüzünden eksik etmiyordu.

Yeonjun Soobin'i kafenin arkasına doğru sürükledi. Şimdi ise havai fişekler tam karşılarında duruyordu. Oldukça güzel görünüyordu ki Yeonjun etrafı incelerken kocaman sırıtmıştı.
Ardından Soobin'e döndü. Soobin de tıpkı Yeonjun gibi etrafı izliyordu ki Yeonjun'un sesiyle ona döndü.

"Hyung?"

Soobin onun sesini duymak için yüzünü onun boyuyla hizaladı. O ikisinin elleri hala birbirine kenetli olduğundan dolayı yüzleri de birbirilerine çok yakındı.
Soobin yavaşça yutkundu ve tekrardan gülümsedi. "Efendim Yeonjun."

Yeonjun Soobin'in yüzüne bakmaya devam ederken diyeceği şeyi düşünmesi bile onun yüzünün kızarmasına yetmişti.
Bu yüzden hızla önüne döndü ve "Boşver, önemli değil." diye ekledi.

O sırada Soobin ise gözlerini hiçbir yere kaçırmamak için çaba sarf eden Yeonjun'un önüne geçmişti. Ne diyeceğini ve neden bu kadar kızardığını merak etmişti. "Yeonjun, ne diyecektin?"

Yeonjun diyeceğinden vazgeçmişti fakat Soobin'in gülümseyen suratını görmesiyle tekrardan aynı soruyu sormak içine doğmuştu.
Havai fişekler hala devam ediyordu o sırada da.

Yeonjun gözlerini gökyüzüne kaçırdı ve Soobin'e bakmadan "Seni öpebilir miyim diyecektim." diye ekledi. Fakat bu sefer yüzünün tamamının kızarmama ihtimali yoktu. Ya da yüzünü saklamanın bir ihtimali.

Soobin onun cevabıyla şaşırmıştı. Arkadaşları sürekli kendisinin adım atması gerektiğini söylüyordu fakat her seferinde adım atan kişi Yeonjun oluyordu.
Yeonjun kızarmış yanaklarına baktı. Çok şirin görünüyordu ki ardından bakışlarını Soobin'inkilerle birleştirdi.

Hemen sonrasında Yeonjun tekrardan bakışlarını kaçırmıştı ki Soobin parmaklarını onun çenesinin altına götürüp yüzünü kaldırmıştı. Bununla birlikte ise Yeonjun'un gözleri kocaman açılmıştı.

Soobin onun sorusuna karşılık Yeonjun ile dudaklarını birleştirmişti.
Yeonjun'u o kadar nazikçe öpüyordu ki Yeonjun'un elleri kendiliğinden Soobin'in boynunun arkasında birbirine kenetlenmişti.

---

iyi gunler

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

iyi gunler

second crush, yeonbinWhere stories live. Discover now