27

379 57 16
                                    

Okul sonunda bitmişti. Birkaç etkinlik yüzünden geç çıkmışlardı bugün.
Soobin eşyalarını toplamış, o toparlanana kadar herkes dağılmıştı.

Sınıfından çıktı ve birkaç merdiven inip okuldan ayrıldı. Hava çoktan kararmıştı ve serindi.
Yeonjun'un öğlen neden moralinin bozuk olduğunu düşünüyordu hiç durmadan.

Boş sokakların arasından ilerliyordu. Etrafta hiçbir ses yoktu. Soobin ise düşüncelere dalmış şekilde adımlıyordu.

Ardından yol ayrımının olduğu yerde birisini gördü. Biraz uzağındaydı onun ama onu fark etmemek imkansızdı.
Birkaç adım daha atmasıyla onun Yeonjun olduğunu fark etmişti.

Yüzünü elleriyle kapatmış, arkasındaki beton duvara yaslanıyordu.
Soobin onu merak etmesinden dolayı adımlarını hızlandırmış ve ona yaklaşmasının ardından seslenmişti.

"Yeonjun?"

Yeonjun onun sesini duymasıyla irkildi. Yüzünü, yasladığı ellerinden kaldırdı ve Soobin'e döndü. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu durmadan. Gözleri kıpkırmızı olmuş, havada kalan ellerinin titremesi durmuyordu.

Soobin onun ağladığını görmesiyle tüm düşünceleri anında durmuştu. Şaşkın şekilde ona bakıyordu. Görmek isteyeceği son şey Yeonjun'u ağlarken görmekti.

"Yeonjun sorun ne-"

Yeonjun, Soobin'in lafını dinlemeden hızlıca kollarını hyunguna sarmıştı. Yüzünü onun omuzuna yaslamış, gözyaşlarını ve hıçkırmasını durduramıyordu.

Soobin ise ona sarılmasıyla gözlerini tamamen açmıştı. Kalp atışı fazlasıyla artmıştı. Onun ağlamasına dayanamıyordu.

Soobin de kollarını ona doladı. Yavaşça elini onun yumuşak saçlarına attı ve saçlarını okşadı.

Bir süre kollarını ayırmadı Yeonjun ondan. Soobin'e sarılmak iyi gelmişti çünkü. Gözyaşları azalmış, hıçkırması durmuştu.
Bunun üzerine Soobin, "Daha iyi misin?" dedi.

Yeonjun da kollarını yavaşça ondan ayırdı. Gözlerini Soobininkilerle birleştirdi. Soobin ona tamamen endişeli şekilde bakıyordu.

"Evet..." diye ekledi Yeonjun mırıldanarak.
Soobin kafasını eğerek boy farkını kapattı ve "Bana anlatmak ister misin?" diyerek ekledi.

Gözlerini ara ara Soobin'e çeviriyor, ardından kaçırıyordu ondan.
"Eve gitmek istemiyorum."

"Neden? Ailenle ilgili bir şey mi oldu?"

Gözlerini onunkilerle birleştirdi ve sertçe yutkunup sorusunu kafasını sallayarak yanıtladı.

"Yani..."

Cümlesini bitiremeden tekrardan gözlerinden yaşlar akmıştı. Düşünmesi bile ağlatmaya yetiyordu onu.
Elleriyle yüzünü kapattı ve ardından göz yaşlarını sildi.

Soobin ise düşünüyordu. Ona nasıl yardım edebilir bilmiyordu. Ama tam o sırada aklına bir fikir gelmişti. Hem Yeonjun'u çok da darlamak istemiyordu.

"Yeonjun."

Yeonjun gözyaşlarını silmesinin ardından tekrardan Soobin'e baktı.

"Eğer rahatsız olmayacaksan bende kalmak ister misin? Olayı bilmiyorum ama eve gitmek istemiyorsan eğer bende kal."

"Hyung... Bunu yapmana gerek yok. Seni daha fazla rahatsız etmeyeyim."

"Beni rahatsız etmiyorsun Yeonjun."

"Gerçekten sende kalabilir miyim bugün?"

Soobin ona kafasını salladı ve gülümsemişti. Yeonjun onun gülümsemesine bakarak o da buruk bir gülümsemeyle karşılık verdi Soobin'e.

"Teşekkür ederim hyung."

Sesi hala titrek geliyordu. Ama onun gülümsemesi hoştu. Ağlamasını durdurmaya bile yetiyordu.

"Hadi gidelim." dedi Soobin gülümsemeye devam ederek. Yeonjun ise kafasıyla onu onayladı ve yürümeye başladı.

Soobin, havanın esmesiyle Yeonjun'a hızlıca göz atmış ve üzerindeki gri hırkasını çıkartıp Yeonjun'un omuzlarına bırakmıştı.
Bununla birlikte Yeonjun, omuzunun yanından Soobin'e dönmüş ve mırıldanarak eklemişti.

"Bu kadarına gerek yok Soobin Hyung."
Dudağını büzerek konuştu ve hırkasını geri verecekken Soobin kolunu Yeonjun'un omuzuna atmış ve omuzundaki hırkasını çekmesini engellemişti.

"Hava soğuk Yeonjun."

---

🙀🙀

(siziseviyprumopuldunuz)

second crush, yeonbinWhere stories live. Discover now