18

502 70 99
                                    

"Teşekkür ederim hyung! Galiba anladım."

Yeonjun son soruyu bitirmeleri ardından gelen garip sessizliğe son vermişti. Ona gülümsedi, yanındaki de aynı şekilde.

"Anlaman güzel." dedi Soobin karşısındaki çocuğun saçını karıştırıp. Hemen ardından fark etmişti bir anda bu kadar yakın davrandığını. Ama Yeonjun da ona gülümsemesiyle cevap vermişti.

"Yemeğe kalıyorsun değil mi?"

Soobin kalıp kalmamak arasında kararsızdı. Elini ensesine attı ve bir yandan düşünürken cevap verdi. "Kalmalı mıyım?"

"Bence kalmalısın. Tabii işin yoksa."
Onun cevabını beklerken gülümseyerek bakıyordu Soobin'e.
Soobin ise Yeonjun'un gülümsemesine teslim olmuştu. "Pekalaa bir işim yok."

"O halde güzel~" dedi ve masanın üstünde duran kağıtları çekmecesine koydu. Bacaklarını masanın altına uzattı ve Soobin'e döndü.
Onun da bir şeyler söylemesi için ona bakıyordu ki Soobin konuşmasını toparlayana kadar uzun ve garip bir bakışma geçmişti aralarında.

Soobin tam konuşmaya başlayacakken odanın kapısı tıklatılmıştı. Kapı yavaşça açıldı.
Kapıdaki Yeonjun'un annesiydi. "Çalışmanız bittiyse mutfağa gelin hadi." dedi gülümseyerek.
Yeonjun gülümsemesini annesinden almış gibi duruyordu.

Kapıyı açık bıraktı ve oradan ayrıldı.
Yeonjun sandalyesinden kalktı. Soobin de ardından.
Birlikte odadan çıktılar ve Soobin Yeonjun'u takip etmeye başladı.

Mutfağın kapısının önünde duvara yaslanmıştı San. Yeonjun onun yanından geçip mutfağa girmişti. Soobin onun yanından geçemeyeceğini düşünüp kapının arkasında dikiliyordu.

Yeonjun onun neden gelmediğine bakmak için arkasını döndüğünde annesinin sözüyle tekrardan önüne dönmüştü.

"Aranızda kaç yaş fark var ama Soobin fark atmış San'a."

Yeonjun, ardından Soobin ve abisine döndü. Aralarındaki boy farkı ona komik gelmişti. O ikisine kıkırdadı ve annesinin sözünü devam ettirdi.
"Evet abim çok küçük kaldı."

"Ne küçük kalacağım be? Tek yumrukta indiririm onu."

Yeonjun ikisinin yanına geldi ve Soobin'i kolundan içeri doğru çekti. "Neden indiriyormuşsun onu?"

Soobin aralarında sessizce bekliyorken Yeonjun'un annesi tekrardan söze girmişti.

"Sen kendine bak Yeonjun. Soobin'in yanında sanki uzunsun."

"Aramızda 1 yaş var!"

"1 seneye böyle ol da göreyim Yeonjun."
Annesi esprili şekilde konuşuyordu ki Soobin onun sözlerine gülümsemişti.

Yeonjun onun gülümsediğini fark etti ve esprili şekilde ekledi.
"Hey gülme. Bu evde laf yemeyen tek sensin Soobin hyung."
Dudağını büzdü ve Soobin için bir sandalye çekti.

"Pekala gülmüyorum. " dedi ve Yeonjun'un çektiği sandalyeye oturdu.
Yeonjun da onun yanına oturdu. Dirseklerini masaya yasladı ve yüzünü avuçlarının arasına aldı.

San da Soobin'in karşısına oturdu. Ona dikkatli şekilde bakarken Soobin gözlerini ondan kaçırıp duruyordu.

Çok geçmeden Yeonjun'un annesi elinde duran birkaç dilim pizzalı tabakları hepsinin önüne koydu. En sonunda kendi tabağını aldı ve San'ın yanına oturdu.

Yeonjun tabağındaki dilimden bir ısırık alırken Soobin'i annesine övmeye devam etmişti.
"Anne dün baktığımız sorular var ya. Hepsini çözebiliyor."

Soobin pizzasını yerken gülümsemişti ekleyecek bir şey bulamayarak.

"İşte en iyi damat adayını bulmuşsun Yeonjun."

"Ne..?"

Annesinin sözünden sonra tüm mutfakta derin bir sessizlik oluşmuştu ki Soobin öksürmeye başlamasıyla tabağının yanındaki bardağı kafasına dikmişti.

Yeonjun Soobin'e fısıldayarak "İyi misin?" demişti endişeli şekilde. Soobin yavaşça kafasını salladı ve tekrardan önüne döndü.

Ardından Soobin ekledi. "Çok güzel yapmışsınız efendim."
Yeonjun'un annesine gülümsedi deminki olanları bir kenara bırakıp.

"Hiçbirinizden duymuyorum şu sözleri."

"Her gün diyordum ben ya..." dedi Yeonjun annesine bakarak.
"Doğru sen diyordun. Ama San!"

Ardından derin bir sessizlik olmuştu. San hiçbir şey demeden yemeğe devam ediyordu. Yeonjun bu sessizlikten yararlanarak Soobin'e döndü ve gülümsedi. Onun tabağına göz attı ve bitirdiğini fark etmesiyle konuşmaya başladı. "Köpeklerimi sevmek ister misin? Latte biraz oyuncudur ama Mocha'yı sevebiliriz."

Soobin ne kadar emin olmasa da gülümseyerek kafasını onaylar biçimde salladı.
Yeonjun sandalyeden kalktı ve Soobin'in kalkmasını beklerken abisine döndü.
"Hâlâ odandalar mı?"

"Evet."

"Pekala."

Soobin'le birlikte mutfaktan ayrıldılar ve tekrardan Soobin onun peşine düşmüştü.  Biraz gergindi o havlama seslerinden sonra ama en azından yanında Yeonjun olacaktı.

Yeonjun kapıyı açtı ve kapının önünde oturan iki tane büyük köpek onları karşılamıştı. Hızlıca Soobin ve Yeonjun'un yanına geldiler ve Latte Soobin'in önüne bir anda kendini attı.
"Seni sevdi sanırım." Yeonjun şaşırmıştı. Normalde Latte yeni gördüğü insanlara havlardı.

Soobin onun önüne çömeldi ve korkarak onun kafasını okşadı.
Soobin'in onu okşamasıyla sırtüstü yattı ve patilerini havaya kaldırdı.

Yeonjun o ikisine gülümseyerek bakıyordu ki onların arkasından San'ın geçmesiyle iki köpek de onları bırakıp San'ın peşinden koşmuşlardı.

Soobin ayağa kalktı ve Yeonjun'a gülümsedi. "Sanırım terk edildik."
Yeonjun da ona aynı şekilde gülümsedi ve cevap verdi. "Evet sanırım."

---

birtanelerim opuyorum hepinizi kocamanmuaah (ozledimsizi)

(bu bolumu cok begenmedim umarim siz begenirsiniz haha)

second crush, yeonbinWhere stories live. Discover now