TEK MERMİ

212 7 1
                                    

Hepinize merhbalarrr
Öncelikle bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum. Biliyorsunuz ki yeni kitap yazmaya başladım. İsmi 'Hayal Savaşçıları'. O kitabı da okumanızı tavsiye ederim. Gerçekten harika bir kitap olacak. Asker kitabı zaten. Bu akşam saat 20:00 veya 20:30 saatleri arasında onunda ilk bölümü yayından olacak. İnsta hesaplarını da takip ederseniz sevinirim. Orada bölüm inceleri spoiler veriyorum hep. Oy ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalarrrrr

Bölüm şarkıları;
Edis; Dudak
Edis; Martılar
Edis; Yalancı

Acıya alışmak çok zordu. Bir türlü alışamıyordum Burhan'ın yokluğuna. Her gün çok daha fazla acı çekiyordum. Annem bana destek olmaya çalışıyordu, onu unutmamı istiyordu ama bu pek mümkün değildi. İnsanın sevdigi insanı kaybetmesi büyük bir acıydı. Bununla yaşaması da büyük bir acıydı. Ama onun yokluğuna alışmaya başlaması çok daha kötüydü. Her gün unutmamak için bütün anılarımızı göz önünde bulunduruyordum. Yavaş yavaş alışmaya başladığımı hissediyordum. Bunun için kendime her gün kızsamda vücudum ve beynim artık unutmam gerektiğini basbas bağırıyordu kalbime. Ne yazık ki kalbime söz geçiremiyordum. Ve ben kalbime söz geçirmekte istemiyordum. Acıya alışmak da istemiyordum. Neden o değilde ben yaşıyordum? Benim ölmem gerekmez miydi? Onun hiçbir suçu yoktu ki. O benim yüzümden bu işlere bulaşmıştı. Ben bunun içinde her gün kendimi suçluyordum. O hayatının en güzel yıllarında toprağa mahkum edilmişken ben neden vardım? Çok büyük haksızlıktı bu...

Yine boş duvarı seyrediyordum. Annem sağ, Selena sol tarafımdaydı. Onu hala ihbar etmemişlerdi. Burada biraz daha acı çekmesini istiyorlardı. Zaten delirmiş gibiydi. Kendi kendine konuşup duruyordu.

Karşımda Berk oturuyordu. O da fazlasıyla üzgündü. İlk başlarda Ezgi'yi sevmediğini düşünüyordum ama sonrasında ona bakan gözlerinde bir duyguya rastlamıştım. Hatta tek bir duygu değildi. Birden fazla duygu geçiyordu mavi gözlerinde. Pişmanlık, aşk, güven. Evet, gözlerinde güven duygusu da yer alıyordu. Bu konuda en ufak bir fikrim yoktu.

"Onu seviyorum, ne olursa olsun onu seviyorum. O da seni seviyor Berk. Sadece o mafya bozuntusuna mecbur. Ondan hamile olduğu için sana gelemiyor. Ama seni seviyor. Hiç merak etme." karşımda Berk yine her gece yaptığı gibi- gece olduğunu bile bilmediğimiz gece- Ezgi'nin hala onu sevdigini düşündüğü marşını sayıklıyordu. Bazen uykusunda, bazen duvarı seyrederken, bazen biz Selena ve annem sohbet ederken bir anda araya girip bunları söylüyordu. Bunları söyledikten hemen sonra uykuya dalıyordu. Kendine ninni yapmıştı resmen. Kendini kandırıyordu ama bunu farkında değildi. Bu kadar şey olduktan sonra Ezgi asla onu sevmezdi. Sevgiyi bırakın, ona karşı beslediği nefreti bile hak etmediğini düşünüyordu. Bunları nereden duyduğunu düşünüyorsunuz. Bir psikoloji öğrencisi olarak gözlerinden anlayabiliyordum. En büyük hayalimdi psikolog olmak. İnsanlwri iyileştireceğimi düşünüyordum. Fakat şuan bu hakde kendi psikilojimi bile düzeltemezken insanlara ne gibi bir yararım olabilirdi ki?

"Sus artık Berk. Sevmiyor seni, anla işte."dedi Selena yine o acımasız sesiyle.

"Bunu sevdiği insanı kendi elleriyle öldüren kişi mi söylüyor?"dedi aynı acımasız tonla Berk. Sürekli birbirlerini en acımasız yönleriyle vuruyorlardı.

Selena sinirle oturduğu yerde doğruldu. Dişlerini fena halde sıkıyordu.

"Bana bak, buradan kurtulayım ilk işim seni öldürtmek olacak."dedi. Hala bir ümitleri vardı.

Berk,"Bir şey söyliyeyim mi?"

"Ne var?"dedi Selena.

"Benim bile buradan kurtulacak bir şansım var. Ama ne yazık ki seninki sıfır. Sıfır bile değil eksilerde. O yüzden fazla umut etme Selena."dedi alayla. Selena'nın boynundaki damarları şişmişti.

Kıskanç MafyamWhere stories live. Discover now