İNTİKAM

374 10 17
                                    

Her insan acı çekmek zorundadır diye bir kural mi vardı acaba? Ben artık acı çekmek istemiyodum. Acı çekmeyen insan varmiydi acaba? İnsanlar mi acimasizdi yoksa bu kaderin bir oyunumuydu? Babamın hastalığından dolayı bir gün ölüm haberini alacaktim. Ama neden bu kadar acı çekmiştim? Babam bizi hiç sevmemisti. Yani anneme öyle söylemişti. Peki ya annem? O da mı hiç beni sevmemisti. Bu çıkmaza girmemin sebebi neydi? Bu belirsizlik neyin nesiydi. Daha 1 yıl öncesinde bu kadar mutluyken neden bir yil içinde bu kadar acı çekmiştim. Bunun nedeni sectigim hayat veya insanlar miydi? Hayır, bunun nedeni sectigim hayat değildi. Ailemdeki insanlarin gerçek yüzünün ortaya çıkmasının sonucuydu bu.

Kuzenim Gökçe; Kucuklugumuzden beri birbirimizi hep sever ve kollardık. Bunlar rol muydu? Beni hiç mi sevmemisti. En ufak bir yalana inanıp arkamdan iş çevirme anini mi kolluyodu yoksa? Neden o insanlarla anlaşma yapıp bana ihanet etmek istemişti ki? Ailesiyle kavga ettiğini söyleyip evime girdi. Bir plan ugrunaymis zaten hepsi. Bu kadarını yapmasının sebebi neydi? Bu kadar mı nefret ediyodu benden? Peki ya ben onu ne yapmistim?

Annem; Onu hep çok sevmistim. Ama babamın olayları ortaya çıktıktan sonra annemde çok degismisti. O benim annem olamazdı. Başka bir insana dönüşmüştü. Bu ülkede durmak istemediğini soylemisti ve benide yanında götürmek istemişti. Sırf onunla gitmedigim için ise bana neler neler söylemişti. Ben bu hayata zorunlu tutulmustum. Hiçbirini ben istememiştim ki. Beni çok sevdiğini soylerdi hep. Bu da mı roldu? Neden hayatımdaki insanlara hep aynıydi?

Babam; Küçüklüğümden beri hep aslan babam diye gezerdim her yerde. Beni herşeyden çok sevdiğini, Asla bırakmayacağını söylerdi. Bu da mı yalandi? Peki ya neden? Babami küçükken bir süper kahraman olarak görürdüm aslında. Bunun nedeni her yere düştüğünde veya her canım acidiginda öpiyim de geçsin derdi. Her optugundede geçerdi aslında. Yada ben kendimi öyle kandirmistim. Arkadaşlarıma benim babam süper kahraman dediğimde benimle hep alay ederlerdi. Buyunce ne kadar haklı olduklarını anlayabilmistim. Babam her iş gorusmesi diye gittiğinde aslında başka kadınların yanına gidiyomus. Bunun en büyük kanidi Büşra ve Selena hanımdı. Her iş gorumesi diye gittiğinde Selena hanımın yanına gidiyomus. Bizde kendi kendimizi kandiriyoduk.

Kendimi hep güçlü zannederdim. Aslinda ne kadar güçsüz olduğum her seferinde aynı hastane odasında gözlerimi açmamdan belli oluyodu. En ufak bir olayda bedenim ve ruhum kendini hayata kapatiyodu. Vücudum ayakta durmayı bırakıp yere yigiliyodu, Ruhum ise kendini karanlığa teslim ediyodu. Ne kadar gucsuz olduğumu daha yeni yeni fark ediyodum.

Gözlerimi yine aynı hastane odasında açmıştım. Etrafima baktigimda sadece Demir'i gördüm. Vucudumda ağrılarım vardı. Hafif haraketlenmeye calistigimda Demir haraketlendi. Hemen ayaklanip yanıma doğru geldi.

"Ezgi sonunda, Sonunda uyandın güzelim" dedi ve yüzümü ellerinin arasına aldı. Saçlarıma, yanagima ve anlıma öpücükler kondurmaya başladı.
Sonunda derken, Ne kadar uyumustum ki?

"Sonunda derken?" diye sordum. Demir geri çekilip gözlerime baktı.

"2 Gündür uyuyosun Ezgi. Bir milim bile haraket etmedin. Kalp atislarin sürekli dusuyodu. Doktor her seferinde geldiğinde bekleyip gorucez diyip durdu" dedi. 2 Gündür uyuyomuydum ben.

"İki gün mü?" dedim dehşete düşmüş bir sesle.

"Evet güzelim. Neyse bunları sonra konuşuruz kendini daha iyi hissediyomusum?" dedi.

"Vücudum agriyo sadece" dedim. Demir kafa sallayıp kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açıp bir iki kişiye seslendi. İçeri bir doktor ve iki hemşire girdi. Hemşire yanıma gelip seruma bir iğne batırdı. İçine bir sıvı enjekte etti ve iğneyi çöpe attı.

Kıskanç MafyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin