irili ufaklı.

51 15 1
                                    

"Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır."

🎼: Sezen Aksu-Firuze.

———

Gözlerim dolu doluydu.

Dersten yeni çıkmıştık ve Hoseok'la yolda yürüyorduk. Henüz yeni esnemiş olmamın etkisiyle yüzüm kızarmış, gözlerim dolmuştu. Uykum vardı, uyumak istiyordum. Fakat yeni uyandığım için Hoseok bana oldukça kızgındı. Tüm ders boyunca kalem oynatmamıştım. Gerçi ne için kalem oynatmamı bekliyordu, onu da anlayamamıştım. Sonuç olarak dersimiz not alınacak kadar önemli bir ders değildi gözümde.

Gerçi benim gözümde hiçbir ders not alınacak kadar önemli değildi.

"Yemin ediyorum bazen gerçekten sinirlerimi oynatıyorsun Taehyung."

Sinirle kurduğu cümleye gözümü devirdim ve omzuna hafif bir yumruk geçirdim. Hiç etkilenmemiş gibi yolda olan bakışlarını bana döndürdü ve sadece kaşlarını çattı. Ona gerçekten hiçbir şey etki etmiyordu ve bundan korkuyordum.

"Ben senin sinirlerini falan oynatmıyorum, sen sinirlenmeye yer arıyorsun sadece."

Umursamaz cevabımla daha çok kızmış olacak ki alnıma bir fiske vurdu. Sinirle ona döndüğümde bana gerçekten kızgın olduğunu gördüm. Belli ki benim için gerçekten endişeleniyordu. Ama ne mânâsı vardı ki endişelenmenin? Biri ölse ölecek olan kendisi miydi sanki? Hayır, değildi. Ya da hayatını derslerine önem vermeyerek karartacak olan? Hayır, yine kendisi değildi. Öyleyse ne diye bu kadar endişeleniyordu ki?

"Hiç anlamıyorsun değil mi?"

Bıkkınlıkla sorduğu soruya kafamı salladım. Evet, hiç anlamıyordum. Neyi anlamam gerektiğini de bilmiyordum zaten. Sadece kafam allak bullaktı ve yaşamaya mecalim yokmuş gibi hissediyordum. Yer ayaklarımın altından kayıyordu, gözlerimdeki perdeler hiç aralanmıyordu. Gördüğüm tek şey karanlıktan ibaretti ve karanlığıma yıldızlar bırakan tek bir kişi vardı, Jeon.

"Taehyung, endişeleniyorum senin için. Varlığından endişeleniyorum. Yokluğundan endişeleniyorum. Canımdan bir parça gibisin, belki farkında değilsin ama gerçekten bu hâllerin seni yorduğu kadar beni de yoruyor. Neden böyle yapıyorsun, ne bıktırıyor seni bu kadar? Neden hiçbir derste kafan sıradan kalkmıyor mesela? En sevdiğin şarkıyı söylerken neden ağlıyorsun meselâ? Geçtiğimiz aylarda, görüşmediğimiz bir ayda ne yaşattılar sana da bıraktığımın on katı kötü buldum seni? Arkadaşımsın ama hakkında gözlemlediğimden fazlasını bilmiyorum artık, farkında mısın bebeğim?"

Tüm söyledikleri yüzüme birer tokat gibi çarparken fark ediyordum, ben dünyadan uzaklaşıyordum. Ben Hoseok'tan, abimden, Jimin'den, en çok da kendimden uzaklaşıyordum. Ve kendimi bulamıyordum bir türlü, nereye elimi atsam elimde kalıyordu. Felaketler silsilesi içinde sürüklenip gidiyordum sanki. Bir türlü kimsenin beni oradan çıkartmasına da izin vermiyordum. Ve fark ediyordum ki, uzun zaman sonra izin verdiğim ilk kişi, o gece saçlarıma yıldızlar takan genç adam olmuştu.

şehrimin yaralı sokakları • taekookWhere stories live. Discover now