Fakat ne zaman başka bir erkek onunla o konuda konuşmak istese Ozan telaşlanıyordu. Hepsini kesin bir dille reddetse bile yanlış anlaşılmaktan korkuyordu. Gay damgası yerse hiç iyi şeyler olmayacağının farkındaydı.

Tabi Akın için bu durum geçerli değildi, onun başkalarına bir şey söylemeyeceğinden emindi. Akın'ı az biraz tanıyan biri zaten onun böyle bir şey yapmayacağını, başkalarına zarar verecek şeylerden kaçınacağını bilirdi.

Akın mahalleye taşınalı bir yıl olmuştu ve kimseyle pek samimi değildi. Mahalleli onun eşcinsel olduğunu öğrense ona suratlarını buruşturarak bakmaktan öteye gitmezlerdi. Fakat Ozan bu mahallede büyümüştü, herkes onu tanır, çoğunlukta epey severdi. Eğer gay olduğu düşünülürse ilk yüzüne bir yumruk yer, ardından ağıza alınmayacak sözler duyar, millet ona iğrenerek bakar ve kimse onu sevmezdi.

Doğru ya, kimse asla onu sevmezdi.

Ozan telefonuyla ilgilenirken banyonun kapısı açıldı ve içeri Ece girdi. Hızla üzerini kurulayıp yerdeki giysilerini giyerken Ozan telefonunu kapatıp onu izledi.

"Hemen gidecek misin?" Diye sordu, fakat cevabı duymak istemiyor gibiydi.

"Aynen." Dedi Ece ayna karşısında saçlarını düzeltirken.

"Biraz daha kalamaz mısın?" Dedi Ozan ona çocuk gibi bakarken.

"Kalıp ne yapacağız?" Dedi Ece gülerek, bir yandan da halka küpelerini takıyordu.

Ozan dudaklarını büzdü. "Bilmem, ne istersen."

Ece, Ozan'ın yüzüne baktı. "Bana öyle yavru köpek gibi bakma, kalamam. Akşam kızlarla buluşacağız."

Ozan pes ederek başını salladı. "Tamam..."

"Görüşürüz yavrum." Diyerek ona bir öpücük atan kızı görmezden geldi. Bu kızla da bir bok olmayacağını anlamıştı, artık ona ilgili davranmasına gerek yoktu.

Ece onu umursamadan çantasını alarak çıktı otel odasından. Ozan bir süre boş odayı izledi. Ardından sıkıntılı bir nefes vererek uzandı ve yorganı üzerine çekti.

Doğru bildiği yanlışlardan kurtulamadığı için her zaman bu yatakta tek başına kalıyordu.

Bu sadece onun suçu muydu, tartışılır.

Telefonu çalınca uzanıp aldı ve ekrandaki isme suratını buruşturarak baktı.

Telefonu açtığı an "Neredesin?" Sesi geldi.

"İş için bir yere gitmiştim, eve dönüyorum şimdi."

"Olmadı değil mi?" Dedi Sedat alayla gülerek. Ozan abisinin bu tavrıyla dişlerini sıktı.

"Olmayacak gibi."

"İyi, sana bizim Ferit'in tamirhanesinde iş ayarladım." Ozan gözlerini devirdi. Bu işinde olmayacağını biliyordu. "Bir hafta sonra gidip başlıyorsun. Çeneni kapalı tut ki iş olsun, yeter bu kadar işsiz gezdiğin. Kaç yaşına gelmişsin hâlâ karı kız peşindesin."

"Yok genelde onlar benim peşimde." Dedi Ozan rahat bir tavırla.

"Ozan şımarma. Sen de neredeysen sürtme oralarda, git eve. Anama yardım et."

"Bulaşık mı yıkayacağım evde?" Dedi Ozan alayla gülüp. "Anama başka nasıl yardım edebilirim."

"Ozan siktir git eve, benim tepemin tasını attırma."

"Tamam." Diyerek abisinin başka bir şey demesine izin vermeden telefonu kapattı.

Ekrana düşen bildirimlere baktı. Akın ona iki mesaj atmıştı. Ozan daha sonra cevap vereceğini kendine hatırlatarak telefonu kenara bıraktı. Konuştuğu tek eşcinsel Akın'dı, diğerlerini genelde hemen engellerdi.

Aklına Ozan'ın dün onu boynundan öptüğü gelince yutkundu. Bir eli boynuna kayarken Akın'ın dudaklarını bastırdığı noktayı okşadı yavaşça.

Ozan, Akın'a hâlâ öfkeli olmasına rağmen bu öpücük onu pek sinirlendirmemişti. Garip hissetmişti hatta. İçinde bir şeyler kıpırdanıyormuş gibiydi. Anlam vermemişti kendine.

Akın'a bir şeyler hissetmediği net bir gerçekti. Yine de o küçük öpücüğün onu etkiliyor olması kendine kızmasını sağlıyordu.

Erkeklere yer yoktu onu aşk hayatında, sadece kadınlar vardı.

Ozan elini yumruk yaparak boynundan ayırdı. Yastıklardan birini alıp sarılırken yüzünü oraya gömdü.

Akın'a yer yoktu hayatında. Kadınlarla doldurmuştu Ozan tüm boşlukları.

"Erkek yok," diye aşina olduğu kelimler döküldü dudakları arasından. Sesi yastık yüzünden boğuk çıkıyor, net bir şekilde duymasını engelliyordu. Zaten duymasına da gerek yoktu, kulakları yeterince alışıktı bu cümlelere.
"Akın da yok... Sadece kadınlar."




SEVERSİN -BXBOn viuen les histories. Descobreix ara