BÖLÜM 28: SONSUZ MÜCADELE

31 3 15
                                    

"Bir çift buz parçasıdır onun gözleri, sen de onların arasına sıkışan ateş kıvılcımı..."

Victor geçmişin esaretindeydi. Bir kuyuya düşmüştü, dibi görülmeyen sonsuz bir kuyu. Peki oradan nasıl çıkacaktı? İki seçenek vardı; ya kuyunun başındaki ışığı bulup çıkacak, ya da kuyunun dibinde yaşayacaktı. Peki kalbi hangisinden yanaydı?..

Miracle: Ben kafayı yemek üzereyim. En ufak bir haber yok. Tıkandık kaldık kaç kişiyiz hiç mi bir şey bulamayız?
André: Büyüler işe yaramıyor. Bulmanın bir başka yolu da yok gibi görünüyor.
Jackson: Var!

Evin kapısı açıldı ve Jackson içeri girdi. Victor'un durumunu öğrendiğinde Colnen'dan fikir almak için tapınağa tekrar gitmişti. Bu da oldukça faydalı olmuştu.

Miracle: Sonunda gelebildin. Bir şey bulabildin mi?
Jackson: Evet, ama biraz tehlikeli.
André: Anlat bakalım.
Jackson: Colnen oğlumun bize yardım edebileceğini söyledi.
Landre: Anlamadım?
Jackson: Oğlumuzun içinde karanlık tarafın gücü hakim. Var olan tüm cadılardan daha güçlü.
Miracle: Çok hoş, farkında mısın bilmem ama o çocuk henüz doğmadı.
Jackson: Sorun da o zaten. Bize yardım edip etmeyeceğini tam olarak bilmiyoruz. Bu noktada Landre devreye girecek.
Landre: Ben ne yapacağım?
Jackson: Onunla en kolay iletişime geçecek kişi sensin. Yardım isteyeceksin, senin isteğin onun için bir değer arz ediyor olmalı.
André: Jackson, ağabeyin hepimiz için önemli ve değerli. Ancak sen artık bir baba adayısın ve çok yakında da baba olacaksın. Belirli sorumlulukların olacak. Çocuğunu hayatının merkezine koyup onun hayatını herkesten ve her şeyden çok düşünmelisin.
Jackson: Bunun farkındayım baba. Olası bir risk anında büyüyü durduracağız.
Landre: Anne olarak benim neden fikrim alınmıyor?
André: Tam da oraya geliyordum. Sen o çocuğun babası olabilirsin ancak bir de annesi var. Landre'ın izni olmadan hiçbir şeye kalkışmayacaksın.
Jackson: Neden bana zorba, bencil bir pislikmişim gibi davranıyorsunuz ki? Elbette öyle bir şey yapmayacağım. Çocuğumuzun hayatını tehlikeye atmayacağım.
Landre: Sana güveniyorum Jackson.
André: Colnen onunla nasıl iletişime geçeceğimizi söyledi mi?
Jackson: Ağabeyim bana bir bileklik vermişti, Landre'ın hamile olduğunu öğrendikten sonra. Beni ayrıca tebrik edeceğini söylemişti, hatırlıyor musunuz?
Sofia: Evet, sebebini hiç anlamamıştık aslında.
André: Ben anladım.
Sofia: Neden öyle yapmış?
André: Victor bir dönem konsey liderliği yaptı. O dönemden beri sahibi ortaya çıkmayan vampir mücevherlerinin koruması Victor'un göreviydi. Ancak bunun şuanki konsey liderine devdedilmesi gerekiyordu.
Miracle: O noktada benim ufak bir payım olabilir.
André: Jackson.
Jackson: Efendim?
André: Ben bir şeyleri yanlış yapmış olmalıyım ki ağabeyin ve ablan yalancı ve bencil evlat olarak yetişmişler. Sen oğlunu sana yalan söylemeyeceği şekilde yetiştir tamam mı?
Miracle: Sakın oğlunun özgürlüğünü kısıtlama, sonra elinde tutmak zor oluyor.
André: Çok doğru. Ele avuca sığmaz bir varlık haline gelebilir.

André ve Miracle birbirlerinin gözünün içine bakıyorlardı, tuhaftır ki ikisi de gözlerini kaçırmayı ve bu bakışmayı sonlandırmayı düşünmüyor gibilerdi. Sofia aradaki gerginliği fark edip onları esas mevzuya çekti.

Sofia: Ailenin geçmişini kurcalamayı kesin. Şu an en önemli sorunumuz Victor'u bulmak.
André: Haklısın. Bu bileklik sende mi Jackson?
Jackson: Evet. Yukarıdan onu alacağım. Sonra Esas Cadı'ya gitmeliyiz. Bu kadar ağır bir büyüyü ancak o yapabilir.
André: Tamam, git getir şu bilekliği.

Bahsedilen bileklik vampirlerin özel mücevherlerinden biriydi. Bu mücevherler özel yetenekleri simgeliyordu. Ancak Jackson'ın oğlu bir vampir değil, cadı olacaktı. Dolayısıyla bu bilekliğin onun olması tuhaf karşılanıyordu, fakat şöyle bir detay vardı: Trimis normal bir cadı değildi. Cadı atalarının elçisiydi, onun gücünü simgeleyecek bir bileklikti bu. Aynı zamanda içinde barındırdığı karanlık tarafın gücünü kontrol altında tutmasını sağlayacaktı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 23 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Aydan Doğan Fedaileri "SAMSARA" (Serinin İkinci Kitabı)Where stories live. Discover now