BÖLÜM 13: ANILAR KUYUSU

103 21 125
                                    

"Anılar kuyusuna attığın zarflara yenisini ekleme vaktidir gecenin zifiri karanlığı..."

Miracle: Nereye gideceğiz?
Victor: Sürpriz.
Miracle: Gecenin bu saatini mi buldun bula bula?
Victor: Sabret, nedenini anlayacaksın.
Miracle: Sonra benim adım deliye çıkıyor. Siz benden aşağısınız sanki.
Victor: Colnen'ın dediği gibi, bu ailenin hepsi deli.
Miracle: Nereye gideceksek gidelim dönünce duşa gireceğim.
Victor: Tamam hadi gel...

André: Victor geri dönmedi. Ne yapıyorlar acaba?
Sofia: Miracle ile anlaşabilen tek kişi Victor sanırım.
André: Jackson ve Landre da gittiler.
Sofia: Biz de seninle şu Bruce işini mi halletsek?
André: Olur, gel, çalışma odasına geçelim...

Landre: Bu aralar her şey üst üste geliyor. Vampir de olsan mental yorgunluk asla geri kalmıyor.
Jackson: Son günlerde ne düşündüm biliyor musun?
Landre: Ne düşündün?
Jackson: Seninle herkesten, her şeyden uzakta, sakin, huzurlu bir hayat. Kaossuz, vampirsiz, sadece senin ve benim olduğumuz bir hayat.
Landre: Nasıl tanıştığımızı hatırlıyor musun?
Jackson: ...

FLASHBACK, ÜÇ YIL ÖNCE

Avrupa Vampir Konseyi tarafından düzenlenen Avrupa'nın en saygın vampirlerinin ağırlandığı bir balo vardı bu gece. Von Dalson'lar bu balonun en değerli parçasıydı tabii. Baloya Victor, Jackson ve Sofia katılmışlardı. Kendi masalarında eğlenirlerken Jackson'ın gözü salona yeni giren üç kişiye takıldı. Daha doğrusu bu üç kişiden ortada duran uzun, koyu kahverengi saçlı zarif ve güzel olan kıza. Yutkundu. Ömründe ilk defa böyle bir güzellikle karşılaşmıştı. Hislerini kelimelere dökmeye dili yetmezdi. Anlaşılan o ki kız da Jackson'ı fark etmişti, ancak gözlerini kaçırdı. Yanakları hafif pembeleşmişti. Jackson da onun yüzüne bakınca başını hafif eğip tebessüm etti. Elbette bu Victor'dan kaçmadı.

Victor: Bakıyorum da keyfin yerinde.
Jackson: E-Efendim?
Victor: Balo yanağına bir şans kelebeği kondurdu sanırım.
Jackson: Neden ki?
Sofia: Yüzünün farkında değil misin?
Jackson: Niye ne olmuş?
Victor: Kelebekler öpücük bırakmış.

Jackson daha da utanıp başını çevirdi ve tekrar güzel kızı gördü. Göz göze geldiler. Tekrar başını çevirdi.

Victor: Utanmana gerek yok. Sevmek kötü bir şey değil. Bunu ağabeyinden ve ablandan saklamak kötü.
Jackson: Yanındaki adam Bruce Harvey değil mi?
Victor: Evet. Kuzenler, teyze çocukları.
Sofia: Kardeşimiz büyümüş, daha yeni fark ediyorum.
Jackson: Ben bir kızdan hoşlanana kadar küçük bir çocuktum yani?
Sofia: Ne güzel bir itiraf bu böyle.
Jackson: Çok kötüsün ya...

Avrupa Vampir Konseyi'nin kuruluş yıldönümü balosu yapılıyordu. Konseyin kurucularından birinin adı duyuruldu; Dante Mauro. Jackson'ın beğendiği kızın gözleri doldu. Konuşmayı dinledikten sonra çantasını alıp dış kapıdan çıktı. Jackson bu durumdan şüphelendi. Kalbi peşinden gitmesini söylüyordu, ama hiçbir bahane olmadan konuşmaları dinlemeyip dışarı çıkamazdı. İçi içini yerken oturduğu sandalyede zorlukla duruyordu. Güzel kız ise konsey sarayının önünde bulunan denizin dibindeki bir kayaya oturmuş, derin mi derin düşüncelere dalmıştı. Eline aldığı bir avuç taşı denize fırlatıyordu. Taşlar tükenince ellerini kayaya yaslayıp öfkesini kontrol etmeye çalıştı. Sakinleştikten sonra gökyüzündeki aya bakarak kendi kendine konuştu.

Landre: Herkesten ve her şeyden uzakta, sakin, huzurlu bir hayat... Kaossuz, vampirsiz, sadece sevdiğim adam ve benim olduğum bir hayat. Acaba gökyüzüne baktığımda bu şansı bir gün görebilecek miyim?..
Jackson: Gökyüzünün seni es geçemeyeceği kadar güzelsin.
Landre: Ah? Siz miydiniz?
Jackson: Oturabilir miyim?
Landre: Tabii...
Jackson: Tanışmadık, Jackson Von Dalson.
Landre: Landre Mauro.
Jackson: Memnun oldum.
Landre: Beni mi izliyordun?
Jackson: Evet, gözlerime perde çekemedim. Peki seni gözlerine bu kötülüğü yapmana sürükleyen şey ne?
Landre: N-Ne?
Jackson: Ağlamışsın. Gözlerin bunu hak etmiyor.
Landre: Çoğumuz bazı kötülükleri hak etmiyoruz zaten, ama şansa bak ki hepsi başımıza geliyor.
Jackson: Kaderin dengesi, her şeyi iyi olarak yaşasak hayatın anlamı kalır mı?
Landre: Victor Von Dalson'ın nesi oluyorsun?
Jackson: Kardeşiyim, neden sordun?
Landre: Tıpkı onun gibi konuşuyorsun. Mistik, karmaşık ama hoş.
Jackson: Doğrudur, onunla birlikte büyüyünce böyle oldu.
Landre: ... Hiç sevdiğin birinden ayrı kaldın mı?
Jackson: Babamdan, ama kendi isteğimle. Daha doğrusu ağabeyimin kararıyla ama şu an iyi ki öyle olmuş diyorum.
Landre: Ben ise babamdan sebepsizce ayrı kaldım. Ayrı bırakıldım. Khm... Her neyse, bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim. Ablamların yanına dönmem gerek.

Aydan Doğan Fedaileri "SAMSARA" (Serinin İkinci Kitabı)Where stories live. Discover now