BÖLÜM 2: ÇIKMAZ YOL

183 66 391
                                    

"Gidebileceğin tek yönün O olduğunu fark ettiğinde göz perden kalkar..."

Alya: Bu nasıl olabilir? On beş dakika önce ölü gibiydi.

Victor: Gibi değil, şu an ölü olması lazımdı. Bir vampir tarafından ısırılıp vampir kanı almazsan ölürsün.

Jamie: Sakin olur musunuz? Birisi tutup cesedini götürmedi herhalde.

Victor: Sorun da bu zaten, birisi cesedini alıp götürmediğine göre kendisi gitti. Ama bu imkansız, ve dönüşümü hatalı.

Jamie: Belki de tüm vampir topluluğunu ilgilendiriyor.

Alya: Topluluğunuz beni ilgilendirmiyor. Şu an Mia'yı nasıl bulacağımızı mı konuşsak?

Victor: Öncelikle topluluğunuz değil, topluluğumuz. Ve haklısın, ancak Mia'yı bulmak için ne yapabiliriz bilmiyorum.

Jamie: Colnen yardım edemez mi?

Victor: Kuralları çiğnemekten hoşlanmaz, ama elimizde başka bir cadı yok.

Alya: Cadı derken?

Jamie: Uzun hikaye.

Alya: Vampirler, kurt adamlar, cadılar... Kim bilir daha neler var?..

Victor: Mitolojiye olan ilgini takdir ediyorum ama şu an bundan daha önemli bir sorunumuz var.

Alya: Evet, doğru. Pekâlâ, nereden bulacağız bu Colnen'ı?

Victor: Kendisi bizim evde, sözde adamı dinlensin diye ben zorladım.

Alya: Ne yazık ki geleceği göremiyoruz.

Jamie: Sahi, Sofia bir şeyler deneyemez mi?

Victor: Mia'nın kanı lazım. Ayrıca Sofia'nın Mia ile bir bağı yok.

Jamie: Yani elimizde tek bir şans var.

Victor: O yüzden hata payımız yok. Hadi gidelim. Alya, benimle mi gelirsin yoksa...

Alya: Aa... Jamie ile gitsem daha iyi olur, yoldayken sohbetimize devam ederiz.

Victor: Nasıl istersen.

Victor arkadaşına manalı bir bakış attı. Jamie ona aynı şekilde karşılık verdi. Alya arabaya bindikten sonra vampir arkadaşlar da şoför koltuklarına yerleştiler...

Genç Adam: Kimsin sen? Ölmüş olman gerekiyordu.

Mia: Evet, ama ben kaderin dışına çıkmayı severim. Şimdi ise ölen sen olacaksın. Benden hayatımı aldın, ve bunu kendi hayatınla ödeyeceksin. Hem de hiç hoş olmayan bir biçimde...

Oldukça yüksek bir uçurumun en uç noktasındalardı. Taştan yapılmış üstü kapalı bir kuyuya benzer bir zeminin üzerine benzin boşaltıyordu. Ancak öyle rastgele değil, zeminin üzerinde bir sembol vardı. On bir ayrı bıçak işareti. Ortada ise büyük bir gücü simgeleyen bir sembol vardı. Muhtemelen bu sembole sahip kişi en güçlü anlamına geliyordu. Mia'yı buraya getiren nedir bilinmez. Sanki zihni birisi tarafından ele geçirilmiş gibi yönlendiriliyordu. Bu ateşi yakması ve daha sonra bu genç adamın kanını ortadaki kısma akıtması gerekiyordu. Fakat bunu her vampir gibi dişlerini kullanarak yapamazdı, çünkü köpek dişleri yoktu. Dehşet saçan kırmızı gözleri de.

Mia: Evet... Ateşimiz yandı. Sırada ikinci adım var.

Genç Adam: Hayır! Hayır! Anlaşabiliriz!

Mia: Hiç sanmıyorum...

Yanında bıçağı yoktu, ama adamın boğazını parçalayacak kadar gücü vardı. Bunun için birkaç parmağı yeterli olmuştu. Adamın çığlıklarına aldırmadan boyun etini kopardı. Üzeri de dahil olmak üzere her yere kan sıçradı. Adamın boynunu zeminin üzerine eğerek ortadaki boşluğa kanını akıttı. Ta ki o boşluk çöküp kanları emene kadar. Mia adamın ne kadar değersiz olduğunu da göstererek umursamaz bir şekilde kafasını koparıp uçurumdan aşağı attı, ancak adamın cansız bedeni yanında duruyordu. Çünkü şu an odaklanması gereken başka şeyler vardı. Kanları emen boşluğa dikkatle bakıyordu. Orta kısımda çok eskiden kullanılan bir yazı diliyle yazılmış birkaç satır cümle vardı. Mia bunları anlayamayacağını düşünerek biraz geri çekildi. Aklına şu an yapılabilecek herhangi bir şey gelmiyordu...

Aysar'ın Fedaileri "SAMSARA" (Serinin İkinci Kitabı)Where stories live. Discover now