"Seni de, yerini de sikeyim."

Dişlerini göstererek güldü. Gözleri alışveriş poşetlerine kayınca onlara uzandı. "Ne aldın?"

"Sana ne."

Birini açtığında içinden çıkan lacivert polara baktı. Dudakları büzülürken çıkartıp etiketine baktı. "Vay amına koyayım. Bir de öğrencilerin parası yok diyorlar."

"Ben baba parası yiyorum, benimki başka." Dedim.

"Şanslı piç."

Poları poşete geri koyup diğerlerini karıştırmaya başladı. Bir şey demeden onu izledim. Bir parfümü kokladı ama kokusu çok hafif diyerek beğenmedi. Onun kullandığı parfümler hep ağır ama hoş oluyordu. Sırf o parfümler yüzünden Ozan'ın kendi kokusunu alamıyordum.

Karıştırdığı poşetlerden birinden kayganlaştırıcı ve prezervatif kutusu bulunca kaşlarını çatıp "Lan." Demişti. Bana dönüp "Bunlar ne puşt?"

"Tanıştırayım; prezervatif ve kayganlaştırıcı. Seks sırasında kullanılan önemli malzemelerden." Diyerek gözlerimi devirdim. "Neye benziyor."

Çatık kaşlarıyla yüzüme bakmayı sürdürürken "Niye aldın bunları?"

"Çeyizime saklıyorum, malum her gün zam geliyor." Ciddi bir cevap istediğini belli ederek sessiz kaldı. "Ya oğlum insanım ya hani, lazım olur diye aldım."

"Sen beni sevmiyor muydun? Nasıl başkasıyla yatabiliyorsun?"

Bu dediği afallamamı sağlamıştı. Ozan gibi birinin bunu düşenebiliyor olması garip gelmişti.

"Yemeyeni yerler." Dedim arkama iyice yaslanıp.

Tabi ki kimseyle yatmıyordum uzun süredir, yani Ozan'a bir şeyler hissetmeye başladığımdan beridir. Bunları da görünce almak istemiştim ve düşünme gereği duymadan almıştım.

Suratını buruştururken prezervatif paketini açınca kaşlarımı çattım. Bir tane çıkarıp ağzına değdirmemeye çalışarak balon yaptığında "N'apıyorsun?" Dedim anlamayarak.

Omuz silkti ve yaptığı balonun ucunu bağlayıp ayağının ucuyla vurdu.

"Birisi evimde böyle bir şey görse kim bilir benim hakkımda ne düşünür." Dedim salonun bir kenarına uçan balona bakıp.

Ozan sırıtarak arkasına yaslandı. Bir dakika kadar sonra bir nefes verdi.  Telefonunun kırmızı kılıfını çıkarıp dalgın bir ifadeyle oynarken onu izliyordum. Canı sıkıldığı için derste kalemlerle oynayan çocuklara benziyordu.

Gözlerim kesin çene hatlarında, oldukça güzel olan burnunda ve sıradan gözlerini güzel gösteren kirpiklerinde gezdi. Kirpikleri çok güzeldi. Koyu pembe dudaklarını düz bir çizgi halinde tutarken, traş edileli daha saatler olmuş gibi pürüzsüz duran yanağını kaşıdı.

Ardından kılıfını tutan elini karnının üzerine koyup başını arkaya doğru attı. Yanağını koltuğa yaslayıp bana baktı.

"Ne kadar yakışıklı olduğuma mı bakıyorsun öyle dik dik?" Dedi ve olmayan sakallarını kaşıyormuş gibi yaptı.

Ego dolu cümlesine sadece başımı sallayarak karşılık verdim. Yalan değildi yani, yüzünü inceliyordum.

Bir kere ofladı. "Eve gidesim yok."

"Gitme."

Dudakları kıvrıldı. "Yok, sikersin."

Benim de dudaklarımda bir sırıtma meydana geldi. "Merak etme acıtmam."

Ozan suratını buruşturdu. "Iy sus amına koyayım." Dedi sanki ilk kendi başlatmamış gibi.

Gözlerimi devirdim. "Senin ilk seksin nasıl oldu çok merak ediyorum." Dediğimde kaşlarını çattı.

"Ne alaka?" Dedi bana anlamaz gözlerle bakarken. "Geceleri hayal edip kendine mi asılacaksın."

"Kendime asılacak olsam senin bir kızla yaptığın seksi hayal etmem." Düşünmesi bile istemsizce ürpermemi sağlıyordu.

"E niye merak ediyorsun o halde?"

"Çünkü sen bir erkekle sevişmekten iğreniyorsun..." Beni onaylayarak başını salladığında devam ettim. "Bir kızla yaparken iğrenmedin mi? Sonuçta senin bedeninden farklı bir bedene bakıp dokundun? Ya da ne bileyim, seviştiğin kızın sıvısının sana değmesinden? Bir erkekle yapmak nedense bana daha güvenli geliyor, sonuçta benim bedenimle onun bedeni aynı. Benim sıvımla onunki de." Kaşları çatıktı beni dinlerken. "Yav saçma gelmiş olabilir ama bana bu mantıklı geliyor," dudaklarımı büzdüm düşünceli bir ifadeyle. "Belki gayim diyedir..."

"İlk defa görmemiştim ya sonuçta." Dediğinde duraksadım. Nasıl ilk defa görmemişti? Ozan bu halime bakıp gözlerini devirdi. "Yarram ergenken hiç porno izlemedin mi? Orada görmedin mi?"

"Haa..." diye mırıldandım.

"Yani kızın vücudunu biliyordum, bu yüzden pek garip gelmemişti."

Daha önce Ozan'la mahalledekilerle otururken biri Ozan'ın erken yaşta 'milli' olduğunu söylemişti. Tabi o zaman bunu güzel kafayla söylemişti ama bana hiç şakaymış gibi gelmiyordu.

Yutkundum ve "Ne zaman oldu?" Diye sordum.

Ozan masanın üzerindeki paketimden bir dal alıp dudakları arasına koydu. Ucunu tutuştururken "Lise ikideyken." Dedi mırıldanır gibi.

"Çok erken değil mi? Reşit bile değilmişsin."

Sigarasından bir nefes çekti ve dumanı havaya üfledi. Dalgın gözlerle dumanı izlerken dudaklarını büzdü 'bilmiyorum' dercesine. "Üst sınıflarımdan bir kız çok ısrar etmişti, ben de kabul etmiştim." Ardından konuyu kapatmak ister gibi "Ergen aklı işte, siktir et."

"Ailen falan öğrenmedi mi?"

"Biliyorlar çoğu şeyi, yaptıklarımı falan..." deyip gözlerime imalı bir ifadeyle baktı. Her kıza boncuk dağıtmasından bahsediyordu.

"Eee, gözlerinin önünde orospu olmuşsun. Böyle olman sorun değil mi onlar için." Dediğimde kafama vurdu.

"Düzgün konuş sikerim ağzını." Cevap isteyerek yüzüne bakmayı sürdürdüğüm de "Sorun falan değil kimseye."

"Abilerin bu halinden çok rahatsız duruyorlar." Dedim merakla. Onu sorguya çekmişim gibi konuşuyorduk ama ilk defa art arda sorularımı cevaplıyordu.

Ozan'ın çenesi öfkeyle kasıldı. Bir an bana mı sinirlendi diye düşünsem de öfkesinin sebebi zihninden geçen şeylerin olduğu belliydi.

Önüne döndü. Gözleri yere kilitlenirken "İstedikleri kadar rahatsız olsunlar." Diye sinirle konuştu.

"Sizin aranızda ne oldu da bu kadar nefret dolusunuz birbirinize?" Dedim göz kırpıp. "Bir boklar olmuş belli."

Ozan birkaç saniye sessiz kaldı. Ardından bana döndü. Gözlerindeki öfkenin ardında bulunan acı kırıntılarını görmek duraksamamı sağladı. Ozan sert durmaya çalışsa bile titretmemek için sıktığı çenesi ve az önce öfkeyle kısılan gözlerinin şu an irileşmiş olması onu ele veriyordu.

"Ben bir şey yapmadım." Sesini sert tutmak için kısık bir sesle konuşmuştu. Gözlerime ona inanmamı isteyerek bakıyordu.

Kaşlarım çatılacak gibi oldu bu haline ama bunu yapmayıp yutkundum. "Onlar mı yaptı?" Dedim onunki gibi kısık olan sesimle.

Ozan durdu. Kendine gelmiş gibi olurken boğazını temizleyip içmeyi unuttuğu sigarayı masanın kenarına bıraktı. Elleriyle gözlerini ovalarken ayağa kalktı. "Ben gideyim." diyerek kapıya ilerledi. Bir daha bana bakmadan kapıyı kapatıp çıktı.

Arkasından kafası karışmış bir halde bakakaldım...













SEVERSİN -BXBWhere stories live. Discover now