24. İhlal Edilen Sınırlar

12 0 0
                                    

İLK DÖRDÜN

-İHLAL EDİLEN SINIRLAR-

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

-İHLAL EDİLEN SINIRLAR-

🌑🌓🌕🌗


İnsanın kendisiyle tanışması galiba bazı gökyüzü olayları gibi bilmem kaç yılda gerçekleşebilecek bir şeydi ama bu gerçeği inkar ederek bana her duygunun da birer kişilik ve dolaylı yoldan bir benlik olduğunu söyleyen biri olmuştu.

Bir insan kaç kez kendiyle tanışırdı?

Ya da,

Kaçıncı yaşında kendini tanırdı? 20? 21? 22? veya 23?

İsmini öğrendim ama hala tanımadım çünkü zaten birinin ismini bilince tanımış olmuyordum. Bu da zaten yakama kendilerine ait olan ve şu an nerede olduğunu bilmediğim küçük bir broş takan Cadı Topluluğu’ndan öğrendiğim ilk şeydi.

Her şeyi yavaş yavaş kavrayabiliyorken, her şey teker teker aklıma gelmeye başlıyordu. Telefonum yoktu cebimde, boynumdaki ince zincirim yoktu, yakama takılan iğne yoktu. Hepsini almışlardı belki ama hiçbir faydası olmayan bu şeyleri neden benden almak istediklerini anlayamadım. Göle düştüğümde eminim ki telefonum çalışmayı çoktan bırakmıştı ve ben zaten burada telefon falan kullanıldığını düşünmüyordum.

Şimdi karşımda o, hem çok kabarık olan hem de bedenini öyle bir sıkan elbiseleri giymiş dururken kaç yılında olduğumuzu sorguladım.

Miera ve Conrad gitmişlerdi ve onların oturduğu sandalyeleri de, Kraliçe'nin tahtının yanındaki tahtları da götürmüşlerdi. Her ne kadar bir Lord ve bir Prenses olsalar da ayağa kalktıkları an tahtları ortadan kaybolmuştu. Suçlu elflerin birlikte mi yoksa ayrılarak mı mahkeme alanından gittiklerini çok merak ettim. Conrad’ı evinden sürgün edip hiç bilmediği bir diyara göndereceklerdi ve nasıl hissettiğini az çok anlayabiliyordum ama onu Miera'dan başkası teselli edemeyeceğini de biliyordum. Onun ise böyle bir şey yapmaya pek niyeti yok gibiydi. Çok tanıdıktı.

Ona uzattığım elimi tokalaşmak için tuttuğunda parmak uçlarının buz gibi olduğunu hissettim. Stresliydi, dudakları suratında yayılmış bir şekilde gülümserken, bu kadar rahat dururken içten içe neden tedirgin olduğunu anlayamadım. Elini hafifçe kavradığım zaman, "Ben de," dedi Prenses Beth. Ona hiç memnun olmadığımı söylüyordum ve o da bana böyle bir cevap veriyordu. "Ben de böyle tanışmamış olmayı isterdim, Yüzüğün Varisi."

Ben halimden gayet memnundum aslında. "Aptal bir yüzük," diye dipnot geçtim kendimi durduramayarak. Zaten o yüzük yüzünden üzerime yüklenen sorumluluklardan nefret ediyordum.

Güldü. “Aptal bir taç ve aptal bir yüzük,” dedi.

“Acımasız bir cadı ve...”

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 04 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

AY'IN ÖTEKİ YÜZÜWhere stories live. Discover now