4. Sessizliğin Yankılanan Sesleri

128 42 2
                                    

YENİ AY

-SESSİZLİĞİN YANKILANAN SESLERİ-

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

-SESSİZLİĞİN YANKILANAN SESLERİ-

🌑🌓🌕🌗

İnce bir ipin üzerindeydim. Dengedeydim, ayaktaydım, dimdiktim ama ip sağlam değildi. Kalın değildi ya da geçiş için bir köprü değildi. Sadece ayakta durabiliyordum. Öyle görünüyordu ama bu hiçbir işe yaramıyor, yürüyemiyor ya da kımıldayamıyordum bile. Kaskatıydım.

İpin ucunda, tam önümde mecburiyetim vardı. Neye mecbur olduğumu veya kalacağımı bilmiyordum ama tam önümde duruyordu. Geride kalan kısımda ise bir çok şey... Geçmiş, pişmanlık, haksızlık, mecburiyet, vicdansızlık, ölüm... Hepsi. Hangisinin beni iteceği veya elimden tutup kurtaracağı ise tamamen bir bilinmezlikti.

Aşağı atlama seçeneğini göz önünde bulundurursam kendi sonumu yazmış olurdum. İleri gider veya geriye çekilirsem sonum yine yazılacaktı ama bu sefer başkaları tarafından. Hangisi daha korkutucuydu? Hangisi daha acımasızdı?

Kaskatıydım.

Sert zeminde bedenim hareketsiz bir şekilde dururken saatlerimi geçirdim ama gözümü açamadım. Alt ve üst kirpiklerim birbirinden ayrılmıyordu fakat kulaklarım gayet iyi duruyordu ki bilincim iyi bir şekilde yerindeydi. Güneş doğmuştu, yavaş yavaş yükseliyordu ama benim gördüğüm sadece gözkapaklarımın karanlığının arkasından gelen ışığın hafif turuncu perdesiydi.

Dışarıdan gelen kuş ötüşlerini, sabah esintisinin etkisiyle sallanan yaprakların çıkardığı hışırtılı sesleri duyuyor ama gözkapaklarıma bir türlü galip gelemiyordum. Vücudumun hiçbir yerini hareket ettiremezken felç geçirmiş olmaktan korktum. Beynimde çalan alarmlarla birlikte paniklerken verandanın merdiveninde oluşan tok bir adım sesi geldi kulaklarıma. Kalın tabanlı bir ayakkabı giyen birisi adeta ayaklarını yere vura vura yürüyordu.

Verandaya çıktı, kapıya yaklaştı. Duyuyordum. Ve nazikçe vurulan iki tıklatma sesi.

Salonun köşesinde yere yığılmış gözlerimi dahi açamazken kıpırdamaya çalıştım ama başarılı olamadım. Benden ses çıkmayınca, gelen kişinin gideceğini düşündüm ama o tekrar kapıya vurmayı tercih etti. "Walker," diyen ses kapının diğer tarafından buraya boğuk bir şekilde geliyordu. "Ben, Emma," dedi. Tekrar kapıya vurdu.

Uyanık olsaydım kesinlikle gözlerimi devirirdim. Ses duymadığı halde ısrarla kapıya vurulmasını, hiçbir zaman normal karşılayamamıştım ama insanlar bunu hep yapmaya devam ediyordu fakat şimdi bunun için Emma'ya teşekkür bile edebilirdim. Bu duruma sevinsem mi yoksa şaşırsam mı bilemiyordum ama en çok da şuan bu tür boş şeyleri düşündüğüm için kendime kızıyordum.

AY'IN ÖTEKİ YÜZÜWhere stories live. Discover now