2. Aydınlıktaki Kapalı Gözler

185 61 13
                                    

YENİ AY

-AYDINLIKTAKİ KAPALI GÖZLER-

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

-AYDINLIKTAKİ KAPALI GÖZLER-

🌑🌓🌕🌗

Geçmişin gerçekleri, gerçeklerin acıları ve acıların geçmişe dayanan kökleri hiçbir zaman atılmıyordu omuzlardan. Belli bir zaman fark edilmiyor, fark edildiğinde bazen hissedilmiyordu ama o ilk hissedildiği andan itibaren ise yükünü vermekten hiç çekinmiyordu.

Şimdi ne yaşanıyorsa hep geride kalanlar yüzünden olurdu, her zaman. En başta, geride kalan insanlar şuana kadar gelebilseydi o yükler biraz hafifler, en azından herkes kendi yüklerini taşıyabilir, şimdikiler yüklenmek zorunda kalmazdı.

Hem her şeyin farkında hem bütün her şeyden habersiz olmazdım.

Saatler geçti, dakikalar birbirini kovaladı ama sadece onunla kalmayıp günler ardı ardına geldi geçti. Yolculuğumu bir müddet sebebini bilmediğim bir şekilde erteledim ama artık daha fazla kaçabileceğimi zannetmiyorum çünkü bir şeyden ne kadar uzaklaşırsan başarması o kadar imkansız hale geliyor. Günler süren odama kapanıklık durumumda babam beni şaşırtmıştı ki bana hiç karışmadı ama bunun sebebinin yine yoğun iş temposu olduğunu düşünüyordum çünkü evde uzun saatler kalamamıştı bile.

En sonunda daha fazla kaçamayacağıma kanaat getirip ve biran önce bu tuhaf durumdan kurtulmak için alelacele hazırlanmaya koyulmuştum. Evet, bir yere gidecektim, belki şuana kadar başarmak için direndiğim tek şeyi yavaş yavaş öğrenerek başaracaktım ama korkuyordum. Eğer beni kimsenin tanımadığı ve hiç geçmişimin olmadığı bir yere gidecek olsaydım bu kadar korkmazdım fakat beni zaten asıl korkutan şey; insanların benden beklentisiydi.

Ne kadar kalacağımı bilmiyordum, ne yapacağımı bilmiyordum, yanıma ne almam gerektiğini bilmiyordum ama bir şeyler götürüyordum işte yanımda.

Ne kadar lazım olurdu bilmiyorum ama en sevdiğim tişörtümü alıyorum yanıma mesela. Hiç giyemeyeceğimi biliyorum çünkü daha tanımaya başlamadığım insanların karşısında sevdiğim ya da sevmediğim şeyleri göstermek veya anlatmak bana hep kırılan bir kalkanı anımsatırdı. Benimle ilgili her şey bana karşı doğrultulabilirdi en nihayetinde.

Boynumda tek bir kolyeyle gidiyorum başka bir şehre, yanıma aldığım tek bir kitapla, tek bir defterle, kalemle. Her şeyden bir tane... Kafamın içindeki tek bir cümleyi ele alarak çıkıyorum uzun yoluma;

'Ona güven, her şeyi anlat, sorununu anlat. Seni en iyi o anlayabilir.'

Beni en iyi onun anlayabileceğini söylemişti babam. Ben seni anlayamıyorum, sana yardımcı olamıyorum demek istemişti. Ona güvenmemi söylemişti çünkü kendisine güvenmemi, inanmamı istemiyor gibiydi. Ona anlatmamı istemişti çünkü kendisine ne anlatırsam anlatayım dinlememişti zaten, dinlemek istememişti.

AY'IN ÖTEKİ YÜZÜWhere stories live. Discover now