21

1K 58 27
                                    

         "Vatan;
          Ne Türkiye'dir Türklere
          Ne de Türkistan,
         Vatan;
         Büyük ve müebbet bir ülkedir;
         TURAN."

*****

Cevap vermeyecek mi. Hem sor sor diye kendi ısrar etti şimdi ise cevaplamayacak mıydı. Kaç dakikadır burada aynı pozisyonda duruyorduk. Tam kapıdan uzaklaşacağım sırada diğer elini de kapıya yasladı. Ona dönüp baktığımda gözlerinin gözlerime kenetlenmiş olduğunu gördüm. "Annem Bilge derdi bana," ne. "Annem ve babam ben küçükken öldüler. Ben doğmadan önce annemler isim konusunda biraz tartışmışlar annem Bilge olsun demiş. Babam ise Kağan olsun demiş. En sonunda babam Bilge Kağan olsun hem atamızın ismidir deyip Bilge Kağan koymuşlar ismimi. Tabi Bilge ismi insanlara kız ismi gibi gelmiş. O yüzden herkes bana Kağan derdi. Bir annem Bilge diye seslenirdi bana. Senin seslenişin bana annemi hatırlatıyor. Hayatımda olan ilk kadın bana Bilge diyordu, bundan sonra hayatımda olacak olan kadında bana Bilge desin istiyorum." Bundan sonra hayatımda olacak kadın mı ne. "Evet ilki annem, bundan sonra hayatımda olacak kadın ise sensin ay parçası. Kızım ben senden çok hoşlanıyorum. Ne zaman oldu, nasıl oldu bilmiyorum ama sana her baktığımda kalbim sanki duruyor. Gülüşüne denk geldiğimde ise sanki bir el kalbimi eline alıyor da sıkıyor, beni nefessiz bırakıyor. Gözlerin hayatımda gördüğüm en güzel kahverengi. Sana bir şey olacak diye canımdan can gidiyor. Anla işte kızım da bu can artık sensiz yapamaz." Ne diyeceğim hiç bilmiyorum. Gözlerine baksam anlar mısın beni Bilge? Kalbimden geçenleri duyar mısın? Aklımı yeniden okuyabilir misin? Zira bu dil şuan lâl oldu.

Gözlerim gözlerine kilitlendi. Ne bir şey diyebiliyordum ne de gözlerimi onun elalarından çekebiliyordum. Sözsüz bir bakışma geçti aramızda. En sonunda yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Benim gülmemle Bilge'de kocaman gülümsedi. Gülümsemesiyle birlikte gözlerini kapatıp açtı. Bu galiba anlarım, duyarım demekti. Yüzünü iyice bana yaklaştırdı. Dudaklarımız arasında sadece bir kaç santim vardı. Bilge tam o arayı kapatıp dudaklarımızı buluşturacağı sırada kapı çalmaya başladı. "Sikeyim böyle işi." Yavaşça koluna vurdum. Bilge'den uzaklaşıp kendimi topladım. Kapı hala çalıyordu. "Patlama la patlama." Diye seslendim kapıya. "Bu kimse elimden çekeceği var biliyorsun dimi ay parçası." Sesin geldiği yöne kafamı çevirdiğimde Bilge'nin burada olduğunu bir anlığına unuttuğumu hatırladım. Kapıya yaklaşıp kapının arkasında kim olduğuna baktım. Emreymiş işte şimdi gerçekten siktir. Hemen Bilgeye döndüm. "Çabuk banyoya gir ve ben demeden sakın çıkma Bilge."

"Sende gelsene."

"Lan beni delirtme gir şuraya." Bilge'nin banyoya girmesiyle bende aynanın önüne geçip kendime gelmeye çalıştım. Kendime geldiğime kanaat getirince kapıyı açmaya gittim. "Ne var lan ne var." Diye kapıyı açtığımda Emre'yi gördüm. Zaten o olduğunu biliyordum. "Ne oldu Emre."

"Size bakmaya geldim komutanım."

"Niye bebek miyim ben Emre."

"Yok komutanım da siz geri gelmeyince bir şey oldu sandık."

"Bana ne olabilir Emre unuttuysan hatırlatayım bende askerim ya hani."

"Doğru komutanım ama ne bilim işte ya merak ettim."

"Tamam Emre bak gördün iyiyim birazdan gelirim aşağı." Emre tamam deyip gitti. Elim ayağım dolaştı iki dakika da birbirine. Kapıyı kapatıp içeri geçtim. Ve kendimi yatağa attım. Ne adrenalin yaşadık be.

Tam o esnada banyodan Bilge çıktı. Gelip yanıma oturdu. "Kaldığımız yerden devam etsek nasıl olur." Ya sabır ya sabır.

"Şuan olmaz aşağı inmemiz gerek bizi bekliyorlar."

ASENA VE BOZKURTWhere stories live. Discover now